Bu kumaştan ‘beyefendi’ çıkmaz

04:0014/06/2019, Cuma
G: 14/06/2019, Cuma
Mehmet Şeker

Ne bey, ne efendi ama pazarlayanlar onu “Tam bir beyefendi” diye takdim etmeye çalışıyorlar.Nazikmiş, kibarmış, örnek bir centilmenmiş.Maykıl Ceksın ne kadar beyazsa, bu da sayılan vasıflara o ölçüde sahip.Ne kadar gizlemeye, kendini tutmaya çalışsa da gösterilmek istenenin tam zıddı.Kaba, küfürbaz, saldırgan.Sinirlerine hâkim olmakta zorlanıyor.Hoşuna gitmeyen bir durumla karşılaştığında ağzı bozuluyor.İftira, yalan gırla.Az sonra söylediği sözlerin gerçek dışı olduğu açıklansa bile, yüzü kalın.

Ne bey, ne efendi ama pazarlayanlar onu “Tam bir beyefendi” diye takdim etmeye çalışıyorlar.

Nazikmiş, kibarmış, örnek bir centilmenmiş.



Maykıl Ceksın ne kadar beyazsa, bu da sayılan vasıflara o ölçüde sahip.

Ne kadar gizlemeye, kendini tutmaya çalışsa da gösterilmek istenenin tam zıddı.

Kaba, küfürbaz, saldırgan.

Sinirlerine hâkim olmakta zorlanıyor.

Hoşuna gitmeyen bir durumla karşılaştığında ağzı bozuluyor.

İftira, yalan gırla.

Az sonra söylediği sözlerin gerçek dışı olduğu açıklansa bile, yüzü kalın. Tınmıyor.

*

Bu Pazar ekranda karşı karşıya gelecekler.

Gündüz öğrencilerin üniversite sınavı, akşama İstanbul adaylarının.

İki aday, aynı sorulara muhatap olacak, eşit sürelerde cevap verecekler.

Bizim sahte centilmen, iftirayı canlı yayında patlattı.

“Binali Yıldırım, programı yönetecek olan İsmail Küçükkaya’dan soruları istemiş.”

Durup dururken böyle bir yalan savurmanın gereği nedir?

Sorular belli değil mi?

Konu ortada: İstanbul… Sağdan bak İstanbul, soldan bak İstanbul.

Sanki birine uzay geometrisi sorulacak da diğerine hatır sorulacak.

Daha dumanı tüterken yalanlama geldi.

Hem Binali Yıldırım yok öyle bir talep diye açıklama yaptı, hem yönetecek olan gazeteci.

*

Ne yaptı eleman?

“Eğer öyleyse memnun olurum. Demek ben yanlış anlamışım.”

Yahu bunun yanlış anlaşılma tarafı yok.

Kabak gibi iftira atıyorsun.

Gerçi soruların istenecek bir yanı yok da biri değil, ikisi birden istese ne yazar?

İstanbul’un trafik sorunu, İstanbul’un su sorunu, çöp sorunu, kalabalık sorunu, otoparklar, yeşil alan, yüksek binalar, tabela terörü vs.

Bunların hangi sırayla sorulacağı mı önemli?

*

Eğer öyleyse memnun olurmuş.

Olma arkadaş, memnun falan olma. Git dersine çalış.

*

O iftira üzerine dedim ki şimdi Binali Yıldırım, sardırsın.

Makarayı sonuna kadar dolasın, mübalağa etsin ve “Sadece soruları değil, cevapları da istedim” desin.

Ne şık olurdu.

Fakat risk var işte.

İroniden anlamayan, şakadan hoşlanmayan, düz kafalar ne der?

“Vay canına arkadaş! Bak gördün mü kendi ağzıyla söyledi. Sadece soruları değil, tutmuş bir de cevapları istemiş. Vay be…” diye tutturmazlar mı?

Hem de koro halinde.

*

Öfkeli arkadaşımızın adamları var oradan buradan mesajlar gönderiyorlar.

Bazıları kibarca, düzgün cümlelerle fakat bazıları ölçüyü kaçırıyor.

İthamlar, hakaretler vs.

Adamları da kendi gibi.

Yahu sinirlenecek bir şey yok.

Ben o arkadaşı sevmiyorum. Sevmek zorunda da değilim.

O da beni sevmesin. Adamları da hiç hoşlanmasın.

Yazdıklarımı beğenmesinler.

İyi ama sapıtmanın ne âlemi var?

*

Kibarca savunanlar kibarlığını, centilmenliğini anlatıyor.

Sağ olsunlar ama paketin dışı başka, içi başka. Biraz aralayınca, içindeki dışa vuruyor.

Centilmenlik, beyefendilik konusunda Deniz Baykal derseniz, tamam. Erdal İnönü deyin, hiç itiraz etmem. Altan Öymen deyin, eyvallah.

Bunlar genel başkan olarak. Diğer kademelerde de binlerce, milyonlarca isim çıkar.

Nurettin Sözen mesela, o tanıma uyardı. Fakat bu uymuyor bir türlü. Ne yapsanız uymaz.

#Altan Öymen
#CHP