Silivri civarındaki tarlalar… Yeşil, sarı… Buğday ve kanola tarlaları.
Belki yeşil görünen yerlerin bir kısmı ayçiçeği, diğer adıyla gündöndü.
Henüz sararmadıkları için emin olamıyoruz.
Arada yalnızlık çeken birkaç kan kırmızısı gelincik.
Alçaktan süzülen bir karga. (Güvercin de olabilir.)
Uzaklarda tek tük ağaçlar…
O çerçeve içinde, bir yanı Edirne’ye, bir yanı İstanbul’a giden yolun yerini bilmeyen, orada yol yok sanır.
Var ama.
*
Alpaslan Cambaz, Silivri’den çekip gönderdiği fotoğrafın altına içini dökmüş.
Görenler, ne güzel yazmış diyorlar.
O hep güzel yazar. İçinden geldiği gibi. Tertemiz. Kimseye yaranma derdi yok. Kimseyi kollamaya çalışmaz.
Kalemi kuvvetli diyorlar.
Kendi, kaleminden kuvvetlidir.
Tanıyan bilir.
Görmeyenler de görsün diye düşündüm ben de.
Okuyun, kendiniz karar verin.
Adli Tıp’tan bahsediyor yüreği yanarak.
Bir harf fazlalık mı vardır Adli Tıp derken, emin olmak lazım.
“Adli Tıp” mı, yoksa “Âdi Tıp” haline mi çevrilmiş, bakmak lazım.
*
Silivri Ağır Ceza’nın yakınlarında şu an manzara böyle.
İçeride Çengelköy Davası görülmeye devam ediyor. Ben dışarıdayım. Bugün de mahkeme salonundan atıldım.
Karşılara yağmur yağıyor. Otların arasından güzel kokular geliyor, biraz da rüzgâr sesi var.
Büyükbaş Muammer Aygar’ın savunması alınıyordu. O da masum olduğunu söyledi, o da halkın kendi kendini vurduğunu ima etti. Sabırla dinliyordum da, şey dedi, “Şehitlerden Mustafa Cambaz’ın da tabancayla vurulduğu çok belli, sadece bir santimlik bir mermi girişi yazıyor çünkü Adli Tıp raporunda.”
Babamın naaşını gördüm ben. Kandan her tarafı kıpkırmızı olan kıyafetlerini, parçalanan gömleğini gördüm. Gasilhanede onu yıkayan teyze çocukları da gassal da göğsünden iki mermi girişinin ve sırttan iki çıkışın olduğunu gördü. Parçalayarak çıkmıştı mermiler, iç organ bırakmayarak… G3 mermisinin özelliğiydi çünkü bu. Adli Tıp’ta FETÖ şüphesi olduğunu yazmıştım daha önceden.
*
Bağırdım. Tutamadım kendimi. O kadar olacak hâkim bey ama siz de haklısınız. Jandarmalar ağzımı kapatmaya yeltenmedi, kendim çıkıyordum. Epey bir şey dedim o ara. Erlere de seslendim mesela.
“O gece delikanlılık yapamadınız, bari şimdiki fırsatı değerlendirin, anlatın her şeyi. Yakacaklar sizi geri zekâlılar! Avukatlarınız da sizin aleyhinize çalışıyor. Müebbet yiyeceksiniz korkaklar!”
Dışarı çıkınca içeride kalan avukatıma mesaj attım, mahkemeden Adli Tıp raporlarını yazanlar hakkında inceleme talep etmesini söyledim.
*
Karşıdaki yağmur buraya geldi, telefonumun camı ıslanıyor şu an.
“Diğer darbeciler yargılanmadı, biz niye yargılanıyoruz?” demişti sanık. İleriki günlerde mahkeme heyeti salondaki boşluğa, sessizliğe bakınca, “Kimse üzerinde durmuyor, biz neden bunlara ceza kesip kendimizi riske atalım ki?” diyebilir mesela. O erlerin suçlu suçsuz hepsine müebbet dağıtılır, sonra da bu kararların aslında ne kadar yanlış olduğu, birçok mağduriyet doğurduğu ortaya çıkabilir mi veya?
Müebbet ne ki? Otuz yıl. Birkaç sene evvel müebbet yiyip şu an serbest olan ve hatta cumhurbaşkanlığına aday olmaya kadar giden adamlar var bu memlekette. Yok mu?
Yağmur şiddetleniyor, koku daha da güzelleşti. Hayat tam olarak hangisi? Değerler nedir, nerededir, elle tutulur mu? Ben bu duruşmalara neden geliyorum? Neden bağırıyorum? Bu sevimsiz ve yalnız mücadelede neden ısrar edeyim?
Pekâlâ, eve gideyim. Kapıyı açıp “Nasıl geçti?” diye soran anneme sessiz kalıp somurtmayayım, bu defa da gülümseyip “Boş ver” diyeyim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.