Af konusu karışık. Kafalar net değil. MHP’nin sunduğu teklif, devlete karşı işlenen suçları hariç tutuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ise, devletin ancak kendine karşı işlenen suçları affedebileceği, şahıslara karşı işlenen suçların, o kişiler tarafından değerlendirilebileceği esasına dayalı.
Cezaevlerinin çok kalabalık olmasının, af gerekçeleri arasında sayılması ise başka kalabalık yerlerdeki durumlar karşısında da benzer uygulama yapılıp yapılmayacağını akla getiriyor.
*
Mesela, belediye otobüsleri, özellikle işe gidiş ve geliş saatlerinde aşırı kalabalık.
Metrolar, metrobüsler tıklım tıklım.
Tramvaya binmek mümkün değil.
Ara duraklarda binmeye çalışanlar, birkaç vesait geçmesine rağmen, beklemeye devam ediyor çoğu zaman.
Fakat arkadan gelenler de hep dolu geçiyor. Binmeye çalışanlar, itiş kakış içinde birbirini eziyor.
O halde bazı duraklarda yolcuları mecburen indirmek, yeni yolculara imkân tanımak, bir yöntem olabilir mi?
Eğitim alanında da kalabalıktan bahsedebiliriz.
Ülkemizdeki öğrenci sayısı, pek çok ülkenin toplam nüfusundan fazla.
Dolayısıyla hızlı bir çözüm gerekiyor.
İlk öğretim, orta öğretim ve üniversitelerdeki yoğunluk sebebiyle, öğrencilerin bir kısmını erken mezun etmek mümkün müdür?
Benzer örnekler bulunabilir.
Sonuçta, sırf kalabalık yüzünden gerekçe üretmenin mantıksız olduğu görülecektir.
*
Devletin, ancak “devlete karşı işlenmiş” suçlarla ilgili af çıkarmayı düşünmesinden bahsedilince, akla hemen “Nedir onlar?” şeklinde bir soru geliyor aklımıza.
İlk maddede terör geliyor.
Devlet, terör suçlusunu devlet affederken, hırsızlık, cinayet, gasp gibi kişilere karşı işlenmiş suçları da o suçtan mağdur olanlara bırakacaksa, korkunç bir tablo çıkar ortaya.
Akıllara korkunç sorular gelir, takılır.
Terör olaylarından zarar gören vatandaşlar, isyan eder.
Yaralanmış, hayatını kaybetmiş olanların yakınlarının yalnızca kalbi değil, ümidi, devlete olan güveni, geleceğe olan her türlü beklentisi, ne varsa kırılır.
*
Öyle bir yere geldik ki, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık vaziyeti.
MHP uzun süredir gündemde tuttuğu af fikri, hayata geçirilmezse, memnuniyetsiz davranır.
Gelecek seçim için düşünülen ittifaka soğuk bakar.
İttifak yapılmazsa, bugüne kadar söylenilen birlik, beraberlik, milletin istikbali gibi açıklamalar havada kalır.
Güçlü olmak için, yarına sağlam yürümek için planlananlar suya düşer.
Aşağıda sakal, yukarıda bıyık.
Tükürmek şart mı?
Yahut sakalı bıyığı kesmek, çözüm olabilir mi?
*
Af ve ittifak konusu yalnız bu iki parti ile ilgili değil elbette.
CHP için de gündemde, üstü kapalı da olsa.
Doğal müttefikler var her şeyden önce. Geçen seçimde gördük.
Her evden bir kişinin teröristlerle beraber yürüyen partiye verilmesi fikrini kim uygulamıştı?
Bu konuda Kemal Bey’e sordular. O da güzelce cevapladı.
Dedi ki: “AKP ile MHP ittifak yapabilirler. Biz vatandaşla ittifak yapacağız. AKP, MHP ve diğerlerine oy verenler, CHP adayını görünce bize oy verecektir. Bu ittifakı düşünmelerinin sebebi, korkudur. CHP kazanır korkusu.
Seçim meydanlarında idamdan söz ettiler, sonra af teklifi getirdiler. Bu bir ironidir.
Af teklifini inceliyoruz. Hukukçularımız çalışıyor. Bizim asıl merak ettiğimiz, AKP’nin ne diyeceği.
Ancak biz gazetecilerin, milletvekillerinin cezaevinde olduğu bir Türkiye istemiyoruz.”
*
Sondan başlayalım. Biz de gazetecilerin, milletvekillerin cezaevinde olduğu bir ülke istemeyiz ama öncelikle onların başka mesleklerdekilerin yanında imtiyazlı olmadıklarını, olamayacaklarını da belirtmek gerekir. Öncelikle o arkadaşlar da suç işlememeliler. Suç varsa, ceza kaçınılmaz. İnanmazsanız, Dostoyevski’ye sorun.
*
İnceliyoruz ama bizim için esas olan şudur diyerek, öncelikle Ak Parti’nin ne diyeceğine bakacaklarını açıklamak, bizim kafamız daha da karışık demek anlamına gelir.
Bakacağız, ne derlerse tam zıddını talep edeceğiz demenin kibarcası.
Korku kısmına ise, hiç girmeyelim.
Elbette her parti kendi oyunu yükseltmeye çalışır. Bu da diğer partilerin oyunun da azalması anlamına gelir.
*
Her neyse. Bakacağız vaziyet ne gösterecek. Zaman içinde hepsi netleşir.
Endişemiz odur ki, adı af değil başka bir şey dense de bu tartışmalarının sonunda bir genel af çıkarsa, görün o zaman şenliği.
“O halde, 15 Temmuz’da biz sokağa niye çıktık abicim? Niye o kadar insan yaralandı, o kadar yiğit can verdi?” soruları doğarsa, işte o zaman, ört yorganı…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.