Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği ile vize muafiyeti sağlanması için yapılan çalışmalara hız verilmesi yönünde bir genelge yayınladı.
Genelgenin özünü temsil eden şu cümlenin altını çizelim:
Vize muafiyeti dediğimiz şey, adı üstünde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için AB ülkelerine vize alma ihtiyacı duymadan seyahat yolunun açılması anlamına geliyor.
Vize muafiyeti meselesini, Türkiye’nin toplam 72 maddelik bir yükümlülüğü üstlenmesi biçiminde anlayabiliriz.
Bu 72 kriterin 66’sı ile ilgili düzenlemeler yapıldı.
Kaldı 6 tanesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayınladığı genelge, içeriğinden de anlaşılacağı üzere, karşılanan 66 kriterin sürekliliğinin sağlanması, 6’sı için de çalışmaların hızlandırılması talimatını içeriyor.
Erdoğan’ın bu konuda yine aynı irade doğrultusunda sözlü talimatlar verdiğini de biliyoruz.
Dışişleri Bakanlığı çevrelerinden aldığımız nabız, bu 6 kriterin sağlanması için Avrupa Birliği ile yürütülecek müzakerelerin olumlu şekilde sonuçlanma şansının yüksek olduğu yönünde.
Sözünü ettiğim çevreler, Türkiye’nin ifade özgürlüğü, gösteri hakkı gibi konularda adımlar atabileceğini, diğer yandan 15 Temmuz’u yaşamış bir ülke olarak Türkiye’nin bir Norveç gibi değerlendirilemeyeceğini, terör örgütleriyle mücadeleyi zaafa uğratacak adımlar konusunda AB makamlarının da anlayış içinde olduklarını ve karşılıklı esneklik gösterilerek bir uzlaşmaya varılabileceğini söylüyorlar.
Diğer kriterler arasında ağır suçluların iadesi için işbirliği, yolsuzlukla mücadele kurumunun oluşturulması, siyasi partilerin finansmanı ile ilgili değişiklikler, etik kurullar, kişisel verilerin korunması ile ilgili düzenlemelerin AB normlarına uygun hale getirilmesi gibi başlıklar var.
Şunu söyleyebiliriz:
Toplamda önceden daha fazlasını da yaptığı için, Ak Parti geleneğinin adım atma anlamında yabancısı olmadığı başlıklar bunlar.
İdlib’de yaşanan katliamlar nedeniyle 4 milyon yeni Suriyeli göçmenin Türkiye’nin kapılarını zorluyor olması.
Ankara, bu yükü tek başına kaldıramayacağına dair açıklamalarını en üst perdeden dile getiriyor.
Avrupa Birliği ülkeleri, ırkçılık dalgasını büyüttüğü gerekçesiyle daha fazla göçmen kabul etmek istemiyor.
Vize muafiyeti sürecinin temelini oluşturan 18 Mart 2016 anlaşmasının özünde de Türkiye’nin kontrol dışı göçleri önlemesi, Avrupa Birliği’nin buna karşılık olarak Türkiye’deki göçmenler için kullanılmak üzere 6 milyar avroluk destekte bulunması ve kalan kriterlerin sağlanmasıyla vizesiz seyahat güvencesinin oluşturulması vardı.
Bu anlaşma yapılmadan önce Almanya Şansölyesi Merkel’in ülkesindeki gelişmelerin verdiği panikle Türkiye’yi arka arkaya 6 kere ziyaret ettiğini hatırlatmak isterim.
Bu ne anlama geliyor?
Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılar için Avrupa kapılarını açması halinde, Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin yeniden kriz atmosferine sürüklenmesi anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayınladığı genelgenin ortaya koyduğu kararlılığı dikkate alarak Ekim ayının vize muafiyeti anlamında yoğun müzakerelerle geçeceğini öngörebiliriz.
Ekim ayının başında TBMM de açılacak.
Yargı reformu ile yapılmak istenenle, vize muafiyeti için kalan 6 kriteri tamamlama iradesi arasında doğrusal bir paralellik söz konusu.
Bu iki süreç at başı gider ve tatmin edici bir noktaya taşınabilirse, Türkiye kış ortasında güneşli günler yaşayabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.