Türk/Amerikan ilişkileri bağlamında keskin bir viraja doğru ilerliyoruz.
31 Mart yerel seçimleri bittikten sonra, birkaç ay boyunca Türkiye’nin ana gündemini Rusya’dan satın alma sözleşmesi imzalanıp parasının bir kısmı ödenen S-400 füzeleri belirleyecek gibi görünüyor.
Füze bataryalarının teslimi için Temmuz ayının, konuşlanma tarihi olarak da Ekim ayının belirlendiğini düşünecek olursak, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının bir hayli sert geçeceğini öngörebiliriz.
Ankara’nın ısrar etmesi halinde, Patriot satışının gündemden düşeceğini, Türkiye’nin ortak olduğu F-35 savaş uçaklarının tesliminin zora gireceğini, üstüne de bir dizi yaptırım uygulanacağını yetkili ağızlar aracılığıyla alenen dile getiriyorlar.
Belli ki, ortak bir tutum belirlemiş durumdalar ve ekonomi piyasalarının Türk/Amerikan ilişkilerine olan duyarlılığını da istismar ederek Ankara’yı bu işten vazgeçirmeye çalışıyorlar.
Diğer yandan Ankara’nın bu baskılara boyun eğeceğine, Amerika’dan gelen şantaj ve tehdit diline teslim olacağına dair ortada bir işaret de görünmüyor.
Konu Pazartesi günü de Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından gündeme getirildi.
Tam bir takvim vermek gerekirse, 2012 yılında yaşanan bir gelişme nedeniyle böyle bir açığın konuşulmaya başlandığını söyleyebiliriz.
Neydi o gelişme?
Suriye’deki Esad rejiminin Türkiye’nin bir savaş uçağını hava sahası ihlali gerekçesiyle düşürmesi…
Bu gelişme üzerine Ankara’da yapılan güvenlik toplantısında önce rejimin füze bataryalarının, askeri tesislerinin vurulması tartışılır.
Masada, Suriye’nin güçlü hava savunma sistemi ile ilgili kaygılar gündeme gelince, doğal olarak Türkiye’nin bu konudaki gücünün ne olduğu sorusu akla düşer.
Türkiye’nin etkili bir hava savunma sisteminin olmadığı o zaman fark edilir.
Devamının nasıl geliştiğini anlatmak için Ömer Çelik’in şu sözlerinden yararlanalım:
O arayışların devamında Çin ile yürütülen ve sonuç aşamasına gelen müzakereler vardı.
Ancak, devamında o işten vazgeçildi.
Türkiye’nin S-400’e yönelmesinin birden fazla gerekçesi var.
Askeri çevreler, bu sistemin şu an için dünyanın en iyisi olduğu yönünde sivil idareye raporlar verdiler, sözlü olarak tavsiyelerde bulundular.
Gerekçelerden biri bu.
Fiyatının daha ucuz olması, Rusya’nın teknoloji transferine olumlu yanıt vermesi gibi nedenleri de buraya ekleyebiliriz.
Ama bütün bunun dışında ihmal edemeyeceğimiz başka bir gerekçe daha var.
O da şu:
S-400 füzeleri ile ilgili anlaşmanın Mayıs 2017’de Soçi’de Erdoğan/Putin görüşmesinde yapıldığını düşünecek olursak, o vakte kadar Türk/Amerikan ilişkilerinde yaşanan kırılmaların böyle bir anlaşmaya nasıl etki ettiğini de hesaba katmak gerekir.
Evet, yine Suriye’den söz ediyorum.
2015 yazında Suriye etkisiyle başlayan hendek terörü, 2016’da 15 Temmuz girişimiyle zirve yapan güvenlik tehditleri, ABD’nin Türkiye’nin gözünün içene baka baka Kuzey Suriye’de bir PKK kuşağı projesini hayata geçirme çabaları ve bütün bunların ortaya çıkardığı derin güvensizlik iklimi, S-400’lerle ilgili sürecin ete kemiğe bürünmesine mutlak anlamda etki eden gelişmelerdi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.