Trump o kararı nasıl aldı? Türkiye şimdi ne yapacak?

04:0024/12/2018, Pazartesi
G: 24/12/2018, Pazartesi
Mehmet Acet

Yabancı basında ABD’nin, daha doğrusu Başkan Trump’ın Suriye’den çekilme kararı almasının arka planıyla ilgili dikkat çekici haberler çıkıyor.Bunlardan biri AP’nin, Washington ve Ankara’daki kaynaklardan aldığı bilgilerle yayınladığı bir haber.Trump’ın o tarihî kararı nasıl verdiğini, perde arkasında neler olup bittiğini bilmek, hem Washington’daki atmosferi, güç dengelerini kavramak, hem de Türkiye’nin, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o karar verilirken oynadığı rolün iyi anlaşılması için

Yabancı basında ABD’nin, daha doğrusu Başkan Trump’ın Suriye’den çekilme kararı almasının arka planıyla ilgili dikkat çekici haberler çıkıyor.



Bunlardan biri AP’nin, Washington ve Ankara’daki kaynaklardan aldığı bilgilerle yayınladığı bir haber.

Trump’ın o tarihî kararı nasıl verdiğini, perde arkasında neler olup bittiğini bilmek, hem Washington’daki atmosferi, güç dengelerini kavramak, hem de Türkiye’nin, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o karar verilirken oynadığı rolün iyi anlaşılması için kıymet arz ediyor.

O halde, o bir hafta boyunca Amerika’da neler olup bittiğini anlatmaya başlayalım:

-İşaret fişeğinin fitilini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir cümlelik açıklaması ateşliyor. Erdoğan’ın, “Hazırlıklarımızı tamamladık, birkaç gün içinde Fırat’ın doğusu için operasyona başlıyoruz” demesi, Washington’u alarma geçiriyor.

-Dışişleri Bakanı Pompeo, 13 Aralık’ta ‘ağzını yoklamak’, Erdoğan’ın niyetini anlamak için Türk mevkidaşı Çavuşoğlu’nu arıyor ama istediğini elde edemiyor.

-Bunun üzerine Trump’ın Erdoğan’ı aramasına karar veriliyor. Bu arada, henüz o sırada görevinden istifa etmemiş olan ABD Savunma Bakanı Mattis, Pompeo ve Beyaz Saray’ın Ulusal Güvenlik ekibi, Trump için, Erdoğan’ı operasyondan caydırma amacıyla söylemesini istedikleri yazılı notlar hazırlıyor.

-14 Aralık’taki telefon görüşmesinde Erdoğan, bütün denklemi bozan, bütün hazırlıkları çöp kutusuna gönderen bir soru soruyor: “Sayın Başkan! Suriye’de bulunmanızın tek gerekçesi DEAŞ idi. DEAŞ yüzde 99 oranında yenildiği halde neden hâlâ oradasınız?

-Kırılma anı burası. Trump soruyu aldıktan sonra Erdoğan’a cevap vermek yerine önce Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’a, sonra da orada bulunan Pompeo, Mattis, John MacGurk, James Jeffrey gibi Suriye için mesai harcayan isimlere “Erdoğan’ın dediklerini teyit ediyor musunuz?” diye soruyor.

-Reel durumun zorunlu teyidi gelince, Trump tarihe geçecek kararını ilân ediyor: Suriye’den çekiliyoruz!

-Direniş ekibi, burada pes etmiyor tabii. Pompoe, Bolton ve Mattis bir orta yol bulmak, çekilme kararını ertelemek, Türkiye’ye Fırat’ın doğusunda küçük bir toprak parçası bırakmak gibi seçenekler üzerinden 4 gün boyunca Trump’ı kararından vazgeçirme çabası içine giriyorlar. Beyaz Saray özel kalemi üzerinden Başkan’a iletilen seçeneklerin hepsi reddediliyor, Trump aldığı karardan milim geri adım atmıyor.

Devamında gelen patır patır istifa haberleri herkesin malumu.

Trump’ın kararı, şu yukarıda isimlerini saydığımız ekip üzerinde, Kuzey Suriye’de PKK/YPG’ye verilen fiili desteğin beyin takımından CENTCOM Komutanı Josehp Votel’in “Mideme yumruk yemiş gibi hissediyorum” sözlerine yansıyan bir etki bırakıyor.

Peki, bu olup bitenleri nasıl anlamalıyız?

Anlık, rüzgâra göre yön değiştirebilecek bir süreçten mi söz ediyoruz?

Yoksa çok daha derinlerde bir takım fay hatlarının kıpırdaması/kırılmasıyla oluşan sarsıntılara mı şahitlik ediyoruz?

Hemen söyleyeyim.

Bu gelişmeler, büyük fotoğrafa bakıldığında Trump’ın anlık refleksleriyle izah edilemeyecek kadar ciddi bir arka plana işaret ediyor.

Mesela, AK Parti’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, meseleye Sovyetler Birliği örneği üzerinden bir izahat getiriyor:

“Sovyetler, bir savaşla değil, üzerinde biriken yükü taşıyamaması nedeniyle çözüldü. Şimdi de ABD, (küresel jandarmalık anlamında) kaldırmakta zorlandığını fark ettiği bir yükle karşı karşıya.”

Trump’ın “Ortadoğu için 7 trilyon dolar parayı boşu boşuna harcadık” sözlerinde anlamını bulan, seçimlerde kendisini iş başına getiren dinamiklerin arasında bu duruşun da yer aldığını düşündüğümüzde, sözünü ettiğimiz ‘taşıması zorlaşan yükün’ derinliği ve ABD toplumundaki karşılığı konusunda bir fikir sahibi olabiliriz.

Ve eğer bu süreç bu doğrultuda ilerleyecek olursa, Türkiye açısından da yeni fırsatların ve yeni risklerin ortaya çıkacağı, sürprizlere açık yeni bir dönemin açılmakta olduğu gerçeğini karşımıza çıkarıyor.

Yazının başlığında Türkiye ne yapacak diye sorduk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın operasyonun tehir edileceği yönündeki açıklamalarından, ilk etapta, ABD askerlerinin Suriye’den çekilme sürecinin tamamlanmasının bekleneceği anlaşılıyor.

Peki ya devamında neler olacak?

Evvel emirde şu kadarını söyleyebiliriz:

Tepesindeki ABD kalkanının devre dışı kalmasıyla ‘çıplak halde’ yakalanan PKK/YPG üzerinden yürütülen ve Türkiye için temel bir ‘bekâ sorunu’ üreten ayrılıkçı ve emperyalizm güdümlü ‘Rojava projesinin’ tarihin çöp kutusuna gitmesi gibi bir ihtimal ciddi anlamda güçlenmiş durumda.

Çıkan haberlere, verilen demeçlere bakınca dünya-âlem, bu son gelişmelerin kazananının Türkiye ve Tayyip Erdoğan olduğu konusunda hemfikir.

Bunu anlamak için İsrail Başbakanı Netanyahu’nun asılan suratına bakmak bile yeterli olabilir.

Ankara’nın önünde, askeri yöntemlerle sahada, ya da güçlenen pozisyonuyla masada, PKK/YPG’yi devre dışı bırakacak enstrümanları kullanabileceği yeni bir zemin oluşmuş görünüyor.

Bu yeni durum, akıllı politikalar ve saha uygulamalarıyla ilerletilmesi halinde, Türkiye için örneği görülmemiş faydalar sağlayabilir.

#ABD
#Türkiye
#PKK