Sırada hangisi var?

“Bundan sonra bu işin arkası daha fazla gelir” diyor üst düzey bir güvenlik yetkilisi.

Sözünü ettiği konu, PKK’nın önde gelenlerinden, KCK Yürütme Konseyi üyesi ‘Mam Zeki Şengali’ kod adlı İsmail Özden’in MİT/TSK ortaklığıyla sofistike bir operasyonla etkisiz hale getirilmiş olması.

Geçen hafta Anadolu Ajansı tarafından servis edilen görüntüler, operasyon hakkında epeyce fikir veriyordu.

Ancak bilgi anlamında işi kotaranların ifadelerini paylaşırsak, mesele daha iyi anlaşılacaktır.

Şöyle anlatalım;

PKK’nın Sincar bölge sorumlusu Zeki Şengali’nin öldürülmesi ile sonuçlanan operasyonun üç ayağı var.

-Birinci ayakta MİT, Şengali’nin kullandığı telefon hattı üzerinden iz sürerek kaldığı evin bulunduğu mevkiin bir kilometrekarelik haritasını çıkartıyor.

-İkinci safhada insani istihbarat devreye sokuluyor. Bu defa Şengali’nin kullandığı ev nokta olarak belirleniyor.

-Üçüncü safhada ise fiili takip başlıyor. Mam Zeki, takipten habersiz, Sincar Bölgesi babasının malıymış gibi dolaşmaya devam ediyor. Türk istihbaratı ise, kendisini yalnız iken yakalamak için en uygun anı bekliyor.

Operasyonun yapıldığı tarih 15 Temmuz.

Bir gün önce 14 Temmuz’da Şengali’yi etkisiz hale getirmek için bir şans daha doğuyor, ama son anda riskli bir durum ortaya çıktığı için olsa gerek vazgeçiliyor.

Ama 15 Temmuz günü, Mam Zeki için artık yolun sonu anlamına geliyor.

Görüntüleri izlemişseniz ilk vuruşta Şengali’nin etkisiz hale getirilemediğini fark etmiş olmalısınız.

Şöyle oluyor:

Şengali’nin aracı kalabalıktan ayrıldıktan sonra yani artık yalnız halde ilerlemeye başlayınca F-16 savaş uçağına ‘”Vur” emri veriliyor.

F-16 harekete geçip atış yapıyor.

Ancak atılan bomba, Şengali’nin içinde bulunduğu aracın yanında, asfaltta patlıyor.

Patlamanın etkisiyle aracı yan yatıyor ama, bu ilk atışta PKK ele başısı etkisiz hale getirilemiyor.

Yine görüntülerden de anlaşıldığı gibi, Şengali bu defa yan yatan araçtan çıkarılıp başka bir araçla götürülmek isteniyor.

Bu arada SİHA devreye giriyor.

Şengali an be an yeniden takibe alındıktan sonra SİHA’dan yapılan atış ile bu defa tam isabet etkisiz hale getiriliyor.

Üst düzey bir güvenlik yetkilisi, bu yeni durumu “arkası gelecek başka operasyonların habercisi” olarak nitelendiriyor.

Zaten, son dönemde gri listeden, turuncu listeden bir sürü PKK’lının etkisiz hale getirildiğine dair haberlerin artmaya başladığını fark etmiş olmalısınız.

Tabi, turbun büyüğü kırmızı listede yer alan yönetici pozisyonundaki PKK’lılar olacak.

Murat Karayılan, Cemil Bayık, Mustafa Karasu ve daha başkaları.

Bu isimlerin can korkusuyla sık sık yer değiştirdikleri biliniyor.

Bazılarının ise, operasyon yapılmadığı için Kandil’in İran tarafındaki köylerde saklandıkları söyleniyor.

Şunu da söyleyelim:

Bazı PKK’lı üst düzey isimlerin İran tarafından örtülü bir şekilde korunduğu yönünde görüş sahibi olanlar da var.

Bence bu işleri, ‘Kürt kartı’ denilen başlıkta Türkiye ile İran arasında öteden beri bilinegelen rekabet dikkate alınmadan anlamak kolay olmayacaktır.

İhmal edilmesi düşünülemeyecek başka aktörler de var tabi.

Suriye’de PKK’nın ‘emmoğlusu’ YPG ile açıktan iş tutan Amerika’nın terör örgütü listesinde tutmasına rağmen PKK ile, Kandil ile dirsek teması içerisinde olduğundan kuşku duyan kaldı mı?

İki yıl kadar önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nde üst düzey görevde bulunan orgeneral rütbesine sahip bir isimden, Kuzey Irak’ta bulunan “GARA” bölgesine dikkat çeken sözler işitmiştim.

Amerikalıların PKK ile bu bölgede iş tuttuğuna dair bir takım istihbarat bilgileri Ankara’ya ulaşmış olmalıydı.

Dikkat çekilen konu buydu.

Bu tür nokta operasyonları psikolojik etkisini göz ardı ederek değerlendirirseniz, yapacağınız analiz eksik kalacaktır tabi.

PKK için, hele hele kendilerini artık daha güvensiz hisseden lider kadro için bu yeni dönemin daha zorlu, daha riskli geçeceği kesin.

Hiç göremedikleri bir takım hava araçlarının tepelerinde dolaşıyor olma ihtimali bile uykularını kaçırıyor olmalı.