Sıcak gündem konuları ve perde arkası bilgiler

04:0023/10/2020, Cuma
G: 23/10/2020, Cuma
Mehmet Acet

Malum, son dönemde Türkiye’nin etki alanı da, ilgi alanı da daha önce görülmemiş ölçüde büyüdü.Tek başına Türk Silahlı Kuvvetleri’nin varlık gösterdiği, faaliyet yürüttüğü yerleri şöyle bir gözümüzde canlandırsak bile, bu ‘etki alanının’ ne kadar geniş olduğu anlaşılmış olur.Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın sık sık kullandığı bir cümle var.Şöyle bir cümle:“Artık herkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir”Suriye, Kuzey Irak, Libya,

Malum, son dönemde Türkiye’nin etki alanı da, ilgi alanı da daha önce görülmemiş ölçüde büyüdü.

Tek başına Türk Silahlı Kuvvetleri’nin varlık gösterdiği, faaliyet yürüttüğü yerleri şöyle bir gözümüzde canlandırsak bile, bu ‘etki alanının’ ne kadar geniş olduğu anlaşılmış olur.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın sık sık kullandığı bir cümle var.

Şöyle bir cümle:

“Artık herkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir”

Suriye, Kuzey Irak, Libya, Doğu Akdeniz, Katar, Somali, Azerbaycan…

Bir çırpıda bunları sayabildik.

Bu böyle ise, bu ülke ve bölgelerin tamamında neler olup bittiğini takip etmek, Türkiye’nin kendi iç gündemini takip etmekten farksız hale gelmiş demektir.

“İDLİB’DE RUSYA İLE MAKUL VE MANTILI ŞEKİLDE İLERLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Bu yazıda güvenlik kaynaklarından aldığımız bilgiler doğrultusunda, Türkiye’nin ‘etki alanında’ bulunan bölgelerdeki son gelişmeleri ve merak edip sorduktan sonra aldığımız cevapları aktaracağız.

Suriye’den, İdlib’den başlayalım.

Son dönemde İdlib’deki gözlem noktalarında bir hareketlilik olduğu biliniyor. Kaynaklar, bu durumu “sahadaki ihtiyaçlara göre yeniden yerleşme” olarak nitelendiriyor.

İdlib’de yeni bir alevlenme beklenebilir mi şeklindeki sorumuza, şöyle bir cevap aldık.

“Olmaması lazım. Rusya ile görüşmeler çerçevesinde makul ve mantıklı bir şekilde ilerlemeye çalışıyoruz. Ama tabii bir anda beklenmeyen bir gelişme de olabilir. Taş düşebilir. Onun için cenge de her daim hazır olmak lazım. Bir itfaiyeci bir sonraki yangının nerede çıkacağını bilmez ama sonraki yangına her daim hazırdır. TSK da her daim göreve hazırdır.”

“S-400 İLE İLGİLİ DENEME VE SİSTEMLERİN KONTROLÜ YAPILIYOR”

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 bataryalarının Sinop’ta test edildiği yönünde haberler çıkmıştı.

Aynı kaynaklardan, Sinop’ta yapılanın tam olarak ne anlama geldiğini öğrenmiş olduk.

Tam adıyla, “deneme ve sistemlerin kontrolü” yapılıyormuş.

Satın aldığınız televizyonun çalışıp çalışmadığını kontrol etmek gibi bir şey yani.

Bu konuda, özellikle ABD’den gelen tepkiler hatırlatılınca, sürecin tarihine atıflar yapılarak şu tür cevaplar veriliyor:

“2011 yılı itibariyle tehdit artık etrafımızdaydı. Partriotları verin dedik, vermediler. Sam füzelerini verin dedik, vermediler. 83 milyonun kaderi senin keyfine bırakılabilir mi? Mal alıyorsun, çalışıyor mu çalışmıyor mu ona bakıyorsun. Deneme ve sistemlerin kontrolü yapılıyor. Tam adı bu.

TV almışsın. Kurmuşsun, çalışıyor mu çalışmıyor mu, bakacaksın.”

Bir soru daha: Peki, tüm kurulum için takvim var mı?

Cevap: Plan var, o çerçevede gidiyoruz. Kompleks bir sistem. Diğer yandan, eksen kayması diye bir şey yok. Biz NATO içinde Havada, Denizde, Karada sorumluluklarını en iyi yerine getiren ülkelerdeniz.

“RUSYA İLE DÜNYADA EN ÇOK KONUŞAN ÜLKEYİZ”

Türkiye’nin ‘etki alanı’ üzerinde durduğumuza göre, çok temel bir konuda da iz sürmek durumundayız.

Rusya ile ilişkiler.

Son haftalarda gündemimize giren Dağlık Karabağ meselesi gibi, daha birçok bölgede, iki ülkenin farklı yaklaşımlar içinde olduğu, çıkarların örtüşmediği biliniyor.

Aynı kaynaklara “Rusya meselesi” ile ilgili “Acaba nasıl bir nabız alacağız” merakı içinde sorular yönelttiğimizde, kısa ama özlü bir değerlendirme aldık.

Şöyle dendi:

“Rusya ile ilişkileri kötümser görmeyin. Şu anda Rusya ile dünyada en çok görüşen, konuşan ülkeyiz.”

“ADALARDA 1997’DEN BERİ OLDU BİTTİYE MÜSAADE EDİLMİYOR”

Yunanistan ve Doğu Akdeniz dosyasına gelince.

Güvenlik kaynakları Yunanistan ile Türkiye arasında diyalog kanalının işletildiği için ayrı mekanizma olduğundan söz ediyorlar.

Birincisi, istikşâfi görüşmeler.

İkincisi, NATO bünyesinde bir kaza olmasın diye başlayan askeri görüşmeler. Bu görüşmelerden ilginç bir anekdot da paylaşalım:

Anlatılana göre, bu görüşmelerde Türk askerî heyeti NATO heyetinden övgü alırken, Yunan tarafı fırça yemiş.

Sebep:

Çünkü Yunan askeri heyeti her konuyu Atina’ya sormam lazım dediği için işler uzuyordu.

Üçüncüsü, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın girişimiyle başlayan Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı. Daha önce üç kere (ikisi Yunanistan’da, biri Türkiye’de) toplanıldı. Sıra buraya geldiği için dördüncü toplantı için Atina’ya davet gönderildi.

Yunanistan’ın Ege’deki adaları silahlandırmasına göz yumuluyor şeklindeki eleştiriler gündeme gelince, aynı kaynaklardan şöyle bir bilgi aktarıldı:

Adalarda, 1997 yılından beri oldubittiye müsaade edilmedi, edilmiyor.

“SİVİL-ASKER AYRIMI KALKTI”

Son olarak, güvenlik kaynaklarından sivil-asker ilişkileri bağlamına oturan bir konuda aldığımız nabzı aktaralım.

Şöyle deniyor:

“Sivil-asker ilişkilerinde ayrım kalktı. Ancak daha demlenmesi, tabiileşmesi, kökleşmesi lazım. Ben ne kadar vatanımı seviyorsam karşımdakinin de en az benim kadar sevdiği kabulü ile başlamalıyım.”

#İdlib
#Suriye
#Rusya