Ankara Bilkent’teki şehir hastanesinin açılışı yarın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından yapılacak.
Söylenen şu:
“Dünya’daki yönelim büyük sağlık kompleksleri yerine küçük ölçekli, en fazla iki katlı yapılarda hizmetin verildiği bir anlayış üzerine gelişirken biz dünyanın terkettiği bu yönteme yöneliyoruz.”
Dün, bir aydır hasta kabul etmeye başlayan Bilkent Şehir Hastanesi’nde bir araya geldiğimiz Sağlık Bakanı Fahreddin Koca ise tam tersini söylüyor.
Bilkent’teki hastane Türkiye genelinde yapılıp hizmete girenlerin dokuzuncusu.
3 bin 711 yataklı.
900 polikliniği, 700 yoğun bakım yatağı, 131 ameliyathanesi var. 2 tanesi de hibrit ameliyathane.
Şikayet etmek doğal bir hak.
Sağlık hizmeti verilen her binaya ayrı ayrı girişlerin olması, golf arabalarıyla isteyen hastaya ulaşmak istediği yere ulaşma imkanı tanınması, bir süre sonra bu şikayetleri ortadan kaldıracaktır.
Sonuçta, kimilerinin de art niyetli bir şekilde kötülemeye çalıştığı şehir hastanelerinin bu ülkede yaşayan insanlara daha iyi sağlık hizmetleri sunma niyetiyle başlatılmış vizyoner bir proje olduğu gerçeği değişmiyor.
Sağlık Bakanı Fahreddin Koca, ehliyet konusunda rüştünü ispat etmiş bir isim.
Mesela, sağlıkta yerlileşme çabaları...
Kendisine bu konuda nasıl bir perspektife sahip olduğunu sorduğumda rakamlar vererek hedeflerini sıraladı:
Sağlık Bakanı Koca’ya sorduğum ikinci bir soru daha oldu.
Şöyle düşünelim:
Orta ya da altı gelir durumuna sahip bir ailede, aile bireylerinden bir tanesi kanser vb. ağır masraflara sebep olan elim bir hastalığa yakalanıyor.
Ailenin bütün fertleri tedavi masrafları için seferber oluyor.
Bazen eldekiler satılıyor, yetmedi ağır borçlara giriliyor.
Sayı olarak baktığımızda ise onbinlerce insanın sağlık harcamaları nedeniyle ‘beli bükülenler’ grubuna girdiğini görüyoruz.
Bakan Fahreddin Koca’ya, bu konuda bir odaklanmanız var mı diye sordum.
Yeniden sayılardan oranlara dönecek olursak, sağlık hizmetleri ve harcamaları konusunda Türkiye toplamda iyi bir noktada.
Bakan Koca’nın bu konuda verdiği rakamlarla yazıyı tamamlayalım.
Amerika’da sağlık harcamaları Gayrı Safi Milli Hasıla’nın yüzde 17,3’üne tekabül ediyor. OECD ülkelerinin ortalaması yüzde 9,4.
Türkiye’de ise bu oran yüzde 4,5.
Bu ne demek oluyor?
Toplam gelirimizin yüzde 4,5’i sağlık harcamalarına gidiyor demek oluyor.
Şikâyet ederken de, memnuniyet dile getirirken de aklımızın bir köşesinde tutmamızı gerektiren bir veri bu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.