Geçen hafta Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinden sonra piyasalarda olumlu gelişmeler yaşandı.
Türk Lirası diğer para birimleri arasından sıyrılarak dolar karşısında pozitif bir şekilde ayrıştı, değer kazandı.
Akşam sabah piyasa takibi yapanlar başka gerekçeler de buldular buna ama Türk Lirası’nın güçlenmesinde, sözünü ettiğimiz bu gelişmenin baskın etkisi göz ardı edilemeyecek kadar önemliydi.
Ekonominin Türk/Amerikan ilişkilerine olan duyarlılığı konusunda uzun laflar etmeye gerek yok.
2018 Ağustos ayında yaşadığımız Rahip Brunson krizini hatırlamamız yeterli.
Piyasaların, S-400 konusunda da benzer bir hassasiyet içerisinde olduğu biliniyor.
Ama bu hassasiyet, Türkiye’nin bu füzeleri satın alması nedeniyle değil, bu satın alma işleminin iki ülke ilişkilerinde ağır tahribat yapması ihtimaliyle ilişkili.
Fark edildi mi bilmiyorum ama burada ince bir nokta var.
Bir çıkış yolu bulunur ve bu kriz sert yaptırımları beraberinde getirmeden çözülebilirse piyasaların bu işe göstereceği tepki, olumsuz hatta nötr değil, son örnekte olduğu gibi pozitif şekilde bile gelişebilir.
Sözün burasında Amerikalılar bu kadar tavizsiz hareket ederken, tehdit ve şantaj açıklamaları gün aşırı havada uçuşurken bu nasıl mümkün olacak diye bir soru akla gelebilir.
Bu konuda ABD kurumsal yapısının pozisyonunda bir kımıldama olduğunu söylemek çok kolay değil.
Ama o kurumsal yapıya laf geçirebilirse, ya da oradan gelen baskılara karşı direnç gösterebilirse Trump’ın duruşu bir çıkış yolu sağlayabilir.
Erdoğan ile Trump arasında yapılan son telefon görüşmesinin ardından görüşmenin içeriğini bilen bir isme sorduk:
Muhatabımızın Japonya derken Osaka kentinde 28/29 Haziran’da yapılacak olan G-20 zirvesine atıfta bulunuyor.
İfadelerden de anlaşılıyor ki, ay sonunda Japonya’da S-400 konusunda ayrıntılı, belki de bir final görüşmesi yapılacak.
Peki, S-400’ler Türkiye’ye ne zaman teslim edilecek?
Yaygın bilgi, Temmuz ayı içerisinde gelecek şeklinde.
Ancak, takvimin daha da erkene alınması mümkün olur mu diye bakıldığına Haziran ayına çekilmesi gündeme geldi.
Net bir tarih bile belirlendi.
İki ayrı kaynaktan gelen bilgiye göre, Ruslar bu füzelerin teslimatına 21 Haziran’dan itibaren başlayabilecek durumda.
Ancak, geçen hafta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamasıyla yeni bir durumun karşımıza çıktığı anlaşılıyor.
Akar, S-400’lerin Türkiye’ye geleceğini ama bunun Haziran ayı içerisinde olmayacağını açıkladı.
Bu ifadeler, irade anlamında bir değişim söz konusu olmasa da tarihte biraz sapma olabileceğine işaret ediyor.
Gerekçe?
Muhtemelen ay sonunda yapılacak olan Erdoğan/Trump görüşmesini ve bu görüşmenin sonuçlarını beklemek.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan S-400 füzeleri konusunda bu aralar kamuoyu önünde sık konuşmuyor.
Konunun nezaketinin farkında olduğu için böyle olsa gerek.
Ama kendisinin ABD’den gelen baskılar karşısında pozisyonunu milim değiştirmediği de bir başka gerçek.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir MYK toplantısında bu konu gündeme geldiğinde Erdoğan, dikkat çekici bir noktaya değiniyor.
Biliyorsunuz, S-400’lerden vazgeçilmesi halinde ortamın rahatlayacağını, bunun Türk/Amerikan ilişkilerinde bahar havası estireceğini düşünenler var.
Ancak bizim aldığımız nabza göre Erdoğan tam tersini düşünüyor.
ABD’ye güven duymuyor da diyebiliriz buna.
Peki, bu düşüncesinin ya da bu sezgisinin karşılıksız olduğu söylenebilir mi?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.