Türkiye ABD ile anlaştı, Münbiç PKK’nın Suriye uzantısı YPG’den temizleniyor.
Anlaşmayı, iki ülke de teyit etti, hatta örgütün sahadan bazı adamlarını şimdiden çekmeye başladığı bilgileri geliyor.
Detaylarını anlatacağım ama anlaşmaya dair kısa ve net bir bilgi daha vereyim:
Üç ay sonra YPG tamamen çıkarılmış olacak, Türkiye ve ABD askerleri Münbiç’in güvenliğini ortaklaşa yürütmeye başlayacak.
Münbiç’in, çeşmeden dökülen su damlacıklarının mermeri eritmesi gibi bir hikâyesi var.
İki yılı aşkın süredir, sabır ve kararlılık duruşunu bozmadan “Bize YPG’nin Münbiç’ten çıkarılacağı sözünü vermiştiniz. Haydi, tutun sözünüzü” diye diye, sonuca giden yol açılmış oldu.
Demek ki, “Konuşuyoruz da ne oluyor, ABD kıpırdıyor mu sanki” demenin de bir âlemi yokmuş.
Anlaşmanın bütün detaylarını bilen bir kaynaktan aldığımız bilgilere göre, mutabakat takvime bağlı ve bu takvim de öyle çok uzun süreli değil.
YPG’nin Münbiç’ten çıkarılması üç aşamada gerçekleşecek:
1. İlk 10 gün, ön hazırlık süreci, ki bu süreç başladı. Bu takvim içerisinde Genelkurmay Başkanlığı ve MİT kendi muhataplarıyla temasa geçerek çalışmaya başlayacaklar.
2. 11-30 gün arası, hazırlıkların tamamlanması. Bu süre zarfında YPG’nin çıkarılmasından sonra kentte ne kadar ABD’li, ne kadar Türk askeri görev yapacak, bu ve benzeri konulara nihai karar verilecek.
3. 30-90 gün uygulama safhası. Anlaşmanın 4 Haziran’da devreye girdiğini düşünecek olursak, ABD’nin kuruluş yıl dönümü olan 4 Temmuz’da Münbiç anlaşmasının fiilen uygulamaya geçeğini düşünebiliriz. 90 günün sonunda YPG bütün unsurlarıyla kentten çekilmiş olacak, onların yerini Türk ve ABD askerleri alacak.
Münbiç anlaşmasının arka planına dair enteresan bilgiler var.
Meselâ, şöyle bir bilgi:
Müzakereler sürerken YPG’nin çekilişi konusunda ABD tarafı takvimi 6 aya kadar uzatmak istiyor.
Ancak Türk Dışişleri heyeti, bunun uzun bir süre olduğunu dile getirip bastırınca, süre yarı yarıya düşürülüyor.
ABD tarafı, mutabakat metnine parantez içinde “Kurumlara ve iç hukuka uygunluk” anlamına gelen bir ifade yerleştirmeye çalışılıyor. Bu ibare, Ankara’nın zihninde Kongre onayı çağrışımı yaptığı için buna da itiraz ediliyor, bu ifade metinden çıkarılıyor.
Bunların hepsi tamam ama önümüzde, yanıtlanmayı gerektiren başkaca önemli sorular da var.
Bu sorulardan bir tanesi şu:
İki yılı aşkın süredir milim kıpırdamayan ABD, nasıl oldu da Münbiç konusunda Türkiye’nin istediği noktaya geldi?
Soruya, sürecin bütün detaylarına hâkim olduğunu söylediğim kaynaktan aldığımız bilgiler ve o bilgilerden edindiğimiz izlenimler üzerinden yanıtlar verelim.
İki temel gerekçe var:
* Türkiye’yi kaybetme riski. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, muhataplarıyla yaptığı görüşmelerde çok açık konuşuyor, “Halkımız çok öfkeli. Gerekirse Kürecik’i de, İncirlik’i de kapatın, diye düşünüyor” gibi ifadeler kullanıyor.
İlişkilerin tamamen kopması/koparılması tabirleri, açık açık kullanılıyor. Nihayetinde ABD tarafı, Türkiye’yi kaybetme ihtimalinin ciddi bir ihtimal olduğunu görüyor.
* Kuzey Suriye’de TSK mensupları ile bölgede konuşlu ABD askerleri arasında bir çatışma çıkma ihtimali.
Bu ihtimal Washington’da ciddi anlamda kaygı üretti.
Hatta Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmelerde birkaç defa “Aman bizim oralardaki askerlerimizin başına bir şey gelmesin” dedi.
Münbiç anlaşmasının önünü açan faktörlerden bir tanesinin de Trump’ın Türkiye ile ilişkilere verdiği önem olduğunu söyleyebilirim.
Washington’da Ankara ile anlaşmak şöyle dursun, Tayyip Erdoğan yönetimini cezalandırmak için her türlü enstrümanı kullanmaktan çekinmeyen bir güruh olduğunu herkes biliyor.
Dolayısıyla gelinen noktada ortaya bir anlaşma çıktıysa eğer, bu güruha karşı oralarda güç sahibi olan birilerinin inisiyatif kullanmış olmaları beklenir.
Geçen hafta Almanya dönüşü Bakan Çavuşoğlu’na Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile arası nasıl diye bir soru sormuştum.
O da şöyle demişti:
“Trump, Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemiyor. Bu ilişkiler niye böyle diye yer yer sesini yükselttiğini biliyoruz. Telefon görüşmelerinde de görülüyor, kendisinin Cumhurbaşkanımıza büyük saygısı var.”
Bu ifadelerden yola çıkarsak, ABD adına Münbiç anlaşmasının önünü Trump’ın açtığını, ya da kendisinin Türkiye ile ilişkilerin kötü olması nedeniyle dertlenmesinin bu sürece ciddi katkı sağladığını düşünmekte bir beis bulunmuyor diyebiliriz.
Ama şu notu buraya eklememiz gerekiyor:
ABD, PKK/YPG’yi, Münbiç’e, yani Fırat’ın batısına Türkiye’nin güney sınırını boylu boyunca bir PKK devleti ile kapatma projesinin bir adımı olarak geçirmişti.
Münbiç’in boşaltılması demek, bu hayalin Fırat’ın batısında hayata geçirilme ihtimalinin tükendiği anlamına gelebilir.
Ama Fırat’ın doğusundaki tehdit öylece duruyor ve Münbiç işi çözülse bile, bu bölgeden yönelen tehditler var olduğu sürece, Türk/ABD ilişkilerinin normalleşmesini beklemek mümkün olmayacak gibi görünüyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.