Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la yaptığı görüşmelerin hemen hepsi olay olmuştur.Bu görüşmelerin doğasını şöyle bir cümle tarif edebilir:Erdoğan’ın sözünü budaktan esirgemeden konuşması, Macron’un genellikle ezilerek savunma hamlelerine yönelmesi.Haziran sonunda yapılan görüşmelerden birinde iki lider arasındaki diyalog, Erdoğan’ın“Sizin milli takımı burada yendik, orada da yeneceğiz”sözleriyle tamamlanmıştı.Milli Takım, Paris’teki rövanş maçında Fransız rakibini
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la yaptığı görüşmelerin hemen hepsi olay olmuştur.
Bu görüşmelerin doğasını şöyle bir cümle tarif edebilir:
Erdoğan’ın sözünü budaktan esirgemeden konuşması, Macron’un genellikle ezilerek savunma hamlelerine yönelmesi.
Haziran sonunda yapılan görüşmelerden birinde iki lider arasındaki diyalog, Erdoğan’ın
“Sizin milli takımı burada yendik, orada da yeneceğiz”
sözleriyle tamamlanmıştı.
Milli Takım, Paris’teki rövanş maçında Fransız rakibini yenememişti ama sahadan çıkan beraberlik, Macron’a da işin tadını çıkarma şansı vermemişti.
Erdoğan ve Macron arasındaki
zaman zaman futbol müsabakalarının bile konu edildiği böyle bir havası var.
Tabii bu işin arkasında Fransa ve Türkiye’nin birçok güncel konuda
içerisinde olması gibi bir gerçek var.
Fransızlar, Suriye’de bir PKK devleti oluşumunun perde arkasındaki en güçlü destekçilerinden biriydi.
Son gelişmelerle
zorunda kaldılar.
Fransız Cumhurbaşkanı, Kıbrıs’ta, Akdeniz’de, Libya’da, Türkiye’nin aldığı inisiyatiflerin tam karşısında bir yerde pozisyon alıyor ve bu durum, doğal olarak liderler arasındaki görüşmelerin
yansıyor.
Macron, geçtiğimiz cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla aradı.
Bu görüşmenin içeriğine dair çok ilgi çekici bulduğum bir bölümünü aktarmak istiyorum.
Birçok kimsenin
birisi gözüyle baktığı Fransa Cumhurbaşkanı, bugüne kadar hep savunmada kalmanın ezikliğiyle olsa gerek, atağa geçip eline geçen fırsatı değerlendirmek istiyor olmalıydı.
Görüşmede söz Libya’dan açıldı ve bir yerde şu minvalde bir diyalog gelişti:
* Sayın Macron, Birleşmiş Milletler 2259 numaralı kararı uyarınca Libya’da meşru yönetim olarak Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni tanıyor. Ama siz Hafter’le iş tutuyorsunuz. Bu nasıl olur?
* Öyle diyorsunuz ama sizin destek verdiğiniz Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin başkanı Sarraj da, Londra’da Boris Johnson’la yılbaşı kutlaması yaptı, alışveriş merkezlerinden çıkmadı.
* Öyle diyorsunuz ama sizin destek verdiğiniz Hafter, Dubai’de keyif çatıyor. Bu ne iş?
Macron’un bu diyaloğa konu ettiği mesele, Libya’daki meşru hükümetin başındaki Sarraj’ın Londra’da bir alışveriş merkezine girerken çekilmiş kısa bir görüntüsüydü.
Aslında, Sarraj’ın Londra’ya yaptığı ziyaretin asıl amacının Libya’daki durumla ilgili olarak İngiliz yönetiminden kendi lehine destek alma niyeti taşıdığını ortalama akıl sahibi herkes tahmin edebilir.
Macron’un Erdoğan’a karşı
için gündeme getirdiği mesele, Sarraj’ın bu ziyaret sırasında eşiyle gittiği bir alışveriş merkezinde
şekilde görüntülenmesinden ibaret.
O kısa görüntünün, içeride de
“Bakın kimlerle iş tutuyorsunuz
” propagandasının aracı haline getirildiğini gördük.
Tabii, bu hikâyenin bize anlattığı başka bir şey daha var.
Küçük doğrularla büyük yalanları harmanlayıp sunma alışkanlığının sadece bizim bu taraflarda değil, Elysee Sarayı’nda bile müşteri bulabildiğini göstermiş olması.
Macron,
“İşte fırsat ayağıma geldi”
diyerek Erdoğan’ı sıkıştırmaya çalışmış ama bu defa bir
golü kalesinde bulmuştu.
Kasım Süleymani meselesine Ankara’nın bakışı
İran’ın en güçlü komutanı olarak bilinen Kasım Süleymani’nin Bağdat Havaalanı’nda ABD Başkanı Trump’ın emriyle öldürülmesi sonrası Ankara’nın bu yeni gerilime nereden baktığını, nasıl bir yaklaşım içerisinde olduğunu araştırdım.
Aldığım nabzı şöyle özetleyebilirim.
* Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile yaptığı görüşmede Süleymani için
ifadesini kullanmadı. Kullandığı ifade,
beyanından ibaret.
* Dolayısıyla İran’ın Ankara Büyükelçiliği’nin bu yönde yaptığı açıklama gerçeği yansıtmıyor.
* Süleymani’nin Sünni Müslümanları büyük bir zevkle katleden, eli kanlı bir adam olduğu, toplumun yüzde 80’inin böyle düşündüğü dile getiriliyor. Diğer yandan, bu saldırıyı Amerika’nın hangi niyetle yaptığı konusunda bir takım kuşkular var.
* Resmi açıklamalara yansıdığı gibi, Irak’taki istikrarsızlığın derinleşmesi ve mezhep çatışmalarının yeniden köpürmesine dönük kaygılar öne çıkıyor.
* Trump’ın
“İran muharebe yaparak hiçbir şey kazanmadı/ Müzakere ederek hiçbir şey kaybetmedi”
cümlesinin altı çizilerek, iki ülke arasındaki gerilimin yeni sıcak gelişmelere yol açabileceği değerlendiriliyor.
* Erdoğan-Ruhani görüşmesine yansıdığı gibi, Tahran bu olay üzerinden Ankara’yı ABD’ye karşı ortak bir cephede buluşturmaya çalışıyor. Ancak, Ankara’nın İran diplomasisinin
karşısında
‘sütten ağzı çokça yandığı için’
daha dikkatli bir tutum sergileniyor.
#Recep Tayyip Erdoğan
#Fransa
#Emmanuel Macron
#PKK
#Kasım Süleymani
#İran
#ABD