Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra yaptığı tahliye talebi mahkemece reddedildi.
Artık 24 Haziran öncesi tahliye olma imkânı ortadan kalktığına göre, şu türden sorular sorabiliriz:
Buradan kendisi lehine bir mağduriyet iklimi ortaya çıkar mı? Hapiste olduğu için ismi üzerinde potansiyelinin üstüne çıkan bir sempati halesi oluşur mu?
Dışarıda olsaydı daha az mı oy alırdı?
Bu sorular burada biraz asılı dursun, birazdan döneriz.
Ankara’da geçen hafta Pazartesi günü milletvekili aday listeleri açıklandıktan sonra, CHP/HDP bahsinde en çok şöyle şeyler konuşuldu, şu tür yorumlar yapıldı:
-CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, milletvekili aday listelerini hazırlarken, HDP’nin önünü açma güdüsüyle hareket etmiş.
-Kendisi zaten HDP ile bir şekilde ittifak yapmak istiyordu. Ancak Meral Akşener’in önce Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmemesi, sonra da Millet ittifakına HDP’nin girmesini engellemesi üzerine CHP genel başkanı iki kere üst üste yutkunmak durumunda kaldı.
-“Şimdi”, deniyor, Kılıçdaroğlu kendi partisinin alacağı oy oranından daha fazla HDP’nin seçim barajını geçip geçemeyeceğini düşünüyor. CHP ha yüzde 22 almış, ha 25, 15 vekil eksik ya da fazla almış, önemli olan bu değil, Kılıçdaroğlu, HDP’nin baraj altında kalması halinde AK Parti’nin Meclis’te rahat bir çoğunluk elde edeceğinden endişe ediyor, diye konuşuluyor.
-Kılıçdaroğlu’nun bu kaygıları da dikkate alarak kendi seçmeninin bir bölümünü HDP’ye kanalize edecek bir milletvekili listesi hazırladığı dillendiriliyor.
Tutarsa, 25 Haziran sabahı, “Birlikte ne güzel salladık” diyecekler.
7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan seçimlerde bir milyon Kürt oyunun yer değiştirdiğini biliyoruz.
Şöyle de diyebiliriz:
Haziran seçimlerinde HDP daha önce hiç alamadığı bir milyon kişinin oyunu alarak yüzde 13’ün üzerine çıkmıştı.
Kasım seçimlerinde ise bu bir milyon oy eski adresine geri döndü.
Eski adres derken, bu bir milyon oyun çoğunluğunun, sosyalist, marjinal sol gibi tabirlerle ifade edilen kesimlerden değil, Haziran 2015’e gelene kadar Ak Partiye oy vermiş kitlelerden oluştuğunu not edelim.
Geçen yıl yapılan referandumda ise, Kürt seçmen 1 Kasım’ın üstüne daha fazlasını da koydu.
Doğu/Güneydoğu bölgesinden çıkan evet oyları, Ak Parti’nin Kasım 2015 seçiminde aldığı oyların epeyce üstünde olmuştu.
Üstelik AK Parti/MHP ittifakı ile yapılacak bir halk oylamasının bölgede nasıl karşılanacağına dair sorular herkesin aklını ciddi biçimde meşgul ederken.
Şimdi Selahattin Demirtaş ile ilgili, yazının başında sorduğumuz sorulara tekrar dönüp şöyle bir sıralamayla bir fikir egzersizi yapabiliriz:
Haziran 2015 seçimlerinin HDP açısından temel mesajı, silahların gölgesinden çekilip, güneşli alanda siyaset yapmasına dönük bir arzu/destek beyanıydı. HDP bunu yapmadı ya da yapamadı. Hendek terörünün arkasında durdu, sonuçta Kasım seçimleriyle bir milyon oy eski adreslere geri dönmüş oldu.
Selahattin Demirtaş HDP’nin parti hüviyetinden daha da kötü bir sınav verdi. Çağrı yaparak önünü açtığı 6/7 Ekim kanlı Kobani eylemlerinin tekrarlanmasından hiç endişelenmeyecek şekilde, hendek terörünün devam ettiği günlerde defalarca halktan destek talebinde bulundu.
İnsanları günaşırı sokağa, direnişe davet etti. Bu çağrıları kimse iplemeyince, bu defa hiç olmazsa herkes bulunduğu yerden, pencerelerden, balkonlardan direnişe katılsın çağrıları yaptı. Bu çağrılar, hendek terörüne verilmiş açık destek dışında başka neyle izah edilebilir ki?
Yani Selahattin Demirtaş, Erdoğan’ın siyasi bir rakibi olduğu için, ifade özgürlüğü kısıtlanmak üzere cezaevine gönderilmiş bir isim değil. PKK’nın ayrılıkçı fikirlere yönelip, Rojava projesini Türkiye topraklarına kanlı bir biçimde taşıma çabalarının gönüllü ve etkili bir aktörü olduğu için şu an cezaevinde bulunuyor. Kimsenin kimseden saklayabileceği bir şey yok.
Her şey, hepimizin gözü önünde oldu.
Bu verilerden yola çıkarak ilerlediğimiz takdirde, Demirtaş’ın cezaevinde olmasının Kürt mahallesinde bir mağduriyet duygusu oluşturacağını düşünmek zorlaşıyor.
Demirtaş’ın ne yaptığını, kan gövdeyi götürürken nasıl pozisyonlandığını, dökülen kana nasıl katkı verdiğini herkes bildiği için, bendeniz, ‘Haksız bir şekilde cezaevinde tutulan siyasi figür’ duygusunun oluşmama ihtimalini daha yüksek görüyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.