Böyle zor zamanlarda insanların aklına gelen ilk sorulardan biridir:
“Acaba ülke olarak açta açıkta kalır mıyız” sorusu.
Dün Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye tarım ve gıda durumumuz nedir diye sordum.
Çok şükür iyiymiş.
Şöyle anlattı durumu:
“Pandemiye tarım açısından sıkıntılı olmayan bir dönemde yakalandık. Ürünlerin hasat mevsimi geldi. Bu süreç içerisinde herhangi bir sorunumuz olmayacak. Halkımız rahat olsun.”
Bakan Pakdemirli’nin sözlerinden salgına karşı alınan önlem ve kararların daha çok ekim sonrasıyla ilgili olduğu sonucunu çıkartıyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü sonbaharda yeni bir dalganın gelebileceği uyarısını alenen yapmış durumda zaten.
Böyle bir ihtimale karşı en temel ihtiyaç olan Gıda ve tarım sektöründe muhtemel ‘zor zamanlar’ için hazırlıklı olmakta büyük fayda var.
Bazı ürünlere ihracat sınırlamalarının getirilmesi, ekilebilir durumda ne kadar arazi varsa ekilmesi, hazineye ait toprağın vatandaşa tahsis edilmesi gibi uygulamalar hayata geçiriliyor.
Üreticileri çok memnun olmayabilir ama bazı ürünlere ihracat sınırlaması getirilmesinin halkımız için şöyle bir iyi tarafı var:
Sofralara daha kaliteli ürünler geliyor.
Mesela, iyi bir limon tüketicisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
İhracat sınırlaması getirildiği için önümüze artık suyu bol limonlar geliyor.
Önceden bunlar ihracata gidiyor, bize sıka sıka birkaç damla çıkarabileceğiniz türleri kalıyordu.
Bu konuyla ilgili bakan Pakdemirli şöyle diyor:
“Soğanın ihracatını kısıtladık ve fiyatlar normale döndü. Aynısını limonda da yaptık. Bugün limonun ihracatını açsak fiyatı 30 TL’ye çıkar. Bunun için en azından eylül ekim aylarına kadar ihracatına izin vermeyeceğiz”.
Böyle zamanlarda kıtlığın olmaması kadar kıtlık duygusunun olmaması da çok önemlidir.
Birçok ülkede insanların panikle marketlere koşması, tuvalet kâğıtları için kavgaların yaşanması, rafların boşalması gibi ibretlik görüntüler ortaya çıkmıştı.
Bizde ise sağlık alanında olduğu gibi bu alanda da vakitlice harekete geçilmesi önemli bir avantaj sağlamış görünüyor.
Daha ilk vaka gelmeden önce harekete geçilmiş.
Bakan Pakdemirli, perakendeciler dâhil ilgili sektör temsilcilerini toplantıya ilk çağırdıklarında, katılımcıların “neler oluyor bilmediğimiz bir şey mi var” tepkisini verdiklerini anlattı.
Rafların dolu olması, ihtiyaç duyulan ürünlerin normal zamanlara olduğu gibi kolayca bulunabilmesi insanları rahatlatınca, panik, hatta muhtemel yağma görüntülerinin önüne geçilmiş oldu.
65 yaş üstündekiler bir buçuk aydır evden çıkamıyorlar.
Doğrusu bu çok yerinde bir fikirdi ve faydalı da oldu.
Bu sayede korona salgınının en fazla etkilediği yaşlı kesim korunmuş oldu.
Ölüm oranlarında Türkiye’nin diğer ülkelere göre çok daha iyi durumda olmasının arkasındaki faktörlerden biri de bu uygulama.
Ancak şimdi sanki yavaş yavaş bu yasağı, yine yaşlılarımızın durumunu riske etmeyecek şekilde gevşetmenin zamanı gelmiş olabilir.
Geçen gün enfeksiyon uzmanı Prof. Mehmet Ceyhan hocaya ne yapılabilir diye sordum.
Şöyle bir öneride bulundu:
“Genel sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde yaşlılara belli kurallar dâhilinde evden çıkma izni verilsin.
Öbür türlü sürekli hareketsiz kalmak başka bazı sağlık sorunları üretebilir.”
Halk sağlığı uzmanı Mustafa Necmi İlhan Hoca’ya bu öneriyi sorduğumda ise kendisi biraz ihtiyatlı yaklaştı.
Asansör kullanımı gibi riskler nedeniyle bir süre daha beklenmesinden yana görüş bildirdi.
İnsanların olmadığı açık ortamlarda bulunmanın/yürümenin, bir risk teşkil etmediği biliniyor.
Ancak, bir gevşetme kararı çıkarsa, herkes, bütün yaşlılar buna uygun şekilde mi hareket ederler?
Bu da bir başka soru.
Herhalde ilgililer, bütün bu soruları artıları ve eksileriyle tarttıktan sonra bir karar verirler.
Ömer Döngeloğlu Hoca bir süre önce Kovid-19 virüsüne yakalanıp hastaneye kaldırılmıştı.
10 gün kadar önce bir dostuna attığı mesajda bir derviş teslimiyeti içerisinde “Elhamdülillah bu bize de isabet etti. Hayırlısı ama elhamdülillah iyiyim, şükür hafif atlatıyormuşum öyle söylediler” demişti.
Dün, yayın çıkışında yönetmenimiz Ayhan Babayiğit geldi söyledi, Ömer Hoca vefat etti diye.
Böyle bir haber beklemiyordum. Çünkü durumu hafif diye kalmıştı aklımda.
Duyduğum ilk anda üzerime bir hüzün çöktü.
“Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir” hadis-i şerifi aklıma geldi.
Ömer Hoca bizim ramazan sevincimizdi.
Yıllarca Kanal 7’de programlar yaptı.
Bilgisi ve duruşuyla izleyenlerin sevgisini kazandı.
Şu yukarıda aktardığım “Elhamdülillah bize de isabet etti” cümlesini hiç unutmayacağım.
Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.