Kim kime ne için oy verecek?

04:009/05/2018, Çarşamba
G: 9/05/2018, Çarşamba
Mehmet Acet

AK Parti’nin mutfağında, seçim kampanyasını izleyen, sahadaki partililerin artılarını, eksilerini akıl tartısından geçiren, söylemlerin, vaatlerin tutarlılığını, halkta nasıl karşılık gördüğünü takip eden bir strateji ekibi var.Gidişata göre tartışıp, yol yordam belirleyip, hem kendi partilerinin, hem rakiplerin artılarına, eksilerine göre kimi zaman günlük taktikler geliştiren bir ekip.Kapalı devre yapılan toplantıların bazılarına Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılıyor ve orada bütün konular tartışılıyor.Mesela,

AK Parti’nin mutfağında, seçim kampanyasını izleyen, sahadaki partililerin artılarını, eksilerini akıl tartısından geçiren, söylemlerin, vaatlerin tutarlılığını, halkta nasıl karşılık gördüğünü takip eden bir strateji ekibi var.



Gidişata göre tartışıp, yol yordam belirleyip, hem kendi partilerinin, hem rakiplerin artılarına, eksilerine göre kimi zaman günlük taktikler geliştiren bir ekip.

Kapalı devre yapılan toplantıların bazılarına Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılıyor ve orada bütün konular tartışılıyor.

Mesela, Erdoğan’ın Pazar günü açıkladığı seçim manifestosuna, bu ekibin masasından geçtikten sonra son hali verildi.

Dün, strateji ekibinde yer alan isimlerden birini arayıp konuştum.

Neler yapıyorsunuz, seçimlere nasıl hazırlanıyorsunuz, diye sordum.

Muhatabım önce ekibin nitelikleriyle ilgili bir tarif yaptı:

“Özgüvenli, ne yaptığından emin, siyasal iletişim ve reklam stratejisini, teorisi ve pratiğiyle iyi bilen bir ekip olarak çalışıyoruz” dedi.

Peki, bu seçimin ana teması, popüler deyişle ‘mottosu’ ne olacak?

KAMPANYADA 2011 SÖYLEMİ

Dinlediklerimden anladığım, 2011 seçim kampanyasına damgasını vuran “Hep birlikte Türkiye’yiz” teması, 24 Haziran’a giden yolun da temel dinamiğini oluşturacak.

Manifestoda bunun izleri vardı.

Konuştuğum partili isim, Erdoğan’ın Pazar günkü konuşmasında geçen şu ifadeyi hatırlattı:

“Birimiz özgür olmadan, diğerimiz özgür olamayız. Birimiz geleceğini güvende görmedikçe, diğerlerimiz de göremez.”

Hürriyete, demokrasiye, reformlara ve adalete yapılan vurgu, AK Parti’nin kampanya boyunca ‘pozitif bir dille’ seçmenin karşısına çıkacağına işaret ediyor.

Peki, muhalefette durum nasıl?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü grup toplantısında, karşısına rakip olarak çıkacak isimlerin söylemlerini, “Bu nasıl cüce bir politika” sözleriyle eleştirdi, şöyle dedi:

“Muhalefete bakınca şöyle bir manzara ortaya çıkıyor: birisi milletin evini, birisi devletin uçaklarını, biri yönetim sistemini göze kestirmiş.

Biri Çankaya’da yatacakmış, birisi Külliye’yi gençlere verecekmiş.

Bu nasıl cüce bir politika?

Millet sizden neyi yıkacağınızı değil, neyi inşa edeceğinizi bekliyor.”

Erdoğan’ın muhalefete yaptığı neyi yıkacağınızı değil, neyi inşa edeceğinizi söyleyin çağrısı önemli.

Muharrem İnce’yi dün Türk-İş ziyaretinde izledim.

Bir taraftan “Benim derdim Tayyip Erdoğan değil” dedikten sonra, ‘Saray’dan girdi, korumalardan çıktı.

İyi Parti adına Cumhurbaşkanı adayı olan Meral Akşener ise tüketici kredisi çekip de ödeyemeyen, kredi kartı ile açılıp borcunu kapatamayan 4,5 milyon kişinin borçlarını satın almaktan bahsediyor.

Bunun için belli bir takım kriterler getirilecekse bu iyi bir vaat olabilir.

Ancak, böyle bir kapının Akşener’in vaat ettiği gibi tümden açılması, işi popülizmin zirvesine kadar götürür.

Düşünsenize kafasına göre bankalardan para çekip, hesapsız kitapsız keyfe keder bu parayı harcadıktan sonra, nasıl olsa bir seçim gelir devlet bu borçları sahiplenir diye düşünecek olan istismarcıları.

Öbür yandan borç yiğidin kamçısıdır diyerek çalışıp ter dökerek borçlarını kapatanlara karşı burada bir haksızlık yapılmış olmuyor mu?

YÜZDE 30-35 İÇİN İKİLİ REKABET

24 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a karşı yarışacak olan İnce ve Akşener’in ortak hedefi cumhurbaşkanının kendisi.

Demokratik rekabet içerisinde bundan daha doğal bir hedef olamaz.

Ancak kullandıkları söylemlere baktığımız zaman, bu iki ismin bir diğerine çok yakın özellikler taşıdığı görülebiliyor.

Sözüne ve yaptığı anketlere güven duyduğum bir kamuoyu araştırmacısının söylediği gibi, bu iki ismin oy kapasitesi anlamında ‘beslendikleri alan’ aynı havuza tekabül ediyor.

Yüzde 30-35’lik bir havuz.

Bu havuzdaki oyları İnce ile Akşener’in paylaşacağını öngörebiliriz.

İkisi de, geriye kalan yüzde 65-70’lik havuzdan oy kapmak için mücadele veriyor ama şu ana kadar gösterdikleri performans ve profilleri, CHP ve MHP’nin seküler milliyetçi kesiminden daha fazlasına sempatik gelmiyor.

Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti’ye artık oy vermeyeceğim deyip de bu iki isimden birine yöneleceğini beyan edenlerin miktarı ise, seçim sonuçlarını derinden etkileyecek kadar çok değil.

Araştırmaları da dikkate alarak süreci izlemeye devam edeceğiz.

#Seçim
#Oy
#AK Parti