Türkiye ile Rusya arasında sağlanan Soçi mutabakatı sonrası, Suriye denkleminde Ankara’nın eli güçlendi.
Bu anlaşma Türkiye’ye, 3,5 milyon insanı zalimce bir operasyondan kurtarmanın prestijini getirmekle kalmadı, dikkatleri başka bir bölge için yeniden toplama imkanı da sundu.
Başka bir bölge dediğimiz yer, Fırat’ın doğusu oluyor.
Ülkelerin mantığı da insanlarınki gibi çalışır.
Bir yerde kazanım elde ettiğiniz zaman, sırada neresi var diye bakarsınız.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD gezisinin ilk gününde yaptığı açıklamayla Fırat’ın doğusunu işaret etti.
“İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye’nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz.” Dedi.
Türkiye’de kamuoyunun dikkati son aylarda Afrin’e yapılan Zeytin Dalı Operasyonu ve İdlib tehdidi nedeniyle Fırat’ın batısına yöneldiği için, nehrin doğu kesiminde olup bitenler biraz geri planda kaldı.
Bu durumda o bölgede son bir yıl içinde neler olup bittiğini hatırlamak faydalı olacaktır.
2017 Kasım ayında Erdoğan ile Trump arasında yapılan telefon görüşmesinde Trump, PKK’nın Suriye kolu YPG’ye bir daha silah verilmeyeceği taahhüdünde bulunmuştu.
Devam eden günlerde de ABD Başkanı, attığı meşhur twitlerinden birinde Suriye’deki askerlerini geri çekeceklerini net bir şekilde dile getirmişti.
Ancak devamında Trump iki konuda da verdiği sözün üstüne yattı.
Tam bir ‘U dönüşüyle’ askerlerini Suriye’den geri çekme fikrinden vaz geçtiği gibi, YPG’ye silah sevkiyatını da yeniden başlattı.
O bölgede DEAŞ tehdidi kalmadığına göre PKK’yı ısrarla desteklemenin gerekçesi ne olabilir diye soracaksınız.
ABD için bahane bulmaktan daha kolay bir şey yoktur.
Şimdi de İran demeye başladılar.
Ankara’nın karar alıcı mekanizmalarında aktif görevi bulunan bir isme göre, Trump’ın isteksizliğine rağmen ABD’yi Suriye’de tutan iki ülke var.
Biri Suudi Arabistan, diğeri İsrail.
Trump’ın meselelere ‘Para odaklı’ bakışı, Suudi Arabistan’ın kesenin ağzını açmasıyla çözüldü.
Fırat’ın doğusunda yürütülen operasyonların maliyetini Riyad yönetimi üstlenmiş oldu.
Trump da “Madem masraflarımızı karşılayacaksınız tamam kalalım demiş” oldu.
Yakın gelecekte Türkiye’ye dönük en büyük tehdit nereden, nasıl gelir diye bir soru ortaya atacak olsak, Fırat’ın doğusundaki PKK/YPG oluşumu hala bir numaralı tehdit olarak karşımıza çıkacaktır.
Bir akıl var ve bu akıl, orada bir PKK devleti kurma fikrinden hiçbir koşulda vaz geçmek istemiyor.
O aklın yürütmeye çalıştığı oyun planının devamında, Türkiye’ye ait toprakların bir bölümünü koparıp o projeye eklemleme niyetinin olduğu da artık bir sır değil.
Haritaya bakınca her şey anlaşılabiliyor.
Fırat’ın doğusu dediğimiz coğrafyanın Türkiye simetrisine bakarsanız sözünü ettiğimiz proje de kabak gibi meydana çıkıyor.
2015 yazında bunun bir provası da yapıldı zaten.
Güneydoğu’da estirilen hendek terörünün arkasındaki temel motivasyon Suriye’deki ‘Rojava projesini’ Türkiye topraklarına taşımaktan başka bir şey değildi.
Ama dediğimiz gibi bu türden kalkışmaların bir daha olmayacağının bir garantisi bulunmuyor.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusu dediğimiz bölgeye bir kereliğine de olsa, operasyon yaptığını biliyoruz.
23 Nisan 2017 gecesi 40’tan fazla F 16 savaş uçağının katıldığı Karaçok operasyonundan söz ediyorum.
O operasyon, Suriye topraklarındaki PKK/YPG oluşumunun ‘dokunulmazlığının olmadığını’ gösteren bir gece baskını gibi olmuştu.
Şimdi aynı yöntem pekala yeniden gündeme gelebilir.
Ayrıca, Soçi mutabakatı sonrası Rusya’nın Fırat’ın doğusu bağlamında ilk defa Türkiye’ye yakın bir yerde pozisyon aldığına da tanık oluyoruz.
Rus dışişleri bakanı Lavrov’un geçen hafta kullandığı şu sözlerine dikkat:
“Suriye’nin toprak bütünlüğüne dönük ana tehdit, ülkenin doğusundaki bölgelerden, ABD’nin doğrudan kontrolü altında bağımsız özerk yapıların fiilen kurulmakta olduğu Fırat’ın doğusundan gelmektedir.”
Bu ne demek oluyor?
Rusya’nın işaretiyle Şam rejiminin PKK/YPG’ye karşı hareketlenmesi anlamına gelebilir mi?
İhtimal dışı görmüyorum.
Yeni denklemde Fırat’ın doğusundaki bu oluşum sadece Türkiye’nin değil, Şam rejiminin de hedefi haline gelebilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.