Ankara’dan Adana’ya uçak seferleri pandemi nedeniyle talep düşünce azaltılmış.
Hal böyle olunca, kendi kaptan pilotumuz Atilla İşeri ile karadan yollara düştük.
Niğde otobanından Pozantı’ya, oradan ver elini Çukurova…
Sıralı Toros Dağları’nın geçit veren ender vadilerinden olduğu için tarih boyunca Güney’e inişler genellikle buradan olmuş.
Büyük İskender ordularını buradan yürütüp, geçirmiş. Osmanlı, Ortadoğu’ya askerlerini bu güzergâhtan indirmiş.
Geçtiğimiz güzergâhın bir yerinde, Sultan Abdulhamit döneminde tren geçişleri için yapılan tünellerle, günümüz şartlarında inşa edilen modern tüneller, yer yer kesişerek, birbirlerine nazire yaparcasına ilerliyorlardı.
Aşağı, Çukurova’nın mümbit topraklarına inip sol tarafınıza bakınca, uzaklarda kalan karla kaplı Toros Dağları’nın bu geniş ovaya jandarmalık yaptığı hissine kapılıyorsunuz.
Ertesi gün, menzilimiz Mersin’in Gülnar İlçesi sınırları içinde kalan Akkuyu Nükleer Güç Santrali olacak şekilde yeniden yola koyulduk.
Akkuyu Nükleer Santrali Rusya’ya ait Rosatom Firması tarafından inşa ediliyor.
2018’de ilk reaktörün inşaatı başlamıştı.
Bizim orada olduğumuz gün üçüncü reaktörün temel atma töreni yapıldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, video konferansla uzaktan katılıp konuşmalar yaptılar.
Devamında bir grup gazeteci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’le bir araya geldik.
Bakan Dönmez, işine hâkim, analizlerini bir mühendis titizliğiyle yürüten, makul ve mantıklı olanın izinden yürüyen, iş odaklı bir isim.
Türkiye’nin nükleer teknoloji ve nükleer enerji ile ilgili politikasının ana eksenini herkesin rahatça anlayabileceği açıklıkta bizlere anlattı:
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin ilk reaktörünün 2023’te tamamlanması hedefleniyor. Buradaki reaktörlerin tamamı 2016’de bittiğinde, Türkiye’nin elektrik tüketiminin ortalama yüzde 10’u buradan sağlanmış olacak.
Karşılaştırma anlamında;
İstanbul’un elektrik ihtiyacının yüzde 90’ı, yahut Ankara ile İzmir’in bu ihtiyacının tamamı.
Enerji Bakanı Dönmez, nükleer enerjinin Türkiye için neden bir ihtiyaç olduğunu anlatırken, diğer enerji kaynaklarındaki bazı risklerden söz ediyor.
Nükleer enerji, nükleer teknoloji derken, burada tabii önemli sorular karşımıza çıkıyor.
Bunların başında da, neden geciktik sorusu geliyor.
Ruslar, kendi ülkelerinde 1954’te yaptıkları ilk nükleer santrali, bugün müze olarak kullanıyorlarmış.
Gerisini siz düşünün artık.
Nükleer teknoloji meselesi Türkiye için söz konusu olduğunda, yıllar boyu kâbus senaryoları dinlemedik mi?
Hâlbuki günümüzde, Paris’e, New York’a, Madrid’e çok yakın bölgelerde nükleer teknoloji ile elektrik üretiliyor.
Peki, bu konuda neden geciktik?
Nükleer enerji karşıtı o kampanyalar acaba ne kadar masumdu?
Maksat gerçekten çevre duyarlılığı mı idi?
Yoksa Türkiye’nin böyle bir imkâna sahip olmasının istenmemesi mi?
Enerji Bakanı Dönmez’e bunu sordum.
Kanaatimce, verdiği cevap üzerinden herkes bir fikir sahibi olabilir:
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.