En kritik hafta yaklaşırken…

04:004/07/2019, Perşembe
G: 4/07/2019, Perşembe
Mehmet Acet

Trump ile görüşme, S-400’ler, yaptırım ihtimalleri ve ABD Başkanı’nın buna nasıl bir yanıt vereceği sorusu…Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 günlük Japonya ve yarım günlük Çin gezisinde, haber/kulis/nabız anlamında heybemizi doldurduk ve bunları paylaşmak istiyorum.Ama önce, dünkü yazıdan eksik kalan Libya kriziyle ilgili değerli olduğunu düşündüğüm iki not:Birincisi, Türkiye’nin Libya için devreye girmesini sağlayan gelişmenin ne olduğu sorusu ve bunun cevabıyla ilgili.Birleşik Arap Emirlikleri

Trump ile görüşme, S-400’ler, yaptırım ihtimalleri ve ABD Başkanı’nın buna nasıl bir yanıt vereceği sorusu…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 günlük Japonya ve yarım günlük Çin gezisinde, haber/kulis/nabız anlamında heybemizi doldurduk ve bunları paylaşmak istiyorum.



Ama önce, dünkü yazıdan eksik kalan Libya kriziyle ilgili değerli olduğunu düşündüğüm iki not:

Birincisi, Türkiye’nin Libya için devreye girmesini sağlayan gelişmenin ne olduğu sorusu ve bunun cevabıyla ilgili.

Birleşik Arap Emirlikleri destekli Hafter birlikleri birkaç ay önce Abudabi’de Serrac hükümeti yetkilileriyle görüşüp uzlaşma sağlar gibi yaptıktan sonra, kazık atıp Trablus’a yürümüştü.

Bu gelişme üzerine BM tarafından da tanınan Trablus hükümeti adına bir grup, soluğu Türkiye’de alıp, “
Bizim sizden başka gidecek kapımız yok
” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istiyorlar.

Devamında Türkiye ile Libya arasında daha önceden yapılan güvenlik anlaşması hukuki bir zemin olarak kabul edilip harekete geçiliyor.

Buradan giden destek sayesinde birlikleri püskürtülünce Hafter, sözcüsü üzerinden savaş ilan eder gibi açıklamalar yapıp, hemen ertesinde 6 Türk vatandaşını rehin alıyor.

Bu 6 Türk serbest bırakılmasaydı ne olacaktı sorusuna dün değinmiştik.

Konuştuğum üst düzey bir güvenlik yetkilisi “
Gidip vuracaktık
” demişti.

Öyle bir senaryoda Hafter güçlerinin nasıl vurulacağı sorusu önem taşıyor.

Bunun cevabını bir başka Türk yetkilinin sözleri üzerinden biraz daha açarak verelim:

“İzmir’den kalkan bir F-16 savaş uçağı, herhangi bir ülkenin hava sahasını ihlal etmeden Akdeniz üzerinden Libya’ya ulaşabiliyor. Öyle bir durumda, savaş uçaklarını gönderip operasyon yapacaktık.”

Bu durumda bu sözlerden böyle bir seçeneğin, Hafter ve birliklerinin Türklere dönük hedeflere yeniden yönelmesi halinde halen geçerli olduğunu düşünebiliriz.

TRUMP’IN SÖZLERİ ÖNEMLİ AMA NE YAPACAĞI BUNDAN DAHA ÖNEMLİ

Gelelim diğer konumuza…

ABD Başkanı Trump’ın Osaka’da S-400’ler konusunda neler söylediğini biliyoruz.

O sözlerin ekonomi piyasaları üzerinde oluşturduğu ‘
yumuşatıcı etkiyi de
’ hafta başından itibaren döviz kurlarındaki gerileme üzerinden test ediyoruz.

Dolar geriledi, Türk Lirası değer kazandı.

Trump’ın S-400’ler konusunda Türkiye’ye adil davranılmadığını itiraf etmesi, üstüne Türk tezlerini dillendiren açıklamalar yapması, aynı tutumunu 35 dakikalık heyetler arası görüşmede sürdürmesi, o gün ve bugün için daha fazlasını beklemeye gerek duymayacak kadar kıymetliydi.

Bu duruş, Türkiye lehine güçlü bir psikolojik atmosferi beraberinde getirdi.

En azından S-400’ler gelir mi sorusunu, Türk-Amerikan ilişkileri kopuşa doğru gider mi sorusunun alt başlığı olarak gören piyasalar açısından o sözlerin bir tür ‘
psikolojik çıpa
’ oluşturabileceğini düşünebiliriz.
TRUMP ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYACAK MI?

Ama devamının nasıl gelişeceği de büyük önem taşıyor.

Bir başka deyişle Trump’ın ne yapacağı sorusu, ne söyledi bilgisinden daha fazla üzerinde durmayı gerektiriyor.

Türk heyetinde de bu anlamda temkinli bir bekleyiş olduğunu söyleyebilirim.

Doğru olan da bu tutum.

İyi senaryoların melankonisine teslim olmaktansa, kötü senaryolara göre hazır olmak her zaman daha iyidir.

Önümüzdeki 10 gün içerisinde S-400’lerin ilk parçaları geldiğinde, daha önce “
Bir çivi bile gelirse yaptırıma başlarız
” diye tehdit eden Amerikalılar ne yapacak?

Kongre’nin ne yapmak istediğini biliyoruz.

Caatsa yaptırımlarını harekete geçirmek için ne kadar aceleci davranabileceklerini de öngörebiliyoruz.

Önemli olan, Başkan sıfatıyla bu konuda bir takım yetkileri bulunan Trump’ın Türkiye lehine elini taşın altına koyup koymayacağı, bir inisiyatif geliştirip geliştirmeyeceği.

Trump’ın ne yapacağını görmek için uzun uzun bekleyebileceğimiz bir takvim de yok önümüzde.

İhtimal önümüzdeki haftadan itibaren S-400’lerin ilk parçaları geldiğinde Kongre ve Trump’ın etrafındaki birtakım adamlar hemen harekete geçilmesini isteyecekler ve Başkanın ne yapacağını da o vakit göreceğiz.

Osaka’da yaptığı açıklamalara baktığımızda Trump’ın Türkiye’nin haklılığına vurgu yapan cümleler kurduktan sonra “
Karmaşık bir durum, ne yapacağımıza bakacağız
” dediğini biliyoruz.

Bu ifadeler kendisinin Türkiye lehine bir duruş sergilemeye devam edeceğine işaret ediyor olabilir.

Ama bu bağlamda yani ne söylediği değil de ne yaptığı bağlamında ilk verdiği işaretin olumsuz olduğunu söylemeliyim.

F-35 programı konusunda ABD’deki Türk askerlerinin eğitim programının durdurulması, Caatsa yaptırımları devreye girdiği için değil, Pentagon’un kararıyla gündeme geldi.

Başkan istese, bastırır böyle bir kararın önüne geçebilirdi.

Doğrudan yetkisi olduğu halde böyle bir adım atmaması, acaba sınırlı yetkilere sahip olduğu bir başka konuda atar mı sorusunu akıllarda tutmayı zorunlu kılıyor.

#G20
#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#Donald Trump
#S-400
#Libya
#F-35