Trump ile görüşme, S-400’ler, yaptırım ihtimalleri ve ABD Başkanı’nın buna nasıl bir yanıt vereceği sorusu…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 günlük Japonya ve yarım günlük Çin gezisinde, haber/kulis/nabız anlamında heybemizi doldurduk ve bunları paylaşmak istiyorum.
Ama önce, dünkü yazıdan eksik kalan Libya kriziyle ilgili değerli olduğunu düşündüğüm iki not:
Birincisi, Türkiye’nin Libya için devreye girmesini sağlayan gelişmenin ne olduğu sorusu ve bunun cevabıyla ilgili.
Birleşik Arap Emirlikleri destekli Hafter birlikleri birkaç ay önce Abudabi’de Serrac hükümeti yetkilileriyle görüşüp uzlaşma sağlar gibi yaptıktan sonra, kazık atıp Trablus’a yürümüştü.
Devamında Türkiye ile Libya arasında daha önceden yapılan güvenlik anlaşması hukuki bir zemin olarak kabul edilip harekete geçiliyor.
Buradan giden destek sayesinde birlikleri püskürtülünce Hafter, sözcüsü üzerinden savaş ilan eder gibi açıklamalar yapıp, hemen ertesinde 6 Türk vatandaşını rehin alıyor.
Bu 6 Türk serbest bırakılmasaydı ne olacaktı sorusuna dün değinmiştik.
Öyle bir senaryoda Hafter güçlerinin nasıl vurulacağı sorusu önem taşıyor.
Bunun cevabını bir başka Türk yetkilinin sözleri üzerinden biraz daha açarak verelim:
Bu durumda bu sözlerden böyle bir seçeneğin, Hafter ve birliklerinin Türklere dönük hedeflere yeniden yönelmesi halinde halen geçerli olduğunu düşünebiliriz.
Gelelim diğer konumuza…
ABD Başkanı Trump’ın Osaka’da S-400’ler konusunda neler söylediğini biliyoruz.
Dolar geriledi, Türk Lirası değer kazandı.
Trump’ın S-400’ler konusunda Türkiye’ye adil davranılmadığını itiraf etmesi, üstüne Türk tezlerini dillendiren açıklamalar yapması, aynı tutumunu 35 dakikalık heyetler arası görüşmede sürdürmesi, o gün ve bugün için daha fazlasını beklemeye gerek duymayacak kadar kıymetliydi.
Bu duruş, Türkiye lehine güçlü bir psikolojik atmosferi beraberinde getirdi.
Ama devamının nasıl gelişeceği de büyük önem taşıyor.
Bir başka deyişle Trump’ın ne yapacağı sorusu, ne söyledi bilgisinden daha fazla üzerinde durmayı gerektiriyor.
Türk heyetinde de bu anlamda temkinli bir bekleyiş olduğunu söyleyebilirim.
Doğru olan da bu tutum.
İyi senaryoların melankonisine teslim olmaktansa, kötü senaryolara göre hazır olmak her zaman daha iyidir.
Kongre’nin ne yapmak istediğini biliyoruz.
Caatsa yaptırımlarını harekete geçirmek için ne kadar aceleci davranabileceklerini de öngörebiliyoruz.
Önemli olan, Başkan sıfatıyla bu konuda bir takım yetkileri bulunan Trump’ın Türkiye lehine elini taşın altına koyup koymayacağı, bir inisiyatif geliştirip geliştirmeyeceği.
Trump’ın ne yapacağını görmek için uzun uzun bekleyebileceğimiz bir takvim de yok önümüzde.
İhtimal önümüzdeki haftadan itibaren S-400’lerin ilk parçaları geldiğinde Kongre ve Trump’ın etrafındaki birtakım adamlar hemen harekete geçilmesini isteyecekler ve Başkanın ne yapacağını da o vakit göreceğiz.
Bu ifadeler kendisinin Türkiye lehine bir duruş sergilemeye devam edeceğine işaret ediyor olabilir.
Ama bu bağlamda yani ne söylediği değil de ne yaptığı bağlamında ilk verdiği işaretin olumsuz olduğunu söylemeliyim.
F-35 programı konusunda ABD’deki Türk askerlerinin eğitim programının durdurulması, Caatsa yaptırımları devreye girdiği için değil, Pentagon’un kararıyla gündeme geldi.
Başkan istese, bastırır böyle bir kararın önüne geçebilirdi.
Doğrudan yetkisi olduğu halde böyle bir adım atmaması, acaba sınırlı yetkilere sahip olduğu bir başka konuda atar mı sorusunu akıllarda tutmayı zorunlu kılıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.