“Yunanistan’da sokaktaki çöp toplayıcısından saraydaki cumhurbaşkanına kadar bütün insanların ortak bir özelliği nedir, diye sorulsa, ‘Türkiye fobisi’ cevabını veririm.”
Yunanistan üzerine derinlikli araştırmalar yapmış bir akademisyenden 90’lı yılların ikinci yarısında Türkiye/Yunanistan ilişkilerini konu alan bir dosya haber üzerinde çalışırken işitmiştim bu cümleyi.
Bakıyorum da bugün için de değişen bir şey yok gibi.
Bu ifadeleri hangi konu başlığına, hangi gelişmeye vursak “Evet bu da Türkiye fobisine uygun düşen bir refleks” sonucunu çıkartabiliyoruz.
Örneğin kendilerini arkalayan Fransa’yı düşündüklerinde şımarıklık, Türkiye ile baş başa kalma ihtimali akıllarına geldiğinde ‘panik’ havası devreye giriyor.
Geçenlerde, Türkiye fobisinin depreşmesiyle ortaya çıkan panik havasını yansıtan dikkat çekici bir gelişme oldu.
Yunan ordusuna bağlı tam teçhizatlı komandolar, Batı Trakya’daki İskeçe’ye bağlı Gökçepınar köyünde tatbikat yaptılar.
Bu şekilde Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığa gözdağı veriyorlardı.
Türk-Yunan ilişkilerinde Doğu Akdeniz üzerinden tırmanan gerilimi takip ederken bir gözümüz Batı Trakya üzerinde olmalı.
Atina yönetimi, buradaki hükümranlığını on yıllardır kötü niyetli bir şekilde kullanıyor.
Lozan’ın ‘azınlık’ maddeleri açıkça ihlal ediliyor, buralarda yaşayan Müslüman Türklerin kimliklerini kaybetmeleri için asimilasyon politikaları uygulanıyor.
Masamın üzerinde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTP) hazırladığı, Batı Trakya Türk Azınlığı’na Yönelik Hak İhlallerini anlatan (2019-2020) bir rapor duruyor.
Raporda anlatılan ihlallere geçmeden önce bilmeyeler için küçük birkaç bilgi aktaralım:
Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türkler, 150 bin nüfusuyla Yunanistan’daki en önemli azınlık grubunu oluşturuyor. Gümülcine’de nüfusun yüzde 55’i, İskeçe’de yüzde 45’i ve Meriç bölgesinin yüzde 10’u.
Şimdi gelelim hak ihlallerinin anlatıldığı rapora.
Yunanistan Batı Trakya’da yaşayan Türklerin Türk olduğunu bile kabul etmiyor.
Şubat ayında Batı Trakya’ya gezi düzenleyen Yunan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos’un o gezi sırasında sarf ettiği, içinde ‘Türk’ geçmeyen ifadesine bakalım:
“Yunanistan’da Batı Trakya’da yaşayan Batı Trakya Azınlığı Yunan Müslümanlardır ve bu, hiçbir zaman değişmeyecektir.”
Böyle bir yaklaşım var diye yani, Türklükleri kabul edilmese bile orada yaşayan azınlığın Müslüman olmaktan kaynaklı hakları korunuyor diye düşünülmemeli.
YTB’nin raporundan bir cümle aktaralım:
“Sadece azınlık öğrencilerinin gitmekte olduğu bu okullarda azınlığın dini hassasiyetlerinin gözetilmediği; sınıflarda İsa ve Meryem ana ikonaları bulundurulması ile gizli bir asimilasyon politikası yürütüldüğü görülmektedir.”
Yunanistan’ın Batı Trakya’daki ‘asimilasyonist’ politikaları en ilgili alan olduğu için büyük ölçüde eğitim üzerinden karşımıza çıkıyor.
Batı Trakya Müslüman Türk azınlığa ait okulların kapatılması bir politika haline dönüşmüş görünüyor.
Daha geçtiğimiz günlerde azınlığa ait 8 ilkokul daha kapatılmıştı.
Bu şekilde 25 yıl önce 231 olan azınlık ilkokullarının sayısı 115’e kadar indi.
Bir de medreselerle ilgili baskılar ve Doğu Akdeniz krizinin tırmandığı bugünlere rastlayan yeni bir takım kararlar var.
Gümülcine’de geçmişi Osmanlı dönemine uzanan, Türk azınlık mensuplarının eğitim aldığı, dini derslerin yanı sıra fen derslerinin de okutulduğu, bizdeki imam hatip tipi, mezunlarının farklı disiplinlerde yükseköğretime devam edebildiği, lise dengi Medrese-i Hayriye isimli bir okul var.
Aynı türden bir okul da İskeçe’de bulunuyor.
Atina yönetimi, 2018 yılından beri bu iki medreseye yönelik uyguladığı baskı ve sindirme tutumunu Doğu Akdeniz geriliminin tırmandığı bugünlerde yeni bir evreye taşıdı.
Parlamentodan geçen ve 29 Temmuz 2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan yasayla Gümülcine ve İskeçe’deki iki medresenin yönetimi görevden uzaklaştırıldı.
Ayrıca medreselerde görev yapan öğretmenlerin iş sözleşmesi sonlandırıldı.
Şurası açık ki, Atina’daki yönetimler, Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türklerle ilgili hiçbir zaman iyi niyetli olmadılar.
Oradaki insanların kimliklerini tanımama anlayışından başlayan bu kötü niyetli politikalar, böyle zamanlarda daha büyük baskılar, daha büyük sindirme ve korkutma anlayışını beraberinde getirebiliyor.
Türkiye’ye karşı öfkelerini bu bölgede yaşayan azınlık durumundaki insanlardan çıkarma eğilimine giriyorlar.
O yüzden Doğu Akdeniz üzerinden Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimi takip ederken, bir gözümüz mutlaka Batı Trakya üzerinde olmalı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.