CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçim takviminin yaklaştığı dönemlerde, ya da önemli karar anları öncesinde, neden düzenli bir biçimde Almanya’ya gidiyor?
Soruya, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her ay birkaç ülkeye gidiyor ne var bunda” hazır cevaplığı ile karşılık verecekseniz az daha beklemede kalalım.
Kemal bey de öyle yapsaydı, durum bu kadar dikkat çekici olmazdı tabii.
Ama, CHP liderinin partinin başına geçtiği Mayıs 2010 tarihinden bu yana düzenli bir şekilde ziyaret ettiği tek ülkenin Almanya olması şöyle bir soruyu akıllara getiriyor:
Acaba, bu ülkede fikirlerine, telkinlerine açık olduğu çevrelerden bağımsız hareket edemiyor da, o yüzden mi her kritik karar anında gidip onlara sormadan edemiyor?
Üzerinde durduğum konuyu kıymetlendiren asıl gerekçem şu:
7 Haziran 2015 seçimleri öncesinden başlayarak yarı açık/yarı gizli bir trafikle kotarılan CHP/HDP ittifak çatısının mimarisi, Kılıçdaroğlu’nun her karar anı öncesi ziyaret ettiği bu ülkede oluşturulmuştu.
O gün bugün o çatıdan su sızdırılmasına hiç fırsat verilmedi.
Belli ki şimdi de öyle olacak.
CHP Genel Başkanı birkaç gün önce yaptığı Berlin gezisinde PKK’nın Alman Parlamentosu’ndaki sözcüleri olarak nam salan Almanya Sol Parti’nin Grup Başkan Yardımcısı Sevim Dağdelen ve Evrim Sommer ile görüşüp birlikte fotoğraf çektirdi.
Dağdelen’in Almanya Federal Meclisi’nde PKK’nın ‘Emmoğlusu’ olan YPG’nin sembolleriyle ‘bayrak açıp’ destek gösterisi yapmasının üzerinden çok fazla vakit geçmiş de değil.
Türkiye’de HDP yetkilileriyle ittifak temaslarını resim vermeden gizlice yürüten CHP liderinin, Berlin’de böyle bir kaygı gütmeden hareket etmesini de ayrıca not etmek gerekiyor.
Bu arada…
Kılıçdaroğlu’nun Almanya’dan dönüş günlerine denk gelen bir başka dikkat çekici gelişme daha oldu.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, yerel seçimlerde bazı illerde CHP ile ortak çalışmalar yürüteceklerini, “Mersin özelinde de, İstanbul özelinde de bu türden çalışmalarımız var” diyerek kamuoyuna açıkladı.
HDP’liler de sanki Kılıçdaroğlu’nun Almanya’dan dönüş anını beklemişler gibiydi.
Bu sözlerin zamanlaması eğer gerçekten tesadüfi değilse, bunun da şöyle bir izahatı var:
CHP yönetimi üzerinde ciddi anlamda ‘tasarruf gücünü’ elinde bulunduran bu çevreler, Kılıçdaroğlu’na yaptıkları telkinlerin aynısını HDP’ye de yapmış olmalılar.
O zaman iş şuraya çıkıyor:
Her iki parti üzerinde de her kritik karar anı geldiğinde ‘dediklerini yaptırabilecek’ kadar güce sahip olan bu çevreler, belli ki 31 Mart seçimleri için de olabilecek en etkili ittifak formülünü taraflara kabul ettirmeyi başardılar.
CHP, HDP’nin aksine İyi Parti ile ittifak müzakerelerini açıktan yürüttü.
Koray Aydın ve Bülent Tezcan ikilisi arasında başlatılan görüşmeler bir yerde tıkanınca Kılıçdaroğlu suçu üzerine atıp, Tezcan’ı geri çekti.
İyi Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener ise, ittifak görüşmeleri tıkandığı anda, kendi partisinin duruşunu basın ile paylaşarak CHP’yi köşeye sıkıştırma taktiğine yöneldi.
Kendisinin ne dediğini biliyoruz:
“Ak Parti ile MHP’nin oyları arasında dört kat fark var. Ama bizim CHP ile aramızda iki kat fark var. Adaylık paylaşımları bu durum dikkate alınarak yapılmalı.”
Bu yaklaşımın İyi Parti’yi şöyle bir görüşe taşıdığı da artık herkesin malumu:
“İstanbul ve İzmir’de biz CHP’ye destek verelim. Ankara’da CHP bize destek versin.”
Kılıçdaroğlu Almanya seferine çıkmadan önce CHP/İyi Parti görüşmelerinin gelip tıkandığı nokta tam da burası olmuştu.
Peki Kemal bey, Berlin’de görüştüğü çevrelere “Bu konuda nasıl davranalım” diye sormuş mudur?
Muhtemelen sormuştur.
Onlar da “Ne yapıp edin, İyi Parti’yi de bu işe dahil edin” demişler midir? Demişlerdir.
Sonucun ne olacağını, Ankara düğümünün çözülüp çözülemeyeceği, çözülürse nasıl bir formülle çözüleceğini gördükten sonra anlayabileceğiz.
Ama şu kadarını söyleyebiliriz:
Bu denklemde görebildiğimiz kadarıyla saha ve seyirci avantajı İyi Parti’de.
Bunun da bir sebebi var:
CHP yönetimi, 31 Mart seçimlerinde HDP ile baş başa kalmak istemez.
HDP ile baş başa kalmak demek, Berlin’de verilen pozun aynısına Türkiye’de de maruz kalmak anlamına gelecektir.
O halde şöyle bir cümle kurabiliriz:
Akşener Ankara için açıkladığı yerde durmakta ısrar eder, milim kıpırdamazsa CHP mecbur o talebi karşılamak zorunda kalabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.