Biden seçilirse Erdoğan’la yeni bir sayfa açabilir mi?

04:007/11/2020, Cumartesi
G: 6/11/2020, Cuma
Mehmet Acet

Dün, bu yazıyı teslim etmek için bana verilen süre dolmak üzereyken, ABD seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili hâlâ kesinleşen bir şey olmamıştı.Ama Demokratların adayı Joe Biden’ın Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’a karşı kazanma ihtimali bir gün öncesine göre daha da artmış, ipi göğüslemesine ramak kalmıştı.Bir şey daha var:Bu yıl 3 Kasım’da yapılanın, 1900 yılındaki William McKinley’in kazandığı Başkanlık seçimlerinden bu yana, yani 120 yıl sonra en yüksek katılımın yaşandığı bir seçim olması,

Dün, bu yazıyı teslim etmek için bana verilen süre dolmak üzereyken, ABD seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili hâlâ kesinleşen bir şey olmamıştı.

Ama Demokratların adayı Joe Biden’ın Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’a karşı kazanma ihtimali bir gün öncesine göre daha da artmış, ipi göğüslemesine ramak kalmıştı.

Bir şey daha var:

Bu yıl 3 Kasım’da yapılanın, 1900 yılındaki William McKinley’in kazandığı Başkanlık seçimlerinden bu yana, yani 120 yıl sonra en yüksek katılımın yaşandığı bir seçim olması, (BBC haberine göre yüzde 66,9) ABD seçmeni arasındaki kutuplaşmanın nasıl arttığının bir işareti olarak da görülmeli.

Ortalama yüzde 50-55 oranında olan katılımın bu seçimde birden fırlaması, iki adayın taraftarlarının ciddi anlamda politize olduğunu da gösteriyor.

Diğer yandan, adaylar arasındaki farkın anketlerin öngördüğü gibi yüksek olmaması, bir başka deyişle “Evli evine, köylü köyüne” denilecek bir tablonun ortaya çıkmamış olması, bir de bunların üstüne Trump’ın başından beri karşı çıktığı ‘postayla gelen oylarda’ Biden’ın tulum çıkarması ve Trump’ın bu durumu sürekli bir şekilde “Bakın nasıl haklı çıktım” havasında sunması, güvensizlik atmosferini tetikleyen, daha da ‘kutuplaştırıcı’ bir faktör olarak denkleme girmiş oldu.

Bu işin sonu nereye varacak bilmiyoruz ancak mahkemeye intikal edip açıklanması gecikse bile, seçimlerin galibinin Joe Biden olma ihtimali yüksek olduğu için bu yeni dönemde Türk/Amerikan ilişkilerini nelerin beklediği konusunda şimdiden kafa yormaya başlasak iyi olacak.

İHTİYATLI İYİMSERLİK/İHTİYATLI KÖTÜMSERLİK

Amerikan seçimlerinin sonuçları ve Türk/Amerikan ilişkilerinin geleceği için kafa yoranlar adına, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yıllarca danışmanlığını yapan, eski Başbakan Yardımcısı, Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan’ın ifadeleri iyi bir fikir veriyor.

Akdoğan, Çarşamba günü attığı tweette iki farklı senaryodan yola çıkarak şöyle diyor:

“İhtiyatlı kötümserlik: Biden kazanırsa dünyanın sonu gelmez.

İhtiyatlı iyimserlik: Trump kazanırsa her şey güllük-gülistanlık olmaz.”

Akdoğan, tweetinin devamında da niye böyle dediğini anlatmak için şöyle bir gerekçelendirme yapıyor:

“Türkiye/ABD ilişkileri her dönemde zorluklar yaşamış ama belli bir eksende sürmüştür. Kim kazanırsa kazansın, Türkiye’nin önemi azalmayacaktır.”

Bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere, ‘ihtiyat’ tabiri, önüne geldiği kelime ile tersinden ilişki kurunca bir anlam taşıyor.

Trump’ın seçilmesini isteyenlere karşı “ayakların yerden kesilmemesi”, Biden’ın seçilmesi ihtimaline karşı da “karalar bağlanmaması” gereği dile getiriliyor bir anlamda.

Dün hâlâ kesinleşmemiş olan Amerikan seçimleri için ilk resmi tepkiyi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu verdi.

“İhtiyatlı” bir dille konuşan Çavuşoğlu, “ABD halkı kimi seçerse seçsin Türkiye olarak biz, ABD yönetimiyle yakın iş birliği içinde çalışmaya devam etmeye hazırız” dedi.

Bunu örtülü bir şekilde Biden ve ekibine verilmiş bir mesaj olarak kabul etmek yanlış olmasa gerek.

BİDEN SEÇİLİRSE TÜRKİYE POLİTİKASINI NASIL BELİRLEYECEK?

Şimdi, değeri bir milyon doları aşan kritik soruya gelelim.

Biden, eğer ABD’nin yeni başkanı olarak ilan edilirse, nasıl bir Türkiye politikası izleyecek?

Bir önceki dönemde Başkan Yardımcısı olduğu dönemdeki gibi bir profil mi çizecek?

Bu seçimdeki Başkan adayı olarak söylediklerine uygun bir çizgide mi hareket edecek?

Niye bu soruları soruyoruz?

Bu iki dönem arasında çok büyük farklar olduğu için.

Biden, Obama’nın yardımcısı iken aynı dönemlerde hem Başbakan, hem Cumhurbaşkanı sıfatlarını taşıyan Erdoğan’la defalarca görüşmüş, 2014’te DEAŞ’la ilgili kırdığı pot dışında ‘sürprize açık’ olmayan bir tutum sergilemişti.

Ancak Demokratların adayı olmak için yola koyulduğu günden beri yaptığı açıklamaları ortada.

Ocak ayında New York Times editörlerine konuşurken Erdoğan’ı muhalefetle işbirliği yaparak devirmeyi vadeden, seçimlere birkaç hafta kala, yazılı bir açıklama yaparak Ayasofya’nın tekrar müzeye dönüştürülmesini isteyen, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın yanında duran, daha da kötüsü Türkiye’ye karşı güç kullanma tehdidinden söz eden bir Biden var karşımızda.

O yüzden hangi dönemdeki Biden gibi davranacak diye soruyoruz.

Başkan seçilir ve bu “koca koca” lafların arkasında duracak şekilde hareket eder mi?

Yoksa pragmatist bir çizgide ilerleyerek işbirliği yollarını mı arar?

Bu sorulara bir cevap verebilmek için, bekleyip görme dışında bir seçenek görünmüyor.

#ABD
#Seçim
#Joe Biden