İdlib’in güneyindeki Balyun bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan ve 34 şehit verilen saldırı sonrası, Ankara’da yapılan Güvenlik Zirvesi’nde bu ağır saldırıya iki yeni yöntemle karşılık verilmesi kararlaştırıldı:
Silahlı İnsansız Hava Araçları ile Suriye Hava Sahası’na girilerek belirlenen hedeflerin vurulması, F-16 savaş uçaklarının Türk Hava Sahası’nda kalarak bu operasyona katılması.
Dün, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait F-16’lar, rejime ait L-39 tipi bir uçak daha düşürdü.
Bu türden gelişmelerin, Suriye Hava Sahası’nın kullanımına dair tartışmalara dokunan bir yönü de var.
Rejime ait uçakların düşürülmesinin bir anlamı şu:
Hava kuvvetleri, Türkiye’nin hava sahasını kullanarak Suriye sahasında karada bulunan birliklerini koruma altında tutabiliyor.
İspat aranıyorsa, karadaki TSK unsurlarına saldırı hazırlığı yaparken düşürülen rejim uçakları ortada.
Bir de şöyle bir sorumuz var:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son 5 yılda yaptıklarıyla önceki dönemleri karşılaştırdığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?
Çok gerilere gitmeyelim.
Geçenlerde hayatını kaybeden Yaşar Büyükanıt döneminden başlayalım.
Onun döneminde, halefi İlker Başbuğ döneminde, Işık Koşaner’in, Necdet Özel’in komuta kademesinin başında olduğu zamanlarda, terörle mücadele ve sınır ötesi operasyonlar yapılırken son 5 yıldaki kazanımların hangisi elde edildi?
Özellikle ilk ikisinin döneminde bol bol siyasetle didişme, rol kapma çabaları dışında asli görev alanıyla ilgili ne kadar mesai harcandığı, ne elde edildiği kocaman bir soru işareti.
Konumuza dönelim…
Herkesin gözü 5 Mart Perşembe günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında Moskova’da yapılacak olan görüşmeye çevrilmiş durumda.
Acaba, o görüşmeden nasıl bir sonuç çıkacak?
Bir ateşkes, bir sulh sağlanabilecek mi?
Ankara’da yönetim kademelerinde pozisyonu olan üst düzey bir yetkiliye, bu soruyu yönelttiğimde şöyle bir cevap aldım:
Bu cümleyi Ankara’nın 5 Mart’a yüklediği anlamı özetleyen bir ifade olarak okuyabiliriz.
Bir başka deyişle, 5 Mart’la ilgili iyimser bir beklenti için kapıyı açık tutmakla birlikte, şu an için öngörüde bulunmanın zorluğunu anlatan bir cümle bu.
Öngörüde bulunmanın zorluklarından bir tanesi, Rusların reflekslerini ölçmenin güçlüklerinden kaynaklanıyor.
Rusya adına top şimdi Putin’in ayağında.
Ancak aynı cümlenin kalan kısmı, bu beklentinin çok da büyütülmemesi gerektiğine işaret ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Cuma sabahı Putin’le yaptığı telefon görüşmesinde, geri adım atılmayacağını, kararlı duruştan vazgeçilmeyeceğini dile getirmişti.
Erdoğan’ın bu pozisyonunun durduk yere değişeceğini düşünmenin bir anlamı da, karşılığı da yok.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.