En baştan söyleyeyim, MHP cenahında bir dalgalanma var.
Bir süre önce Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye yakın bir milletvekili, ikili sohbetimizde “Seçimlerin 2019’a kalacağını düşünmüyorum” demişti.
Şimdilerde Bahçeli’nin başka kurmayları da özel sohbetlerde ‘erken seçimin gerekliliği’ konusunda bir takım görüşler beyan ediyorlar.
Bu görüş beyanlarının arkasında şöyle bir gerekçelendirme var:
“30 Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimlerde ittifak yapılmayacak. AK Parti ve MHP’yi baz alacaksak, bu iki partinin binlerce adayı, sahada birbirlerine rakip olarak çıkacaklar, yeri geldiğinde birbirlerini kıyasıya eleştirecekler. Bu rekabet ortamı, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi iki parti arasındaki ‘ittifak ruhunu’ olumsuz yönde etkileyebilir.”
Bu görüşlerin MHP açısından bir parti görüşü noktasına geldiğini söylemek için henüz vakit erken.
Resmi tutum, Bahçeli’nin daha önce de açıkladığı üzere, seçimlerin vaktinde yapılması biçiminde deklare edilmiş durumda.
Ama zaten geçmişte de olduğu gibi, erken seçim çağrısı bir kere dillendirilir ve o saatten sonra kum saati başka türlü işlemeye başlar.
Yukarıda sözünü ettiğimiz, Bahçeli’nin kurmayları arasında özel sohbetlerde dillendirilen gerekçenin mantıklı bir tarafının olduğunu da kabul etmek lazım.
Hatırlayalım, Bahçeli, 16 Nisan referandumuna birkaç gün kala Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarından birinin yaptığı bir açıklama üzerine, “İş mi şimdi bu” anlamına gelecek bir çıkış yapmıştı.
O çıkışın, referandum sonuçlarına ne kadar etki ettiği uzunca bir süre tartışma konusu olmuştu.
Binlerce Ak Partili adayın, binlerce MHP’li adayla yarışacağı mahalli seçimlerde benzer risklerin daha fazla ortaya çıkabileceği şimdiden öngörülebilir.
En azından sözlerine atıf yaptığım MHP’liler böyle düşünüyorlar.
İktidar partisinde de “2019’a çıkmadan seçimler yapılsın” fikrinin konuşulduğunu, üzerinde fikir egzersizleri yapıldığını, hatta bazı bakanların “Seçimleri mutlaka 2018’de yapmalıyız” görüşüne sahip olduğunu biliyorum.
Ak Parti çevrelerinde serdedilen bu tür görüşlerin gerekçelendirmesini ise şu şekilde sıralayabiliriz:
1- 2013 ilkbaharından itibaren Tayyip Erdoğan’ı devirmek, Ak Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak için ‘seçim dışı yöntemleri’ devreye sokmaktan gocunmayan iç ve dış çevreler, şimdi bütün ‘yığınağı’ 2019’a göre yapıyor. O halde bu türden ‘kirli senaryoları’ boşa düşürmenin yolu ne olabilir?
Baskın seçim?
2-Erdoğan/Bahçeli yakınlaşması, Ak Parti/MHP ittifakı, şu an için arkasına iyi bir rüzgar almış görünüyor. Afrin harekatının da katkısıyla, toplumda, iş dünyasında güvenlik ve gelecek kaygıları nispi olarak azaldığı gibi, bu yeni durum ülkenin ‘sürprize açık olma’ halini de daha az riskli hale getirmiş durumda.
3-Ak Parti’nin iktidarını sürdürmesini istemekle birlikte, bir ders verme arzusu içindeki seçmenin, yerel seçimlerde bu refleksi göstermesi halinde, Kasım’a kadar durumu toparlayamayız endişesi.
Yalnız, bu konuda iktidar çevrelerinde iki türlü değerlendirmeler yapıldığını ekleyelim.
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinin yerel seçimlerden sonra yapılmasını dezavantaj olarak görenler olduğu gibi, bir süre önce bu konuları konuştuğum bir Başbakan Yardımcısı gibi, aksine böyle bir durumun Kasım 2019 için avantaja dönüşeceğini söyleyenler de var.
4-İktidar partisi çevrelerinde şöyle bir tez üzerinde de duruluyor. Ak Parti MHP ittifakı, özellikle CHP’yi ciddi anlamda sıkıştırmış durumda. CHP’nin özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iddiasını ortaya koymak için HDP ile ittifak yapmaktan başka çaresi bulunmuyor.
2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerine çözüm süreci devam ettiği için terörsüz bir ortamda girilmişti.
Ama şimdi aynı durum söz konusu değil.
Haliyle böyle bir ortamda HDP ile yan yana durmak, hem CHP’yi, hem İyi Parti’yi ciddi anlamda zorlayacaktır. Bu da ana omurgası Ak Parti/MHP tarafından oluşturulan diğer ittifakın arkasına mutlaka bir rüzgar getirecektir.
Seçimler 2019’a kalmamalı diyenler, önümüzdeki Ekim ya da Kasım ayına işaret ediyorlar.
Tabi, partilerin kulislerinde konuşulanların tepelerde nasıl yankı bulacağını bize ancak zaman gösterecek.
Birinci derecede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ikinci derecede Bahçeli’nin zihninden neler geçtiğini tam olarak bilmiyoruz.
Erdoğan’ın 16 yıldır erken seçim fikrine kategorik bir şekilde karşı olduğunu biliyoruz.
Uygulamada tek istisna 2007 seçimlerinin 367 krizi nedeniyle 3,5 ay erkene alınması olmuştu.
Bugün için yine böyle bir yönelim olursa, bunun makul gerekçeleri pekala bulunabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.