Ağustos ayında şemsiyesiz yakalanmak

Haber kanallarında kırmızı renkli ‘son dakika’ bantlarına daha bol rastladığımız, gazetelerin, televizyonların saatler içinde eskittiği haberlerle okuyucunun karşısına çıktığı günler, haftalar geçiriyoruz.

Dün öğle vakitlerinde CHP’den 15 milletvekilinin ‘danışıklı’ bir şekilde istifa ettirilip Meral Akşener’in İyi Partisi’ne katıldığı haberi, bu türden son dakika haberlerinden biriydi örneğin.

Bu şekilde Meclis’te grup oluşturabilen İP’in 24 Haziran seçimlerine katılması garantiye alınmış oldu.

Muhalefet erken seçim kararına Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın tabiriyle, “Ağustos ayında şemsiyesiz yakalandı.”

Önümüzde sıkıştırılmış bir takvim var.

Bu nedenle hızlı hareket etmek zorundalar.

CHP yönetiminde kendisi hariç herkes, Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istiyor.

Bunun bir nedeni de, Kemal Bey’in etrafındaki herkesin kendisini potansiyel genel başkan adayı olarak görmesi, “Böyle bir şey olursa Kılıçdaroğlu’nun yerine benden daha iyi bir isim düşünülemez” diye düşünenlerin çokluğu.

Ama anlaşılan Kılıçdaroğlu, aday olmak istemiyor ve gerçekten de aday olmayacak.

Dün canlı yayında birlikte olduğumuz Hükümet Sözcüsü Bozdağ’a göre bunun iki nedeni var:

1. CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına aday olarak çıkarsa, seçimi kaybedeceğini biliyor, bundan korkuyor.

2. Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi, milletvekili adayı olamayacağı için, Kemal Bey böyle bir durumda genel başkanlığı da kaybedebilir.

Yani tam da atasözünde karşılığını bulduğu gibi, “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olabilir”.

Kılıçdaroğlu, Hürriyet’ten Hande Fırat’ın sorularını yanıtlarken, “Adayımızı eşim bile bilmiyor” demişti.

Bu ne demek oluyor?

Düz bakınca, kafasında bir isim oluştu ama bunu eşinden bile saklıyor diye düşünürsünüz.

Genel Başkan olalı beri aradan 8 yıl geçtiği için Kılıçdaroğlu’nun zihninin nasıl çalıştığı, böyle dönemlerde ne tür arayışlar içinde olduğu siyaseti yakından takip edenler açısından, ecnebilerin diliyle ‘predictable’, bizim anladığımız haliyle ‘öngörülebilir’ hale geldi.

Şöyle bir sıralama yapabiliriz:

-Kemal Bey, AK Parti’ye oy verenlerin temsil ettiği değerlere yakın bulduğu bir ismi aday göstermek istiyor. HDP’ye oy vermeyen Kürtlerden, geniş muhafazakâr-milliyetçi kitlelerden de oy alabilecek bir isim.

-Bu isim partisi içinden olabilir, dışarıdan olabilir ama asla ‘solcu’ ya da ‘sosyal demokrat’ kimliğe sahip birisi olmaz.

-CHP içinde kendilerini bu kategoride gören bazı isimlerin “solcu aday istiyoruz” diyerek kazan kaldıran siyasetçi taklidi yapmasının Kılıçdaroğlu nezdinde herhangi bir kıymeti yoktur.

Zira Kemal Bey, Ekmeleddin İhsanoğlu örneğinde olduğu gibi onların tümünü ‘tıpış tıpış sandığa gidecekler’ kategorisinde görüyor.

-Bütün bu şıkların ötesinde Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimlerine Hayır blokunun belirlediği tek bir isimle gitmek istiyor.

“Adayımızı eşim dahi bilmiyor” cümlesini “Bir tek ben biliyorum” diye anlayacaksak eğer, CHP Genel Başkanı’na rahatça telkinde bulunma gücünü elinde bulunduran iş/dış çevreleri, büyük sermaye gruplarını da muhalefet adına aday belirleme işine karıştırmamız gerekecek.

Onların baktığı yerden baktığımızda ise, Tayyip Erdoğan’ın karşısına geçerek “Ben yüzde 48,5’un adayıyım” diye çıkabilecek bir isim üzerinde durmak gerekli olabilir.

Dün, Kılıçdaroğlu’nun Meral Akşener’le ‘takvim dışı’ bir görüşme yaptığı haberi Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetindeydi.

Acaba bu görüşmede sadece CHP’li bir grup milletvekilinin usulen istifa ettirilip Akşener’in partisine katılması meselesi mi konuşulmuştu?

Yoksa Cumhur İttifakı dışında kalan bütün partilerin birleşip tek bir ismi cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarması meselesi de tartışılmış olabilir mi?

Düz bakacak olursak, “Yok tartışılmamıştır” diyebiliriz.

Niye?

Meral Akşener, en son erken seçim tarihinin 24 Haziran olarak açıklandığı gün “100 bin imzayla cumhurbaşkanı adayı olacağım” açıklamasını tekrarladığı için.

Bu açıklama böylece duruyor ama ben yine de yukarıda belirttiğim sebepten ötürü, “Ortak cumhurbaşkanı adayı tartışılmamıştır” diyemeyeceğim.

Belki de 15 milletvekilinin usulen istifa ettirilip İyi Parti’ye katılımıyla Akşener’den aday olmama garantisi alınmış olabilir.

Sorunun daha büyüğü, Hayır bloku gerçekten bir ortak aday çıkarabilecekse o isim kim olabilir sorusu.

Takibe devam…