ABD’nin PKK/YPG için yeni ‘hami’ arayışları

04:0014/01/2019, Pazartesi
G: 14/01/2019, Pazartesi
Mehmet Acet

Bir hafta, on gün öncesi…Görev başındayken Suriye dosyasıyla yakından ilgilenen, konulara ve gelişmelere vakıf, bu anlamda gidişatı da iyi okuyabilen emekli bir kuvvet komutanı ile konuşuyoruz.Muhatabım, “Bunlar ‘Word Salad/Laf Salatası’ yapmak için buraya geliyor. Esas, CİA’in tepesinden Dışişleri Bakanlığı’na gelen Pompeo’nun gezisine dikkat etmek lazım” dedi.Emekli komutan “Bunlar” derken, geçen hafta içerisinde Ankara’ya gelen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve beraberindeki heyeti

Bir hafta, on gün öncesi…

Görev başındayken Suriye dosyasıyla yakından ilgilenen, konulara ve gelişmelere vakıf, bu anlamda gidişatı da iyi okuyabilen emekli bir kuvvet komutanı ile konuşuyoruz.



Muhatabım, “Bunlar ‘Word Salad/Laf Salatası’ yapmak için buraya geliyor. Esas, CİA’in tepesinden Dışişleri Bakanlığı’na gelen Pompeo’nun gezisine dikkat etmek lazım” dedi.

Emekli komutan “Bunlar” derken, geçen hafta içerisinde Ankara’ya gelen ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve beraberindeki heyeti kastediyordu.

Bolton, Jeffry ve Danford’un Ankara’da muhataplarıyla yaptıkları görüşmelerin içeriği ve perde arkasına baktığımızda ‘Laf Salatası’ benzetmesinin önemli ölçüde yerini bulduğunu söyleyebiliriz.

“Ruslarla neler konuştuğunuzu merak ediyoruz” diyerek ağız yoklayıp, geleceğe dönük net bir vizyon sunmadan;

“Kendi aramızda bile görüş ayrılıkları var” diyerek “Ne yapacağımızı biz bile tam olarak bilmiyoruz” havası yayıp;

Muhatap oldukları sorulara müphem cevaplar vererek geldiler ve gittiler.

O müzakerelerden somut olarak sadece ‘Koordinasyon halinde ilerlemek’ biçiminde özetleyebileceğimiz bir sonuç çıkmış oldu.

POMPEO’NUN ‘ARAP GÜCÜ’ ARAYIŞLARI

Şimdi de, emekli komutanın “Oraya odaklanmak lazım” diyerek dikkat çektiği diğer geziye bakalım.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, hâlâ bitiremediği Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Umman ve Kuveyt’i dolaşıyor.

Tek bir programla 8 Arap ülkesine yapılan bu ziyaretlerin, ikili ilişkiler bir yana ortak bir gündemi de olmalı, öyle değil mi?

Kapalı kapılar ardında neler konuşulduğu konusunda Ankara’da yapılan görüşmeler kadar bilgi sahibi olmasak da, Pompeo’nun Kuzeydoğu Suriye’nin geleceği için bir takım arayışlar içerisinde olduğunu söylemek çok zor olmasa gerek.

Bu noktada iki soru soralım:

-Acaba, ABD’nin askerlerini çekmesinden sonra, halen üçte biri PKK/YPG terör örgütü tarafından fiilen kontrol altında tutulan Suriye topraklarının ilgili bölümünün “Ortak Arap Gücü’ne” bırakılması mı düşünülüyor?

-Acaba, PKK/YPG için yeni bir ‘Hami’ aranıyor ve bu iş böyle bir oluşuma mı havale edilecek?

Hepsini katmasak da, bu 8 ülke arasında özellikle Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu aralar Türkiye’ye kaybettirecek her türlü projeye koşa koşa destek olacağını öngörmek mümkün.

Öncesinde bu bazı ülkelerin ABD askerlerini Suriye’de tutmak için kesenin ağzının açtıklarını da biliyoruz.

Şunu unutmayalım:

ABD makamları açısından bütün bu arayışların odak noktasında “PKK/YPG’yi yeni bir koruma şemsiyesinin altına nasıl alabiliriz” motivasyonu var.

Ankara’ya gelen heyet üyelerinin Türk muhataplarına karşı dillendirdikleri “Yüzüstü bırakıp gittiler, denilmesini istemiyoruz” dertlenmesinin gerekçesini de bu duygu oluşturuyor.

ANKARA NASIL İKNA EDİLECEK?

Tabii, Ankara’nın YPG varlığına karşı kararlı tutumunda bir sapma olmadığı da görülünce, ‘orta yol’ arayışları devreye girmiş görünüyor.

Bunu Pempeo’nun Arap ülkeleri turu devam ederken, arada Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nu aramasından ve yaptığı bir takım açıklamaların satır aralarından anlayabiliyoruz.

Pompeo açıklamalarında bu orta yol bulma çabalarını dışa vuracak bir cümle kuruyor:

“ABD’nin Türkiye’yi terör tehditlerinden korumanın yanısıra ‘Suriyeli Kürtleri’ de koruyacak bir sonuca ulaşabileceğine inanıyorum. ”

Bu orta yol ne olabilir diye kendi kendimize sorduğumuz takdirde, akla parlak bir fikir geliyor:

Sınır bölgelerinde Türkiye’ye kısmi bir alan açılması, YPG’yi ise, sınırdan biraz daha aşağılarda oluşturulması muhtemel bir ‘Arap gücünün’ himayesi altına almak.

Pompeo’nun arayışlarının aşağı yukarı böyle bir hedef doğrultusunda ilerlemekte olduğu anlaşılabiliyor.

Tabii, bu çabaların son gelişmelerle saha ve masa avantajı güçlenen Türkiye’yi ikna etmeden yürütülmesi kolay olmayacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Times Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde Türkiye’nin kendi planının ne olduğunu açık açık ilan etmişti.

O planın perspektifi içerisinde, elinde silahla Türkiye topraklarının geleceğini tehdit etmeye devam edecek bir YPG varlığı bulunmuyor.

Bu da demek oluyor ki, önümüzdeki günlerde, haftalarda Ankara ile Washington arasında ciddi ve zorlu bir müzakere/pazarlık dönemi başlayacaktır.

Hatta başladı bile.

#ABD
#Türkiye