Bazen de mizah yüklü bir tweet orta yere döküverir bütün çelişkileri.
Frederick Spielberg’in şu paylaşımında olduğu gibi:
Nasıl ama?
İfade ve gösteri özgürlüğü ile şiddet ve terör arasındaki farka dair bir türlü anlatılamayan ya da anlamak istemedekileri realiteyle kendi topraklarında tanışmaları, dünyanın geri kalanı için iyi bir şey aslında.
Gezi olayları sırasında Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ne, Başbakan’ın Keçiören’deki evine şiddet uygulayarak baskın yapmaya kalkıldığında bunu yapanların sırtı sıvazlanıyordu ama öyle değil mi?
Şimdi maskeler düşüyor, fondötenler akıyor.
Kongre önündeki protestoların baskına dönmesine net bir şekilde cephe almasına rağmen, Trump da ceza yemekten kurtulamadı.
Facebook, Twitter başta olmak üzere ABD menşeli sosyal medya platformlarının büyük bölümü Trump’ın hesaplarını askıya aldı.
Susturdular yani.
20 Ocak’ta başlayacak yeni dönemle birlikte, Türk/Amerikan ilişkilerinin hangi istikamette ilerleyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Biden’ın seçimleri kazanmasının kesinleştiği 7 Kasım tarihinden beri, ilişkilerin geleceği konusunda öngörülerde bulanabilmek adına iyi anlamda da, kötü anlamda da işaretler karşımıza çıktı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz günlerde, ABD ile resmi düzeyde bir temasın başlamadığını, devir teslimden sonra diyaloğa geçileceğinin ABD makamları tarafından kendilerine iletildiğini dile getirmişti.
Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın bir milletvekilinin ABD’ye giderek bir takım görüşmelerde bulunduğunu ve olumlu izlenimlerle döndüğünü öğrendim.
Örneğin, Suriye’de, PKK/YPG kontrolündeki bölgelerde yapıp ettikleriyle Ankara’nın açıkça kendisine cephe aldığı bir isim olan eski DEAŞ’la mücadele özel temsilcisi Brett McGurk’ün geri dönüşü.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik ekibinden kendisine yeniden görev verilen McGurk’ün, Biden’ın danışman kadrosunda yer bulması hiç de iyiye alâmet bir durum değil.
PKK/YPG kuşağı projesinin mimarı olan bu adamın dediği gibi hareket edilirse, bunun Ankara’da nasıl karşılanacağı şimdiden belli.
Ankara’da yönetim kademelerinde sandalye sahibi olan üst düzey bir isme McGruk’e yeniden görev verilmesi ile ilgili sorular sorduğumda, şöyle bir cevap aldım:
Bilindiği üzere, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güney sınırlarını boylu boyunca kapatan ve ilk fırsatta ülkenin kendi toprak bütünlüğüne de göz koymayı hedefleyen PKK/YPG kuşağı projesi, Demokratların iktidarı olan Obama döneminde devreye girmişti.
YPG’ye ram olması için Rakka’nın yerle bir edilmesi gibi, Brett McGurk’ün öncülüğünde kanlı bir dönem de yaşandı.
Buna en fazla öfkelenen isim de yine McGurk’ten başkası değildi.
Yazılar yazdı, arka arkaya tweetler attı, Trump’a demediğini bırakmadı.
Kendisini adadığı bir projenin akamete uğramasının hırçınlığıyla yaptı bütün bunları.
Peki, McGurk’ün geri dönüşü, Suriye’deki PKK/YPG kuşağı projesinin eski hâlinin de canlanması/canlandırılması anlamına gelir mi?
Bu minvalde görüşlerine başvurduğum yine yönetim kademelerinde pozisyonu olan bir başka üst düzey yetkili, McGruk’ün dönüşüyle Kuzey Suriye’deki durum yeniden kızışır mı şeklindeki soruma tek cümlelik ama içi dolu bir cevap verdi:
Bu cümle ne anlama geliyor?
Bir bakıma, ABD’nin Türkiye’nin kuşak projesine izin vermemek için Suriye’nin kuzeyinde yaptığı başarılı operasyonları boşa çıkarmak gibi bir gayret içinde olmayacağı anlamına geliyor.
Bu bir tahmin mi?
Yoksa arka kanallardan yürütülen trafiğin getirdiği bir bilgi mi, orasını bilmiyorum.
Öyle olursa, yeni dönemde Suriye menşeli bir kriz yaşanma ihtimali azalacak demektir.
Ama Amerika, Türkiye’nin canını aynı yerden acıtmaya kalkarsa, bunun onarılması güç, daha büyük sorunlara yol açacağı ortada.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.