Perşembe günü Trump ve Macron’un arka arkaya yaptıkları ve aralarında bir anlaşma sağlanmış izlenimi veren Suriye açıklamaları geldiğinde, biz Başbakan Binali Yıldırım ile Bosna Hersek gezisinde idik.
Cuma akşamı uçağımız Saraybosna’dan havalandıktan hemen sonra, soru cevap faslı için yerimizi aldık.
Yıldırım’dan “Başlayabiliriz” olurunu alır almaz, zihnime üşüşen soruları hızlı bir şekilde sormaya başladım:
“Biz buradayken sürpriz gelişmeler oldu. Trump’ın açıklaması var Suriye’den çıkıyoruz diye. Hemen ardından Macron konuştu. Neler oluyor? Amerika gidiyor, Fransa mı geliyor? Önceden haberiniz var mıydı böyle şeyler olacağından? Yoksa size de sürpriz mi oldu?’’
Başbakan esprili bir giriş yaptı. “Vardiya değişimi yapıyorlar. Kış vardiyasından yaz vardiyasına geçiş...”
Fransa’nın Kuzey Suriye denklemine girme çabalarına dair işaretler, aslında Ankara’ya daha önce gelmişti.
Afrin harekatı devam ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile birden fazla kez görüşme yaptığını biliyorduk.
Anlaşılan, bu görüşmelerin sonuncusunda Macron, Erdoğan’ı şöyle bir yoklamak istemiş, ama sert bir kayaya çarpmıştı.
Bunu nereden anlıyoruz?
Erdoğan’ın Cuma günkü açıklamalarından:
“Macron ile geçen hafta görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Kendisine, frekansı biraz yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım”.
Erdoğan Macron’a yüksek frekanstan ne söylediğini açıklamadı ama biz tahmin edebiliyoruz.
Lafını muhatap seçimi yapmadan, dümdüz söyleyebilen bir isim Erdoğan.
Hele hele Kuzey Suriye kaynaklı terör tehditleri mevzu bahis olduğunda...
Şunu biliyoruz:
Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” duruşu, Batı yönetimlerince uzun süre “Acaba blöf mü yapıyor, yoksa niyeti bozdu mu!” sorusuna cevap arayışıyla takip edildi.
Artık bu sorunun bir yanıtı var.
O yüzden, ister Washington olsun, ister Paris olsun, şu ortamda Türkiye’ye karşı kimsenin “Biz kafamıza göre takılırız” deme lüksü bulunmuyor.
Macron’un “Kürtlere destek garantisi verdik, SDG ile Türkiye arasında arabuluculuk yapabiliriz” sözlerinin Ankara duvarına sert bir şekilde çarpmasından sonra Paris’ten gelen “Kuzey Suriye’ye yeni asker gönderme planımız yok” cümlesine evrilmesi, Türkiye’nin “Hayır” dediği bir Kuzey Suriye oyununun kolay kolay hayata geçirilemeyeceğini gösteriyor.
Başbakan Yıldırım, Bosna Hersek dönüşü sorularımızı yanıtlarken, “Trump’ı bu cesur kararından ötürü tebrik ediyorum” demiş,
Sonra da “Bizi Trump’ın dedikleri bağlar” ifadesini kullanmıştı.
Başbakanın böyle bir cümle kurmasının da bir sebebi var.
Neden derseniz, Trump o açıklamayı yaptıktan hemen sonra, ABD’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü “Açıklamadan haberim yok, yorum yapamam” gibi bir laf etmişti.
Düz bakınca bu durumu ABD yönetimi içindeki karışıklığa verip geçiştirebiliriz.
Ama ciddiyetini korumaya devam eden ülkeler açısından böyle bir durum ancak “gaf” ya da “skandal” gibi tabirlerle izah edilebilir.
Durum böyle olunca, Suriye için bütçeden 200 milyon dolar para ayrıldığını, gazete haberinden öğrenen Trump’ın, hemen telefona sarılıp bu ödeneğin derhal geri çekilmesini istemesi de aynı bağlamda karşılığını bulabiliyor.
Bu durumda Trump’ın, “Suriye’den çok kısa sürede çekiliyoruz” sözlerinin ne kadar bağlayıcı olduğu da, bu sözlerin gerçekten yerine getirilip getirilmeyeceği de şu an için cevabı meçhul bir soru olarak karşımızda duruyor.
Ama şu kadarını söyleyebilirim:
Trump inatçı çıktı.
Seçimler öncesi uçuk kaçık olarak görülen vaatlerinin bir kısmını, çoktan hayata geçirmiş durumda.
Daha yenilerde nelere yol açacağı kimse tarafından ölçülemeyen ticaret savaşlarının fitilini ateşlemedi mi?
Ben, Suriye konusunda sarf ettiği sözlerinden de kolay kolay vazgeçeceğini düşünmüyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.