Ankara’da ilgili kaynaklara yönelip, Fırat’ın doğusuna yapılması beklenen operasyonun çerçevesini, hedefleri, niyetleri anlamaya çalışıyorum.
Sorular sorarak, verilen ‘kararlılık mesajlarının’ altının nasıl doldurulacağını, arkasının nasıl getirileceğini çözme çabası içindeyim.
Bir güvenlik yetkilisi, Fırat’ın doğusuyla ilgili mevcut durumun ciddiyetini, “Kandil’de 40 yıldır Türkiye’yi meşgul eden tehdidin aynısı, Suriye’de bir başka 40 yıl boyunca karşımıza çıkabilir” sözleriyle dile getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gün önce ABD’nin Münbiç’teki yeni oyalama taktiklerinden bahisle “Cambaza bak oyunu oynuyorlar” demişti.
Aklımıza şöyle bir soru takıldı:
Acaba Ankara’nın kısa vadede asıl maksadı, Münbiç’i kurtarmaktan mı ibaret?
Muhatabım, soruya net bir şekilde “Hayır” yanıtını veriyor.
Yani Münbiç’te ne olursa olsun, Fırat’ın doğusu ile ilgili operasyon niyetinden vazgeçilmeyecek.
İçinden geçmekte olduğumuz şu günlerde Fırat’ın doğusunda, ABD’nin koruma şemsiyesi altında kendilerini güneşli günlerin beklediğini düşünen YPG’liler için ateş bacayı sarmış görünüyor.
Yönetim ağırlığı PYD’lilerden oluşan SDG’nin siyasi kolu Suriye Demokratik Meclisi Eşbaşkanı Riyad Dirar’ın sözlerinden bunu anlayabiliyoruz:
“Türkiye’nin muhtemel operasyonuna karşı ABD bize güvence vermiyor. Askerlerimiz büyük bir saldırıya karşı koyamaz. Esad rejiminin müdahale edip sınırlarını koruması lazım.”
Bir-iki cümle içinde birden fazla adrese gönderilen “SOS” mesajı…
Riyad Dirar doğru söylüyor.
Baskın bir hava ve kara gücüne sahip olan TSK karşısında YPG’nin tutunma şansının olmadığı Afrin tecrübesiyle sabit hale geldi.
Ki, coğrafi ve fiziki olarak bu bölgeler, Afrin’e oranla daha ‘operasyona açık’ yerler.
Karşımızdaki temel soru, ABD’nin Türkiye’nin muhtemel harekâtına karşı nasıl bir tutum sergileyeceği sorusu.
Açık kanallardan bildiklerimiz üzerinden ilerleyelim.
ABD, Türkiye’nin bu bölgelere bir el ateş etmesini dahi istemiyor.
Daha önce Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonlarına karşı gösterdiği hassasiyetten daha azını, kendi elleriyle inşa etmekte olduğu bir projeye yönelen risklere karşı alacağını düşünmek yanlış değerlendirmelere götürebilir.
Dolayısıyla ABD, Türkiye’nin operasyonuna rıza gösterir mi biçiminde bir soru abesle iştigalden öteye gitmez.
Doğru soruyu şu şekilde formüle edebiliriz:
Türkiye’nin zorlaması/bastırması karşısında ABD ne kadar geri adım atabilir?
Ya da ABD yönetimi, birini oyalayıp diğerine ‘yürü’ dediği iki müttefiki arasında yeni bir denge kurmaya ikna olur mu?
Yazının başında görüşlerini aktardığım güvenlik yetkilisine göre şu an bir tür “Bilek bükme” yarışı yapılıyor.
Yine aynı kaynağın dediğine göre, ABD her zaman olduğu gibi burada da ‘pragmatist’ bir tutum alırsa, Türkiye’nin bastırması sonuç getirebilir.
Sabah gazetesinin dünkü manşet haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fırat’ın doğusu için operasyona başlıyoruz” demesinden hemen sonra kendisini arayan ABD Başkanı Trump’a “Askerlerinizin bulunduğu yerlerin koordinatlarını tek tek biliyoruz. Terör örgütü YPG’nin içinde askerleriniz varsa çekin” mesajını iletmiş durumda.
Muhtemel bir operasyonda yanlışlıkla bile olsa bir ABD askerinin zarar görmesine felaket senaryosu gözüyle bakabiliriz.
Ama aynı durum ABD için de geçerli.
Böyle bir ihtimalin yaralayıcı etkisi, iki taraflı olacaktır.
Bu durumda, Washington’un Türkiye harekete geçmeden önce bütün baskı aparatlarını devreye sokacağını, ama Ankara’yı vazgeçirememesi halinde ilgili koordinatlardan askerlerini güvenli bölgelere taşıyacağını düşünmek akla daha yatkın geliyor.
Washington’un nabzını iyi tutan gazeteci Serdar Turgut, Trump’ın Erdoğan’la görüşmesinden sonra Beyaz Saray adına sert bir açıklama yapılmasına karar verildiğini ama Rusya’nın Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri daha da bozma niyetinin farkında olan çevrelerin bunu engellediğini yazdı.
Serdar Turgut’un sözünü ettiği sert açıklama askıya alındığına göre, hangi yöntemin devreye sokulduğunu, yani bu aralar perde arkasında neler olup bittiğini anlamak biraz daha kolaylaşıyor.
Nedir bu?
Bugüne kadar olduğu gibi baskıyla, belki de tehditle, Türkiye’nin harekete geçmesini durdurmaya çalışmak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.