9 Ekim 2019 Saat: 16.00

04:0010/10/2019, Perşembe
G: 10/10/2019, Perşembe
Mehmet Acet

Rasulayn’ın yerleşim bölgesinin birkaç yüz metre ilerisinden yükselen dumanlar, televizyonlara son dakika olarak düştüğü anda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın“Harekat başladı”açıklaması geldi:“Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye Milli Ordusu’yla birlikte Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmıştır.Amacımız güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmektir”.İlk etapta, havadan akıllı füzeler,

Rasulayn’ın yerleşim bölgesinin birkaç yüz metre ilerisinden yükselen dumanlar, televizyonlara son dakika olarak düştüğü anda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
“Harekat başladı”
açıklaması geldi:
“Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye Milli Ordusu’yla birlikte Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmıştır.
Amacımız güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmektir”.

İlk etapta, havadan akıllı füzeler, karadan Obüs atışlarıyla YPG’ye ait mevziler, mühimmat depoları vuruldu.

TSK, bu konuda yeterli donanıma sahip.

Hem daha önceki harekatlarda edinilen tecrübe, hem de teknik kapasitenin yükselmesi sayesinde, önceden yeri belirlenen ve lazerle işaretlenen hedef noktaları başarılı bir şekilde vurulabiliyor.

Askeri terminolojide buna hedef bölgenin
‘yumuşatılması’
deniyor.

Bunu karadan başlatılacak operasyon takip edecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın harekatın başladığını duyurmasından sonra, operasyonun nasıl yürütüldüğüne dair bilgiler almak için kaynaklarımıza yöneldik.

Birkaç gündür operasyon sırasında Suriye hava sahasının kullanılıp kullanılmayacağına dair karmaşık haberler dolaşımdaydı.

Önce, Kuzeydoğu Suriye’nin hava sahasını kontrol altında tutan Pentagon’un Türkiye’ye uçuş izni vermeyeceği yönünde iddialar ortaya atıldı.

Devamında bunu yalanlayan türden haberler çıktı.

F-16’LAR SURİYE HAVA SAHASINDA 25 KM DERİNLİĞE İNDİ

Peşine düştüğümüz ilk soru buydu:

Türkiye, Suriye’nin hava sahasını kullanabilecek miydi?

Askeri çevrelerden gelen ilk bilgiler, ilk uçuşlarda Suriye hava sahasının kullanıldığı yönünde oldu.

Bir kaynağımız şöyle bir bilgi verdi:

“Savaş uçaklarımız, Suriye hava sahasını belli bir yere kadar kullanıyor. 25 kilometrelik bir derinlikten söz edilebilir. Şu an için bu böyle ama kademe kademe bu derinlik artacak”.

Savaş uçaklarının operasyonun ilk gününde Suriye hava sahasını hem kullanabiliyor olması, hem de 25 kilometre derinliğe indiği bilgisi önemli.

Zira bu türden harekatlarda hava üstünlüğünün ne kadar kıymet arz ettiği, önceki operasyonlarda çok iyi anlaşılmıştı.

Yani anlaşılıyor ki, operasyon sürecinin en kritik unsuru olan hava gücü Türkiye’nin lehine işleyecek.

Operasyonun ilk saatlerinde, sadece Rasulayn bölgesinden değil, başka yerlerden de dumanlar yükselmeye başladı.

Akçakale’nin karşısındaki Tel Abyad, Tel Abyad’ın aşağısında Güvenli Bölge alanının en güneyinde yer alan Ayn İsa’ya yakın bölgelerde bulunan YPG mevzileri hedef alındı.

Tel Abyad ve Rasulayn…

Bu iki şehrin adını bundan sonra çok daha fazla duyacaksınız.

O nedenle, harekatın amaçlarını anlayabilmek için, bu iki yerleşim birimi ve arasında kalan bölgelerin birkaç yıllık hikayesini paylaşmak isterim.

7 HAZİRAN SEÇİMLERİNİN
HEMEN ARDINDAN…

Türkiye, 7 Haziran 2015’te sandıktan koalisyon mesajı çıkınca, aynı günün akşamı sadece kendi siyasi gündemine yönelmek zorunda kalmıştı.

Hükümet kurulabilecek miydi?

Kurulacak idiyse, kimler nasıl bir araya gelebilecekti?

O belirsizlik ortamında, Kuzeydoğu Suriye için Türkiye’yi dışlayarak harita çalışmaları yapanlara gün doğmuştu.

Bir gün sonra, ABD’nin işaretiyle YPG harekete geçti, tuhaf bir şekilde bu kentleri kontrol eden DEAŞ herhangi bir direniş göstermedi.

Ve kısa bir süre içerisinde Tel Abyad ile Rasulayn YPG’nin kontrolü altına girdi.

YPG’nin sözde Kobani ve Cezire kantonlarını bölen bu bölgeler YPG’nin eline geçince, iki sözde kanton birleşmiş, o bölgedeki harita
‘homojen’
hale gelmişti.

Tabii, bu işgal sonrası, buralarda yaşayan Araplar, korkuya kapılarak bu tarafta kalan Akçakale, Ceylanpınar ve Şanlıurfa’ya kaçışıp geldiler.

İçlerinde, CHP’nin yıllar boyu hariciye tecrübesi edinmiş Genel Başkan Yardımcısı’nın da bulunduğu bazı kesimler, Erdoğan yönetimini, Güvenli Bölge hedefiyle
‘demografi mühendisliği’
yapma niyetinde olmakla suçladılar.

Oysa, bu bölgelerin demografisi (nüfus yapısı) zaten PYD/YPG tarafından değiştirilmişti bile.

4 yıllık bir demografi, nasıl bir demografi mühendisliğine muhatap olabilirdi ki?

Fırat’ın doğusuna operasyon yapmayı Ortadoğu bataklığına hesapsız kitapsız dalmakla eş gören, 2015 yazında PKK’nın Rojava projesini Türkiye topraklarına taşıma hedefini hiç olmamış varsayan, başlatılan operasyonu
‘içi yana yana’
izleyen bir ana muhalefet için ne söylenebilir ki?
#Recep Tayyip Erdoğan
#TSK
#Operasyon
#Suriye
#7 Haziran seçimleri