136 başsavcı o refleksi nasıl gösterdi?

04:0020/07/2020, Pazartesi
G: 20/07/2020, Pazartesi
Mehmet Acet

15 Temmuz darbe kalkışmasının yaşandığı gecenin ilk saatlerinde, işin nereye varacağının kestirilemediği anlarda, olup bitenleri endişeli şekilde takip eden insanlara “Bu darbe öncekiler gibi başarılı olamayacak galiba” dedirten, bu anlamda kitlelere ümit, heyecan, moral, cesaret veren bir takım gelişmeler olmuştu.Bu tür gelişmelerden bir tanesini çok iyi hatırlıyorum.Saat 23.00 sularında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın darbe kalkışmasıyla ilgili soruşturma başlattığı haberi.Devamında İstanbul’dan,

15 Temmuz darbe kalkışmasının yaşandığı gecenin ilk saatlerinde, işin nereye varacağının kestirilemediği anlarda, olup bitenleri endişeli şekilde takip eden insanlara “Bu darbe öncekiler gibi başarılı olamayacak galiba” dedirten, bu anlamda kitlelere ümit, heyecan, moral, cesaret veren bir takım gelişmeler olmuştu.

Bu tür gelişmelerden bir tanesini çok iyi hatırlıyorum.

Saat 23.00 sularında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın darbe kalkışmasıyla ilgili soruşturma başlattığı haberi.

Devamında İstanbul’dan, başka yerlerden de aynı tür son dakika haberleri yansıdı televizyon kanallarına.

“Bu defa yargı başka türlü refleksler veriyor” dedirten haberlerdi bunlar.

Yargı mekanizması, önceki darbelerin hepsinde çok kötü sınavlar vermiş, bazılarında darbeyi yapanların kuyruğuna takılarak hukuku da katletmişti.

Ama bu defa işte başka türlü bir tepki veriliyordu.

15 Temmuz kalkışmasının olduğu dönemde Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev başında, şu an Yargıtay üyesi olan Harun Kodalak vardı.

Dün sabah Kodalak ve yine o dönem HSYK üyesi olan, darbe gecesi sokaklara çıkıp halkın arasına karışarak direnişe katılan, arabası kurşunlanan Muharrem Özkaya ile Kanal 7 yayınında bir araya geldik, o meşum gecede olup bitenleri konuştuk.

DARBELER TARİHİNDE DARBE SIRASINDA AÇILAN İLK SORUŞTURMA

Kalkışmanın ilk saatlerinde HSYK üyesi Muharrem Özkaya, Başsavcı Harun Kodalak’ı arayıp, soruşturma açılması yönündeki fikrini iletiyor.

Bu konuşmanın hemen ardından Kodalak, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı arayıp “Soruşturma açmayı düşünüyorum, ne dersiniz” diye soruyor. Bozdağ, “Aç, iyi olur” diyor.

Karar veriliyor, soruşturma açılacak ama acaba nasıl bir yöntem izlemeli?

Devamını Kodalak’ın sözleri üzerinden aktaralım:

“Bin yılda bir yaşanacak bir hadise. Yanınızda kâtibiniz yok. Tutanak tutarak soruşturma açacak bir durum söz konusu değil. Sonunda kararı verdim, Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaarslan’ı arayıp, ‘Sayın müdürüm Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olarak soruşturma açıyorum. Size yakalama, gözaltı hakkını tanıyorum. Meşru müdafaa hakkını kullanabilirsiniz. Ama teslim olanlara karşı da kötü muamele de bulunmayın. Hukuk içinde gereğini yapın’ dedim.”

Bu ‘sözlü talimat’, Türkiye’nin darbeler tarihinde, darbe devam ederken açılmış ilk soruşturma anlamına geliyordu.

Kodalak şöyle devam ediyor:

“Sonradan da düşündüm nasıl yapılabilir diye. Başka bir yöntem aklıma gelmedi. Kamu otoritesi tamamen bozulmuş. Devlet içinde bir grup seçimle gelmiş Cumhurbaşkanı’na karşı, hükümete karşı, kurumlara karşı bir kalkışma içindeler. Bu şartlarda yapılabilecek tek şeyin ‘irade beyanı’ olduğunu ve bunu kamuya duyurma olduğunu düşündüm.”

2014 HSYK SEÇİMİNDEN SONRA YARGININ HAVASI DEĞİŞTİ

O gece için bu ‘irade beyanı’ gerçekten kıymetli oldu.

Yargının, darbelere karşı ilk defa dik duruş sergileyeceği görüldü ve bu, hem adli talimatı uygulamakla yükümlü emniyet güçlerine, hem de sokaklarda ya da televizyonlarda bu haberleri gören topluma büyük moral ve cesaret verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın darbeye karşı çok erken refleks göstermesi çok değerliydi tabii ama toplamda o akşam, Türkiye genelinde başsavcılıkların tamamının aynı duruşu sergilemesi bunu daha da kıymetlendirdi.

136 başsavcının tamamı, gece saat 03.00’e kadar darbeye karşı pozisyonlarını aldılar, kendi sorumluluk bölgelerinde kalkışmaya destek veren eylemler olması halinde bunu soruşturma konusu yapacaklarını ortaya koydular.

O günün HSYK, bugünün Danıştay üyesi Muharrem Özkaya, yargıda ve emniyette FETÖ ile mücadelede 15 Temmuz öncesi kaydedilen ilerlemelerin o gece olumlu yönde karşılığını bulduğu görüşünü dillendiriyor.

Şöyle diyor:

“2014 HSYK seçiminden sonra Yargıda Birlik Grubu’nun oluşturduğu o kurul, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin atamasını yaptı. Başsavcılar değişti, komisyon başkanları değişti. Bu yapıyla iltisaklı olduğunu bildiğimiz unvanı bulunan hâkim ve savcılar görevlerinden uzaklaştırıldı. Yerlerine gelen o başsavcılar bu duruşu gösterdi.”

2014 Ekim ayında yapılan HSYK seçimini, yargıdaki FETÖ’cülere karşı hemen herkesin, bütün hâkim/savcıların bir araya gelip örgütün kurul içindeki çoğunluk gücünü güç bela kırabildiği bir seçim olarak hatırlıyoruz.

Öyle değil de tersi olsaydı, 2014 Ekim’inde o makas değişikliği olmamış olsaydı, yargıda ipler tümden örgütün eline geçmiş olacak, geri dönüşü çok daha zor bir döneme girilmiş olacaktı.

Takvim yapraklarını bugünden ya da 15 Temmuz’dan geriye doğru yürütünce, bu gücün kırılmasının, bir yönüyle FETÖ’nün son seçenek olarak darbeye yönelmesinde, diğer yönüyle 15 Temmuz gecesi yargının darbeye karşı net bir tutum almasında etkin bir faktör olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.

#15 Temmuz
#FETÖ
#TSK
#HSYK
#Harun Kodalak