Ali Baba kırk haramilere karıştı. Arada bir fark kalmadı artık. Kimse ayırt edemez. Haramilerin sayısı kırk bire çıktı.
Ali Baba şah olmadan şahbaz oldu.
Kırk bir kere maazallah.
(Ş ile değil, z ile.)
Zaten mağaranın kapısını açan şifreyi daha önce öğrenmişti.
Şimdi onlardan biri.
Kılık kıyafeti benzetmek, haramiler gibi giyinmek kolay.
Asıl mesele, onlar gibi davranmakta. Daha önemlisi ise düşünce biçiminde.
Görüyoruz ki Ali Baba bunu da başarmış, artık onlar gibi düşünebiliyor.
*
İHA ve SİHA’lara takmış kafayı.
“Kutsallaştırdınız, dokunulmaz hâle getirdiniz, dokunacağız” diye bağırdığına şahit olduk.
Doğrusu pek yakıştıramadık.
Devletin kayırdığını iddia ediyor.
Gerçek ise bambaşka. Tek kuruş bile destek almamış çattığı kişiler.
Kayırmayı bırakın, devletin bütün kademeleri kırk koldan engellemek için uğraşmış.
Kırk dereden su getirmesini istemişler.
O şartlar yerine getirilince, “Kırk yetmez, bin dereye çıktı” diye karşılarına dikilmişler.
Ellerinden gelse, memleket hayrına muhteşem işlere imza attıkları için kurşuna dizecekler.
*
Bayraktar ailesi bunca yıldır, asla pes etmeden, asla yılmadan yolunda yürümeye devam ediyor.
Destek teklifini dahi geri çevirmişler.
Çünkü başlarına gelecek olanı biliyorlar; çıkarılacak engelleri, atılacak iftiraları tahmin etmekte zorlanmamışlar.
O sebeple yüzde yüz kendi kaynaklarıyla çalışmışlar.
*
Fakat bunların Ali Baba için bir önemi yok.
Hedef belli, saldır gitsin.
İftira atmanın maliyeti de yok, bedeli de.
Üç beş kişi inansa kâr.
Dokunmakta kararlı olduğunu ısrarla vurguluyor. Nasıl dokunacaksa!
Önce iktidara gelmek lazım.
O da kolay bir iş değil tabii. Mağara kapısını açmaya benzemez.
“Açıl susam açıl!”
Açılmıyor mu? Aksilik işte. Demek ki şifre değişmiş.
Şifre halkın elinde.
*
Ali Baba’nın böyle efelendiğine bakmayın.
Çapı belli, çevresi belli. Pi sayısı zaten sabit. Küsuratı kaç alırsanız alın sonuç aynı.
Ali Baba istediği kadar yüksekten atsın.
İHA ve SİHA’lara dokunamaz.
Dokunsa da bir etkisi olmaz. En fazla parmak izi bırakmış olur delil mahiyetinde.
Ama İHA ve SİHA’lar ona dokunursa, fena olur. Ucu dokunsa yeter.
Hiçbir ilaç fayda etmez.
*
İşte bu yüzden bugünün şarkısını Hacı Ârif Bey’den seçtik.
Güfte Nâmık Kemâl, makam segâh, usûl curcuna.
“Olmaz ilaç sine-i sad-pâreme
Çâre bulunmaz bilirim yâreme
Baksa tabîbân-ı cihân çareme
Çâre bulunmaz bilirim yâreme…”
*
(Yüz parça olmuş kalbime ilâç yoktur. Yarama çare bulunmayacağını bilirim. Dünyanın bütün hekimleri yarama baksa da, çare bulunmayacağını bilirim.)
Acaba Ali Baba biliyor mu? Bilmiyorsa öğrenir mi? Öğrenirse kabullenir mi? İhtimal sıfır oğlu sıfır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.