Parasını ödememek yetecek mi?

04:006/07/2021, Salı
G: 6/07/2021, Salı
Mehmet Şeker

Havlayan köpek ısırmaz derler. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu tecrübe etmek istemezsiniz.Sapa bir yerden geçerken, karşıdan iri yarı bir köpek üstünüze doğru koşarak gelse…Aynı zamanda gür sesiyle havlasa…Atasözüne güvenerek, bundan bana zarar gelmez; havladığı için ısırmaz diye düşünebilir miyiz?Ya köpek, o atasözünden haberdar değilse?*Bütün köpeklerin bizimle aynı birikime sahip olmasını bekleyemeyiz.Daha ilk anda, en kestirme yoldan, hızlıca kaçmaya bakarız.Aksi halde gelip paçadan yakalar.Sivri

Havlayan köpek ısırmaz derler. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu tecrübe etmek istemezsiniz.

Sapa bir yerden geçerken, karşıdan iri yarı bir köpek üstünüze doğru koşarak gelse…

Aynı zamanda gür sesiyle havlasa…

Atasözüne güvenerek, bundan bana zarar gelmez; havladığı için ısırmaz diye düşünebilir miyiz?

Ya köpek, o atasözünden haberdar değilse?

*

Bütün köpeklerin bizimle aynı birikime sahip olmasını bekleyemeyiz.

Daha ilk anda, en kestirme yoldan, hızlıca kaçmaya bakarız.

Aksi halde gelip paçadan yakalar.

Sivri dişleriyle bacağımızı kaptığı zaman, “Ulan sen ne biçim köpeksin? Yaşadığın toprakların kültüründen haberin yok. Havladığına göre, ısırmaman gerekirdi…” diye çıkışsak, neye yarar?

*

Son zamanlardaki tartışmalara bakınca, bu tabloya benzer durumlarla karşılaşıyoruz.

Bilhassa İstanbul’un batı yakasına açılacak kanal konusunda.

Evet, “Kanal İstanbul” denilen projeden bahsediyoruz.

Bir yiğit çıktı meydana, iktidara geldiklerinde, oraya yatırım yapacakların paralarını ödemeyeceğini beyan etti.

Açık açık…

Kimseden utanıp çekinmeden…

Göğsünü gere gere…

Bir de davul zurna olsaydı o sırada, ne kadar yakışırdı.

El ele tutuşup “tey tey tey” diye bağıran, halay çeken, horon tepen, ayaklarını birbirine uydurmaya çalışanları görürdük.

“Ödemeyiz” beyanı çok önemliydi çünkü.

*

Ona karşı çıkanlar da “Devlette devamlılık esastır” gibi bazı meşhur kalıpları tekrar edip durdular.

Bugün de aynı açıklamalar karşılıklı devam ediyor.

Neredeyse duvarlara yazacaklar.

Boş bir gayret tabii.

O yiğit, zaten en çok bu konuda hassas.

Bütün çabası, o devamlılığı kırmak için.

*

“Uçak inmeyen yere hava limanı yapıyorlar” demişti Sabiha Gökçen için.

Şehir hastanelerine karşı çıkmıştı.

“Bu kadar masrafa ne gerek var? Bunca büyük hastane yapmak gereksiz” demişti. Sebebini de “Ya hasta yoksa?” diye özetleyivermişti.

Üçüncü köprüye de itiraz etmişti, tıpkı öncekilerde olduğu gibi.

Karşı çıktıklarının tam listesini isterseniz, bugüne kadar yapılan ve tamamlanan bütün projeleri saymak gerekir.

*

Şimdi de gemi geçmeyen yere kanal yapacaklar. İyi mi?

Hatta kanal olmayan yere şimdiden köprü inşa ediyorlar.

Geçen gün temeli atıldı bile.

Daha kaç köprü yapacaklar, kim bilir!

*

Ödemeyiz çıkışı önemli ama yine de kafamıza takılan bir husus var.

O kanala yatırım yapacakların parasını ödememek yeterli gelecek mi?

Sonrasında kanal işlemeye devam edecek mi, etmeyecek mi?

Yoksa kamyonlarla taş toprak getirip tıkamayı mı düşünüyorlar?

Eğer kanal tıkanacaksa, köprülerin de yıkılması gerekir.

Üçüncüden başlayıp geriye doğru.

Karşı çıkıyorsan, tam anlamıyla çıkacaksın ki millet görsün sözünün eri olduğunu.

*

Bir de tören yaparlar ki, dallar, yapraklar hep beraber alkışlar.

Yarıda bırakmak olmaz…

Ardından Marmaray’ın da, tüp geçidin de iptal edilmesi şart tabii.

Çanakkale köprüsünü de unutmasınlar.

Boğaz’ı feribotla, kayıkla, salla geçeriz.

Boğaz rüzgârı eşliğinde feribotta çay içmek de ne güzeldir. Bir de çilim çekmek gadagan olmasaydı.

#Devlet
#Para
#Sabiha Gökçen
#Şehir hastaneleri
#Marmaray