Uykusuzluk çok fena. Yaş ilerledikçe, uyku saatleri azalıyor mecburen.
Eski alışkanlıkla yatağa girmek bir işe yaramaz.
Sağa dön, sola dön… Nafile.
Sırt üstü yatsan da gelmez.
Uyku tutmayınca ne yapacaksın?
Kaç seçenek var ki elde?
Koyun saymayı tavsiye ederler ama o da beyhude bir çaba.
Çoban olmayan niye koyun saysın?
Bankacı para sayar, öğretmen öğrenci sayar, Prof. Kemal Sayar.
*
Askerler ne yapar uyku kaçtığında?
Muvazzaf ise ve niyeti bozmuşsa, fazla bir alternatif bulunmaz. Mecbur darbe yapmaya kalkışır.
Emekli ise bildiri hazırlar, gece bitmeden tedavüle girsin diye uğraşır.
“Hangi tuşa basıyorduk Necmiye?”
Ulaşılması gereken belli bir sayı da vardır.
Bir anlam ifade etmesi gerekmektedir o sayının.
Cunta zaten çok evvelden kurulmuştur.
Ya Kuleli’deyken, ya Işıklar’dayken, yahut Harp Okulu’nda… Âdet budur.
*
Tabii her ikisi de yüzüne gözüne bulaştırır.
Başları ciddi şekilde derde girer.
Sonra uğraş dur, “Ben darbe niyeti taşımıyordum” diye anlatmaya çalış.
İnanan çıkmaz.
Fena hâlde zılgıt yemek kaçınılmaz.
O kadarla kalsa iyi. Sonunda okkalı bir ceza yemek de var.
*
Onlar gibi düşünenlerin verdiği destekler de cılız kalır.
Dört bir yandan ikazlar yağmaya başlar.
Biri çıkar şöyle uyarır:
“Emeklisin sen, emekli kal. Yoksa giydirirler tulumları…”
Bir başkası:
“Haddini bilen bilir. Bilmeyene itina ile bildirilir” der.
İkinci başkası:
“Darbe yapmakta kesin kararlıysanız, şimdi gidin, yirmi yıl önce gelin” diye kafa bulur.
Sırasını bekleyen -daha okul sıralarında verilmiş kararlardan habersiz hâlde- üçüncü başkası da lâfını esirgemez:
“Cunta kurmak için çok geç kaldınız. Dağılabilirsiniz” der ama dağılmak da öyle keyfe kalmış bir iş değildir artık.
Top savcının ayağındadır.
Ve iyi ortanın gol getireceği de aşikârdır.
Bu hususu yıllar önce darbecilerin piri sayılacak Evren Paşa veciz şekilde dile getirmiştir nitekim.
Savcı topu iyi ortalarsa, yargıçlar ağlara zevkle gönderir meşin yuvarlağı.
O anda spiker gırtlağını yırtar: “Ve gol… Ve gol… Ve gol…”
Du yu nav paşam, bizde goller ve’siz söylenmez.
*
Velhasıl, böyleyken böyle azizim.
Ayrıca, öyle de olmayaydı, böyle de olacağı yoğidi.
Yıllar boyunca sıranı bekle… Sabırla fırsat kolla…
Uyuyabildiğin yıllarda gördüğün rüyayı, nihayet gerçekleştirmeye karar verdiğinde, başına ne işler açarsın.
Olgunlaşmış sandığın şartlar, meğer ne kadar da hammış, görüverirsin.
Maaş gider, lojman gider, korumalar gider…
Hepsi bir yana, itibarın kuş olup uçar.
“Ulan, başarsaydık herkes karşımızda önünü ilikleyip selâm çakacaktı. Şimdi şu düştüğümüz hâle bak Selâmi…” dersin korumaların vedalaşmak için yumruğunu uzattığında.
Hele rütbeler de sökülürse, asıl o zaman gör.
Apartman görevlisinin bile bakışları değişir (ya da sana öyle gelir) de “Buralardan taşınmak lâzım artık gonca gülüm” dersin hayat arkadaşına, “Bizi kimsenin tanımadığı bir yere gidip yerleşelim.”
Kısacası, şu hayatta ağız tadıyla bir darbe yapamadan, göçüp gitmek için sıranı beklersin bu sefer.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.