Her köyün hikâyesi var

04:0017/12/2021, Cuma
G: 17/12/2021, Cuma
Mehmet Şeker

Beş yüz yıllık çok değerli bir halıyı kaçak göçek satmaya çalışanlar yakalandı üç gün önce.Bugüne kadar kimbilir kaç el değiştirmiştir.Yaklaşık otuz yıl öncesine kadar camilerimiz el dokuma halılarla kaplıydı.Nasıl olduysa oldu... Safları hizaya sokma ihtiyacı belirdi ve o güzelim halılar uçtu gitti nereye gittiyse.Sanki asırlardır Müslümanlar saf tutmayı bilmiyorlardı.*Yine de kıyıda köşede hâlâ eski halılarını koruyan camilerimiz var.Görmek istersek, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinin Eğridere köyüne

Beş yüz yıllık çok değerli bir halıyı kaçak göçek satmaya çalışanlar yakalandı üç gün önce.

Bugüne kadar kimbilir kaç el değiştirmiştir.

Yaklaşık otuz yıl öncesine kadar camilerimiz el dokuma halılarla kaplıydı.

Nasıl olduysa oldu... Safları hizaya sokma ihtiyacı belirdi ve o güzelim halılar uçtu gitti nereye gittiyse.

Sanki asırlardır Müslümanlar saf tutmayı bilmiyorlardı.

*

Yine de kıyıda köşede hâlâ eski halılarını koruyan camilerimiz var.

Görmek istersek, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinin Eğridere köyüne gidebiliriz.

Kameramızı mihraba, minbere çevirmeden önce -veya sonra olsun, fark etmez- zemindeki halılara yönelmeliyiz.

Mustafa Cambaz olsaydı, o camiden saatlerce çıkmaz, yüzlerce fotoğraf çekerdi.

Yağcıbedir halılarının her biri Yörüklerin örf, âdet ve geçmişlerini yansıtan sanat eseridir. Bir santiminde 30-35 ilmek bulunur. Düğümleri çok sağlam olduğundan ömrü çok uzundur.

Yağcıbedir halıları, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya maalesef.

Her köyde dört-beş tezgâh kaldı. Sındırgı yöresinde evvelce binlerce tezgâh bulunurken, 150-200’e düştü.

*

Şuradan biliyoruz...

Hikâyeleriyle tanıdığımız Mehtap Altan, Sındırgı köylerini tek tek ziyaret etti ve gözlemlerini yazdı.

Eğridere de o köylerden biri.

Orada halı dokuyanlar, kendi evlerinde yere Yağcıbedir sermezmiş. Belki de çok değerli olduğundan üstüne basmaya kıyamıyorlar.

On mahalleden oluşan köyde hiç kahvehane bulunmayışı da ilginç bir ayrıntı.

Akşamları köylüler birbirinin evine misafir oluyor ve işleri çoğunlukla imece usulü yapıyorlar.

*

Gastronomi dünyasının en seçkin etkinliklerinden ‘Gourmand Cookbook Award’da peynir ve süt kategorisinde 12 finalist arasından birinci seçilen bir peynirden söz ediyor Altan.

Ayrıca alanında dünyanın en iyisi unvanına sahip olan Sındırgı Eğridere Mahallesi Yünlü Tulum Peyniri, Art Of Taste’te Dünya Miras Listesine alınmış.

*

Gördesli Makbule Hanım ve birçok kahramanın burada şehit düşmesi dolayısıyla Eğridere, “Millî Mücadele Köyü” olarak da bilinir.

Makbule Efe’nin hikâyesini muhtar Ramazan Bey anlatıyor:

“Millî Mücadelede büyük kahramanlıklar gösteren ve akıncı müfrezelerinden kocası Halil Efe ile dağa çıkan Makbule Hanım, 1902 doğumlu. Hem her genç kız gibi halı dokumasını öğrendi, hem de babasıyla at ve silah tâlimi yaptı.
Yunan işgalinden sonra, Kaymakam İbrahim Ethem başkanlığındaki Akıncı müfrezeleri içerisinde yer alan Usturumcalı Halil Efe ile 1921’de evlenen Makbule, kocasıyla beraber dağa çıktı. Çok iyi at binen, çok iyi silah kullanan Makbule çarpışmalarda silah arkadaşlarına büyük cesaret verdi.
Düşmana büyük kayıplar verdiren Akıncılar, Sındırgı Akhisar sınırında Kertil Dağı’nın Kocayayla mevkiinde gece baskına uğradı. 16 Mart 1922 günü sabaha kadar süren çatışmada, Makbule Hanım alnından aldığı tek kurşunla şehit oldu.
Halil Efe karısının cenazesi düşman eline geçmesin diye iki arkadaşıyla birlikte onu kimsenin bulamayacağı bir yere defnetti. Halil Efe de bu olaydan tam iki ay sonra 17 Mayıs 1922’de Selendi Muharebesi’nde şehit düştü.”

*

Yazarımız “Doğal Şehrin Hikâyesi” adlı bu eserinde soruyor: “Makbule Efe’yi kaç kişi biliyor?”

Mesafemiz çok değil ama ben yeni öğrendim.

Bu çok kıymetli çalışma için kalem sahibini ve Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş’ı kutlarız.

Geçelim bir başka köye.

Önceleri ‘Dorel’ derlermiş buraya. “Güçlü, kuvvetli el” anlamında.

Kurucusu tek kollu biriymiş.

Her işini tek koluyla yapmasından dolayı bu isim verilmiş.

*

Bir zamanlar bu köyde bir mübarek ihtiyar varmış.

Tek öküzü ile uzaktaki tarlasını sürmeye gidermiş.

Nasıl yapıyor diye merak edenler gidip bakmışlar ki boyunduruğun bir tarafında öküzü koşulu, diğer tarafında bir aslan var.

O sebeple Aslanlı Dede demişler ve zamanla köyün ismi Aslandede olmuş.

Görüyoruz ki her köyün çarpıcı bir hikâyesi mevcut.

Köylerin şehirlere, şehirlerin köylere benzemeye başladığı günümüzde, o hikâyelerin kayda geçmesi ne güzel.

#Balıkesir
#Sındırgı
#Eğridere
#Mehtap Altan