Ören bayanı bilirdik, bir de “geren bayan” çıktı.
Çıkalı çok olmuştu aslında. Fırsat buldukça hakaret ediyordu.
Evvelce mahkemeden ceza bile almıştı ama herhâlde daha fazla önde olmak arzusu baskın geldiğinden, ağır bir hakaretle gündemin ilk sırasına oturmayı başardı.
Büyük baş, saray, ahır gibi kelimeler kullandı.
Kibarlık edip “Hadi o kelimeyi söylemeyelim” dedi ve “büyük baş” ile yetindi.
Öküz derse ağır olurmuş!
Ne büyük incelik!
*
O hakaret yalnızca bir kişiye değil, onu seven ve destekleyenlere de uzanmaktaydı.
Maalesef dışından “hoş olmadığını” söyleyenlerin bir kısmı, o ifadeleri pek sevmiş, içinden desteklemişti.
Dışından destekleyenler de vardı tabii.
Açık açık savunanlar da.
“Deyim paylaştı, ne var bunda?” diyordu kaşlarını kaldırarak konuşan biri mesela.
Deyimmiş!
Ben buna ne deyim Allah aşkına?
Deyim ile atasözü farkını bilmiyor.
*
Tatyos Efendi’ye başvurmanın vaktidir:
“Gamzedeyim deva bulmam / Garibim bir yuva kurmam / Kaderimdir hep çektiğim / İnlerim hiç reha bulmam…”
Bizim kahramanımızın da çektiği, hep kaderinden.
Ama daha çok dilinden.
Yanlış konuşmanın bir mertebesi olsa, oranın üstadı seçilir.
*
Eğer atasözü ve deyim paylaşma yarışına girilirse, dilimizde niceleri var.
Hiç girmeyelim.
Bu ilk yanlışı değil elbette. Son olmayacağını da biliyoruz. Her konuşmasında bolca hata mevcut.
Artık tam anlamıyla alışkanlık kesbetti.
Mütemadiyen böyle davranıyor. Ne bıktı ne usandı. Yorulma emaresi de yok.
Neden böyle yapıyorsun diye gidip sorulsa, ne der?
- “Mütema” diyen ben değilim, başkası demiştir.
*
Öte yandan cumhurbaşkanına hakareti suç olmaktan çıkarmak için, saz arkadaşlarıyla beraber kanun teklifi veriyor.
Teklif metni bile facia.
Yabancı dil bilen çoktur içlerinde ama bir de Türkçe bilen biri olsaydı da o metni doğru dürüst kaleme alsaydı, ne iyi olurdu.
Bir de sağlam mantık zeminine sahip olmak gerek tabii.
*
Niye suç olmaktan çıksın?
Yarın sen seçilirsen ağzını açan herkes, istediğini söyleyebilir mi?
Bunu sorsak, bugün için tereddütsüz kabul eder.
Bütün samimiyetiyle üstelik.
İçinden “Hele bir seçileyim de…” cümlesi geçerken.
Hem de öyle bir geçer ki…
Gerisi nasıl gelir, orası meçhul şimdilik.
“Hiç dert değil, isteyen istediği kadar hakaret etsin” mi der içi?
Yoksa “o zaman görürsünüz” mü?
*
O kanun teklifinin asıl gerekçesi, bugüne kadar çok tazminat ödemesidir belki.
Açılan davaların az bir kısmını kaybetmesine rağmen, toplanınca büyük bir yekûn çıkar.
Tazminatı cebinden ödemediğini biliyoruz.
Parti bunun için bir bütçe ayırdı.
“Sen ağzına geleni söyle, biz öderiz” dendi bir anlamda.
Başka anlamı yok zaten.
Yine de acıtıyor olsa gerek.
En azından manevî açıdan.
İkide bir kaybetmek kolay mı?
Her ne kadar kaybetmeyi meslek edinmiş de olsa…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.