Milletin kafası karışık. Her zamanki gibi. Olan biteni hep beraber izliyoruz ama kanaatler değişik.
ABD Afganistan’da yenildi mi, yenilmedi mi?
Türk Askeri orada kalmalı mı, kalmamalı mı?
Taliban yönetimini tanıyalım mı, tanımayalım mı?
Taliban değişti mi, değişmedi mi?
Cevaplar meşrebe göre veriliyor.
Dört tane değil, kırk tane soru sorulsa da hepsinin karşısında tavır aynı.
*
Meşrep ile gerçek arasında bir bağ bulunmasa da…
Bakış açısının, olguyu değiştirme gücü olmasa da…
Gördüklerimizi farklı değerlendirmekten vazgeçemiyoruz.
Kayserilinin iki kere ikinin kaç ettiğine cevap vermeden önce “Alırken mi, satarken mi?” diye sorması gibi bir hâl içindeyiz.
Oysa Amerikalının böyle bir derdi yok. Ölçü belli: “Amerika’nın çıkarları…”
*
Biz, ülke çıkarları konusunda bile mutabık kalmakta zorlanıyorsak, bu konuyu biraz kurcalamak gerekir.
Şapkayı önümüze koyup düşünelim.
Şapkası olmayanlar, önce bir şapka tedarik etsin.
(Şu kızgın güneş altında şapkasız dolaşmak da ayrı bir tedbirsizlik.)
*
Tek kurşun atmadan Kabil’i ele geçiren, Afganistan tahtına oturan Taliban, genel af ilan etti ve ülkeden ayrılmak isteyenleri serbest bıraktı.
“İsteyen gitsin, ilişmeyeceğiz” dediler. Sonrası çok acı.
Uçak görüntülerini gördük. Uçağın kanadına tutunanlar, kuyruğuna yapışanlar…
*
ABD, köpeklerini koltuklu uçakta götürdü ama Afganlar kargo uçağına balık istifi dizildi.
O nasıl bir ümitsizliktir ki öleceğini bile bile doğup büyüdüğü, bugüne kadar iyi kötü yaşadığı ülkede kalmayı göze alamıyorlar.
İçinde ayrı dram vardı uçağın, dışında ayrı dram.
Gelin arabasının önünü kesen, etrafında dolaşan çocuklar gibi, uçağın her tarafında Afganlar mücadele etmekteydi.
Kanada yapışan iki kişinin uçak havalanırken düşmesini seyrettik.
*
Hz. Ali’nin sözünü hatırlayalım: “Bir köyde bir insan açlıktan ölürse, bütün köy katildir.”
Bir ülkede, iki kişi uçağın kanadından düşüp ölüyorsa, kimler sorumludur?
Hiç kimsenin kendini vebal altında hissetmemesi makul müdür?
Ne dersin müdür?
*
Ülkesini terk etmek isteyen Afganların çok fazla olacağı tahmin ediliyordu.
Artık tahminden öte geçtik. Yakında sınırımıza dayanacakları belli.
Sınır boyunca beton duvarlar örülüyor, hendekler kazılıyor, dron ile gözetleme yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin yol geçen hanı olmadığını” söyledi.
Daha fazla sığınmacının ülkemizdeki dengeleri bozacağı aşikâr.
*
Fakat Kemal Bey, yine büyük iddialarla boy göstermekten geri durmadı.
En kahraman Rıdvan gibi öne çıktı ve “Erdoğan ile Baydın’ın gizli bir anlaşma yaptıklarını” iddia etti.
Bu bilginin nereden geldiğini sorsak… Desek ki “Sayın bayım, bunu size kim söyledi?”
Herhalde öncekine benzer açıklamalar yapar.
“Tanımadığım kişiler parti genel merkezindeki odama geldi. Delilleri gösterdiler, bilgi verdiler. Sonra da slogan atmadan, taşkınlık yapmadan sessizce gittiler.”
Onların kim olduğunu öğrenmek istesek…
“Bilmiyorum... Yüzlerinde maske vardı, görmedim.”
Yahu korona tedbirleri gereği şimdi herkes maskeli. Acaba tekrar görse tanır mı?
Fıkra gibi gelmesin, şaka sanmayın. Daha önce tam olarak bu şekilde açıklamalar yapmıştı ciddi ciddi.
*
Baştaki soruların cevaplarına dair bir bilgimiz olmasa da dert değil.
Mihenk taşımız belli.
Demokrat amcamıza danışacak ve o ne diyorsa tersinin ülkemiz için hayırlı olduğunu anlayacağız.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.