Gazzeli annenin gördüğü düş

04:0017/11/2023, Cuma
G: 17/11/2023, Cuma
Mehmet Şeker

Yemen türküsü, “Havada bulut yok bu ne dumandır / Mahlede ölen yok bu ne figandır” sözleriyle başlar. Çanakkale Türküsü ise “Çanakkale içinde vurdular beni / Ölmeden mezara koydular beni” diyerek. Şanlı komutan Gazi Osman Paşa’nın dillere destan Plevne savunması “Tuna nehri akmam diyor / Etrafımı yıkmam diyor” sözleriyle tarihe tanıklık eder. Balkanlar’da düşman ordularına karşı koymakta zorlanan dedelerimiz, İstanbul’dan yardım bekler fakat yedi cephede yedi düvelle çarpışmalar devam ettiğinden,


Yemen türküsü, “Havada bulut yok bu ne dumandır / Mahlede ölen yok bu ne figandır” sözleriyle başlar.

Çanakkale Türküsü ise “Çanakkale içinde vurdular beni / Ölmeden mezara koydular beni” diyerek.

Şanlı komutan Gazi Osman Paşa’nın dillere destan Plevne savunması “Tuna nehri akmam diyor / Etrafımı yıkmam diyor” sözleriyle tarihe tanıklık eder.

Balkanlar’da düşman ordularına karşı koymakta zorlanan dedelerimiz, İstanbul’dan yardım bekler fakat yedi cephede yedi düvelle çarpışmalar devam ettiğinden, beklenen yardım bir türlü gelmez.

Balkan halkı ve orada toprağını korumaya çalışan askerler şöyle sitem gönderirler:

“Aman padişahım yesir düştüm bağrın taş mıdır? / İmdadınız yetişmedi, yollar kış mıdır?”

Başka örnekler de mevcut.

İsteyen kolayca ulaşabilir.

*

Sanatçının görevi halka hoşça vakit geçirmek, eğlendirmekten ibaret değil. Aynı zamanda çağa tanıklık etmek var. Diyebiliriz ki bu daha önce gelir.

Yaşadığımız acıları da mutlulukları da eserlerine yansıtanlar, yarına bırakanlar olmalı.

*

Yavuz Bingöl’ün şu günlerde yaşanan Gazze meselesine eğilmesi ve bir eserle seslenmesi bu bakımdan çok önemli.

“Gazzeli annenin gördüğü düş: Barış...”

Ortak acılar ve sevinçler eserlerde yer bulacak ki millet olmanın gereği kabul edilen tasada ve kederde birlik görülebilsin.

Yoksa bir araya toplanmış bir kalabalık olmaktan öteye gidemeyiz.

Gazze’deki katliamı, soykırımı, vahşeti görüp de acısını yüreğinde hisseden sanatçıların eserlerini görmek, duymak isteriz.

Notalar, yerini bulmak için torbada bekliyor, sözler klavyede gizli.


VER ELİNİ DEMİŞLER

Galata Köprüsü civarında olsa gerek, sivri sakallı bir adam suya düşmüş, çırpınıp duruyor.

Yüzme bilmediği için boğulmak üzere.

Görenler telâş ve panik içinde bağrışırken bir kişi yaklaşıp elini uzatıyor hemen.

“Ver elini...”

Sudaki adam çırpınmaya devam ediyor.

İyi niyetli kurtarıcı tekrar “Ver elini” dese de öteki oralı değil. Çırpınıp duruyor.

*

Bir başkası geliyor, “Al elimi” deyince adamı çekip kurtarıyor.

Etraftakiler hayret içinde, nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorlar.

Kurtaran kişi izah ediyor. “Ben bunu tanırım. Siyonistin önde gidenidir. Anlayış gereği hiçbir şey vermezler. O yüzden al elimi dedim de kurtarabildim.”

Öyledir. El alırlar, ev alırlar, para alırlar, altın alırlar, toprak alırlar, ülke alırlar fakat ölmek pahasına da olsa bir şey vermezler.

Kendilerine uygun görmedikleri için vermek istemezler.

*

Bu hikâyeyi dedemden dinlemiştim.

Üstünden bir ömür geçmiş fakat -tarihin her safhasında olduğu gibi- bugün de geçerli.

Özellikle bugünlerde çok daha iyi anlaşılıyor. Yıllar itibariyle küçülen Filistin haritası sağlam delil.


UYKUSUZ HER GECE

“Geç vakit uykunuz geldiği hâlde yatıp uykuya dalamıyorsanız, o anda birisi sizi düşünüyordur” demiş çok bilmişlerden biri. Belki araştırmaya dayalı bir yanı vardır.

Eğer doğruysa, Netanyahu ile Baydın’ın hiçbir gece uyuyamaması gerekir.

#Gazze
#Filistin
#Mehmet Şeker