“Emekli er” olmayı hak ettiler

04:006/04/2021, Salı
G: 6/04/2021, Salı
Mehmet Şeker

Eskiden, çok eskiden, suyu testiden içtiğimiz zamanlardan beri duymaya alışkın olduğumuz bir kalıp vardı.“Genç subaylar rahatsız” dendi mi anlardık ki bir yerlerde kıpırtı, uğursuz kademsiz bir kıpırtı başlamıştır.Devir değişti. Şimdi emekli amiraller rahatsızmış. Geçmiş olsun.*Testi devirlerinde “genç subay” olanlar, yaşlandı tabii. Tontonları gece uyku tutmamış.Yüz üç mü, yüz dört mü ne kadarsa artık, bir araya gelmiş de bir bildiri yayınlama kararı alıvermişler.Gündüzler çuvala mı girdi diye

Eskiden, çok eskiden, suyu testiden içtiğimiz zamanlardan beri duymaya alışkın olduğumuz bir kalıp vardı.

“Genç subaylar rahatsız” dendi mi anlardık ki bir yerlerde kıpırtı, uğursuz kademsiz bir kıpırtı başlamıştır.

Devir değişti. Şimdi emekli amiraller rahatsızmış. Geçmiş olsun.

*

Testi devirlerinde “genç subay” olanlar, yaşlandı tabii. Tontonları gece uyku tutmamış.

Yüz üç mü, yüz dört mü ne kadarsa artık, bir araya gelmiş de bir bildiri yayınlama kararı alıvermişler.

Gündüzler çuvala mı girdi diye meraklanmanın âlemi yok.

Gelenek budur. Gündüz gözüyle bildiri yayınlanmaz. Darbe olsun, muhtıra olsun gece yarısı kıpraşır.

Rahatsızlıklarını birkaç paragrafta özetlemişler.

Kanal İstanbul’a karşı imişler. Montrö falan diyorlar. Endişeliymişler.

Üçüncü köprüyü ve İstanbul Havalimanını unutmuşlar ya da ihmal etmişler.

Onlar bittiği için itiraz etmenin anlamı yok diye düşündüler herhalde.

*

Muvazzafken darbe imal ederlerdi, şimdi ima etmekle yetiniyorlar. Emeklilikten olsa gerek.

Romatizma, siyatik, ağrı sızı yanında unutkanlık da başladıysa…

Olacak o kadar demek yerinde bir takdir sayılır. Anlayış gösterilmeli.

Takdir etmek gerekir, muhtıra titizlikle kaleme alınmış.

Fakat yine de açık vermişler, niyet tam olarak belli. Buram buram darbe kokuyor.

Ne yapsınlar, hafif yazsalar, muhtıra olmaz, yumuşak bir metin olur.

Sert yazmaya da gerek yok; risk artar. Dengeyi bulmak şart.

Yine de bu hâliyle, anayasaya aykırı bir hareket olduğu aşikâr.

Her ne kadar onlar farkında olmasa da.

*

İlk üç maddeden bahsetmek biraz komik kaçmış.

Kimin sorunu var ilk üçle, son üçle? O bir vehim. Üstelik vahim. Tabii daha vahim tarafı var.

Cumhuriyeti koruma kollama görevinden bahsetmek diye özetlemek mümkün o tarafı.

Dünyadan haberleri yok. Geçti o devir. Değişiklik yapıldı. Öyle bir görev bulunmuyor. Ya unuttular, ya gözlerinden kaçtı.

Bu durumda apaçık madara oluyorlar, farkında değiller. Matara değil, madara.

“Yanlışı ortaya çıkarak utanılacak duruma düşmek, utanmak” diyor sözlük. Acaba utanan çıkar mı?

*

Bu güzel metni kim kaleme aldı belki öğreniriz. Belki diyorum çünkü biri üstlenebilir ama doğru mu söylemektedir, bilemeyiz.

Organize bir hareket olduğu ortada.

Yüz üç veya yüz dört kişi değil, on üç - on dört kişi bir araya gelmeye niyetlense, ortak bir günde karar vermek bir türlü mümkün olmaz.

İsterseniz deneyin. Arkadaş grubu olsun, akraba grubu olsun, ille bir aksilik çıkar.

Kiminin işi olur, kiminin hastalığı, kiminin başka bir engeli.

Bu emekli amirallerin bir araya gelmesi, ortak bin metinde birleşmesi, her birinin imza vermesi, bu yüzden takdire şayan. Disiplinli adamlar ne de olsa.

Bunlar denizci takımı. Bir de havacılar ile karacılar var. Onlar ne âlemde acaba?

*

Anlaşılan o ki sevgili Yuki, balıkçı teknesi idare edemeyecek adamlara donanmanın gemilerini, vatan evladı askerleri, kışlaları teslim etmişiz. Bu kafa, “Mavi Vatan” kavramını da idrak edemez. Yazık.

Bildiri duyulur duyulmaz her taraftan tepkiler başladı. Ancak muhalefet uzun süre sessiz kaldı. Herhalde ölçüp biçtiler. Sağına soluna baktılar.

Epey sonra Meral Hanım “Bu bir zevzeklik” dedi. Kemal Bey ise “Millet aç, aç” açıklaması yaptı.

*

Hafife alınacak bir hareket değil şu yaşadığımız. Devlete posta koyuyorlar, aba altından sopa gösteriyorlar.

Eğer devletin ciddiyeti varsa, o abayı onlara gıdım gıdım yedirir, sopaya da münasip bir yer bulur.

Şayet ciddi bir ceza verilmezse, demokrasiden ve cumhuriyetten bahsetmek anlamsız kaçar.

Doğru dürüst sahip çıkmadıktan sonra, konuşmak ve yazmak bir işe yaramaz.

Bahçeli’nin söyledikleri asla yabanlık değil. Rütbeler sökülmeli, maaş dâhil bütün hakları düşmeli.

*

İş ciddiye binince bazıları yan çizebilir. “Arkadaşlar aradı, telefonda tamam dedim ama” diye başlayan savunmalar görebiliriz. Onlara “etkin pişmanlık yasasından faydalanmalarını” tavsiye ederiz.

#Amiraller
#Darbe
#Kanal İstanbul
#Montrö