Ekrem Bey’in hayalleri suya düştü, ıslandı

04:0010/05/2022, Salı
G: 10/05/2022, Salı
Mehmet Şeker

Talibi çok olduğundan, bir makama gelmek zordur.Rakipleri geride bıraktıktan sonra gelinen makamın hakkını vermekse daha zor.Sanatçılar için de öyle, siyasetçiler için de.Biz buna sporcuları da ekleyelim.Zirveye çıkmak ve zirvede kalmak, gece gündüz çalışmayı gerektirir.İşte bizim Ekrem Bey burayı tam anlayamadı.Sandı ki seçimi kazanmak yetecek.Nerede o bolluk?Krallıklarda bile tahta çıkmakla iş bitmez.Hakkını vermeyeni bir hançerle indiriverirler.*Bizimkinin zafer sarhoşluğu ilk günden beri devam

Talibi çok olduğundan, bir makama gelmek zordur.

Rakipleri geride bıraktıktan sonra gelinen makamın hakkını vermekse daha zor.

Sanatçılar için de öyle, siyasetçiler için de.

Biz buna sporcuları da ekleyelim.

Zirveye çıkmak ve zirvede kalmak, gece gündüz çalışmayı gerektirir.

İşte bizim Ekrem Bey burayı tam anlayamadı.

Sandı ki seçimi kazanmak yetecek.

Nerede o bolluk?

Krallıklarda bile tahta çıkmakla iş bitmez.

Hakkını vermeyeni bir hançerle indiriverirler.

*

Bizimkinin zafer sarhoşluğu ilk günden beri devam ediyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı’na zıplamak için bir tramplen sanki.

Kendisine açılan kredileri gün gün tüketmekle meşgul.

Her aşamada, birilerinin gönlündeki yeri kaybettiğinin farkında mı acaba?

*

Kimileri “temel atmama töreni” ile karşılaşınca pişman oldu.

Kimileri “yapraklar bile şu anda beni alkışlıyor” sözünden kıl kaptı.

“Belediyede hiç kimse işinden atılmayacak” diye namus üzerine söz verildikten sonra işten çıkarılanlar ve onların yerine daha çok kişinin alınması, birilerinin kredisini bitirdi.

İstanbul afetle boğuşurken bay başkanın tatile çıkması bir kesimi şaşırttı.

“Tatil bana çok yakışıyor” demesi, “Alışacaksınız” diye posta koyması, pasta şeklindeki grafik üzerinde değişikliğe yol açtı.

*

Bazıları da gönlündeki krediyi harcamak istemiyor, inadına direniyordu.

Ancak onu başkan seçenlerin önemli bir kısmı önce hayret makamındayken sonra “elim kırılaydı” mevkiine geçti.

Otobüsler yolda kaldığı, yolcuların inip otobüsü ittiği, kendi kendine yanmaya başladığı gün, erime devam ediyordu.

İtilen kakılan otobüslerin gidişi yavaştı ama erime hızlanmıştı.

Kar İstanbul’da krallığını ilan ettiğinde, şehir içinde bile yollar kapandığında, bizimki İngiliz Büyükelçisi ile balıkçıda yemekteydi.

Kimileri de o gün desteğini çekti.

*

Arıtma tesisinin üstüne çarpı çekilerek iptali sonrasında denizi ‘müsilaj’ dedikleri deniz salyası kapladığında, sinir katsayısı yükselenler az olmasa gerek.

PKK’lıların işe alındığı ortaya çıktığında “Çok yanlış yapmışız” diyen seçmenler olmadığını düşünmek imkânsız.

Bir kesim de o zaman fire grubuna dâhil olmuştur.

“Nerede eski bayramlar” der gibi “Nerede eski başkanlar” diye düşünenler günden güne artıyor.

*

En son Karadeniz gezisi tüy dikti.

Bütün varlığıyla destek verenler bile tepki gösterdi.

Gezi otobüsündeki gazeteci kadrosunu beğenmediler.

Sayın Başkan bu defa da “Vız gelir, tırıs gider” deyince, kızılca kıyamet başladı.

Sözünü geri alır gibi yaptı ama vaziyeti kurtarmaya yeter mi?

“Tırıs gelir, vız gider” diye düzeltme yapsaydı…

Ya da gidişin tırıs değil, rahvan olduğunu açıklasaydı…

Emin olun yine o tepkileri yok edemezdi.

*

Seçimi kazandığından bu yana Cumhurbaşkanlığı’na göz diktiğini bu kadar açık belli etmeseydi…

Biraz İstanbul’la ilgilenseydi…

Hiç değilse, koltuğu ısınacak kadar otursaydı…

İkide bir oraya buraya zıplamasaydı…

Şehrin problemlerini çözmeye çalışsaydı…

Daha az konuşup daha çok iş yapsaydı…

Nefer olduğunu söyleyip sefere çıkmasaydı…

“Benim adayım genel başkanımız” dediği hâlde, genel başkana karşı bayrak açmasaydı…

Gerçekten samimi davransaydı… (Samimiyetin sahtesi, kendini hemen belli ediyor.)

Muhakkak daha avantajlı olurdu.

Belki o zaman altılı masa, onu aday gösterebilirdi. Buradan bir manevra ile toparlayabilir mi? Çok zor.

Artık, geçti Bor’un pazarı. İstanbul Niğde arası 753 kilometre.

#İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
#PKK
#İngiliz Büyükelçisi
#müsilaj