Geldi mi üst üste geliyor. Orman yangınları, sel, deprem, saldırı…
Hepsiyle baş ederiz de…
Şu yalancılar yok mu?
Klavye fedaileri, masa başı kahramanları.
İki tivit ile bütün dertleri çözdüğünü düşünen ve okuduklarına hemen inananlar.
İşte onlarla uğraşmak zor.
İnsanın ahtapot gibi birçok kolu olsa yetmez.
*
Çok anlamlı bulduğum bir Japon atasözü vardır.
“Okuduğun her şeye inanacaksan, hiç okuma daha iyi.”
Bizim yalan savaşçıları, okuduklarına hemen inanmak için can atıyor.
Özellikle işlenen konular, memleketin aleyhine ise…
İşin garip yanı, okuduklarını yazanlar da kendileri gibi olanlar.
Döngü kısır ama haddinden fazla çocuk sahibi.
*
Yalanları büyük bir iştahla yayanlar, ülkeye zarar verdiklerinin ne kadar farkında?
Yaptıklarının, yarınları karartmaya yaradığını, çocukların geleceğine saldırı anlamına geldiğini ne kadar biliyorlar?
Başkalarının hakkına girdiklerini tam anlamıyla idrak edemeyenler, Japon atasözünden etkilenmiyorsa, “Kişiye günah olarak her duyduğunu söylemesi yeter.” buyuran Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) kulak versin.
*
Bilmek gerekir ki hadis-i şerif olsun, atasözleri olsun, aklı başında kişilere hitap eder.
Bilmeden yanlış yapanlara doğruyu gösterir.
Gaflet içinde olanları etkiler.
Eğer niyet kötüyse?
Onlara zerre kadar dokunmaz.
Dünyanın bütün güzel sözleri bile kâr etmez.
*
Gördüğü, duyduğu, okuduğu her şeyden, ülke adına bir zarar tahsil etmek niyetiyle güne başlayanları, makul çizgiye getirmek için değnek de üvendire de az gelir.
Nodulu hissetmezler.
İnanmayan denesin, görsün.
O yüzden iş zor diyoruz ya zaten.
*
Düşmanla baş etmek için aynı silahı kullanmak gerektiği söylenir.
Yalancıyı alt etmek için biz de mi yalana başvuralım?
O zaman ne farkımız kalacak?
Bilge Kral Aliya’ya rahmet olsun.
*
Herkes, her zaman akıcı konuşmaz, konuşamaz.
Pek çok kişinin konuşmasında arada bir duraksama görülür.
Bazılarının da muhatabının söyleyeceği kelimeyi tahmin etme alışkanlığı vardır.
Bu sebeple cümle tamamlama eğilimindedirler.
Özellikle gazeteci yazar milletinde bu alışkanlık ağır basar.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında konuşurken kısa bir es verince, karşısındaki Abdulkadir Selvi bir kelimeyi tahmin etmeye çalıştı.
Buradan bile kendilerine ekmek çıkarmaya gayret edenleri gördük.
Kaldı ki Erdoğan, Selvi’nin kelimesini kullanmadı, cümlesini başka bir kelimeyle tamamladı.
Hemen “Canlı yayında sufle aldı” diye çullanıp saldırıya geçmek, insafsızlıktır, apaçık kötü niyettir.
Aynı kelimeyi kullansaydı da fark etmezdi.
*
Ne gariptir, böyle basit, sıradan, insanî bir durumda bile hücuma geçenler kimdir diye bakınca görüyoruz ki kendileri çok uzaklardan sufle alanlar.
Ne suflesi, düpedüz eline metin tutuşturulanlar…
Dahası, düşmandan akıl alan, taktik ithal edenler…
Bizi yok etmek maksadıyla kuşatanlardan silah ve cephane tedarik edenler.
Bu, düşman kayığını binmiş bize nanik yapan ve gözünü kan bürümüş tiplerle çok işimiz var.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.