“Biz gökyüzünü bile boyarız” istersek…

04:0025/10/2022, Salı
G: 25/10/2022, Salı
Mehmet Şeker

Yeni Şafak·Mehmet Şeker - “Biz gökyüzünü bile boyarız” istersek...Beyazıt Meydanı yüzyıllardır kimliğini arıyor. Bir türlü bulamadı. Çok fena kaybetti galiba.Meydan düzen-lemesinin ikide bir değiştirilmesi, taş döşenmesi, taşların sökülüp yenilenmesi, merdivenlerin şekilden şekle girmesi, bazen beton dökülmesi sonra uymadı diye kırılıp iptal edilmesi…Düzenlemenin hiç bitmemesi, yolu ara sıra düşenleri bile bıktırdı.Artık bitse, bir şekil alsa ve o son olsa…*Üniversitenin sembolü olan büyük kapıyı

Beyazıt Meydanı yüzyıllardır kimliğini arıyor. Bir türlü bulamadı. Çok fena kaybetti galiba.

Meydan düzen-lemesinin ikide bir değiştirilmesi, taş döşenmesi, taşların sökülüp yenilenmesi, merdivenlerin şekilden şekle girmesi, bazen beton dökülmesi sonra uymadı diye kırılıp iptal edilmesi…

Düzenlemenin hiç bitmemesi, yolu ara sıra düşenleri bile bıktırdı.

Artık bitse, bir şekil alsa ve o son olsa…

*

Üniversitenin sembolü olan büyük kapıyı hiç görmeyenler bile tanır, bir yerde resmini görmüştür.

Belki eski bir paranın üstünde, belki bir gazetede veya dergide fotoğrafına rastlamıştır.

Onu yıkmayı düşünen çıkmadı diye sevinsek yeridir.

*

Beyazıt Meydanı, Kapalı Çarşı’nın da kapısı, yalnızca üniversitenin değil.

Sahaflar Çarşısı’nın hemen yanında büyük, yaşlı bir çınar vardır.

O çınarın dibinde bir adam... Çınar ona uymuş, o çınara benzemiş. Hüseyin Avni Dede uzun saçları ve uzun sakalıyla, 58 yıldan beri her gün oradadır. Sıcak soğuk demeden dikilir, kitap satar. Şiir kitapları. Geçenler ona selâm verir, turistler fotoğrafını çeker. O hep mütebessim, ayaktadır.

*

Birkaç gün önce, o çınara Hüseyin Avni Dede’nin adı verildi. Bir de tabela konuldu.

Ne güzel bir hareket. Besbelli Vefa, oraya çok uzak değil.

Keşke onun kadar hak eden herkesin bir çınarı olsa.

İBB Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nü kutlarım.

Bu kararı alanlara teşekkür etmek gerekir.

*

Kırk yıldır tanıdığım, geçerken selâm verdiğim Hüseyin Avni Dede, artık kendi adını taşıyan çınarın yanında satacak kitaplarını.

Bir ara, hangi sebepleydi anlamak zor, ona da yasak getirmişlerdi.

Burada bütün gün dikilip durma, satış yapma demişler.

Tesbih satanları, ufak tefek antika satanları da kovalamışlardı niyeyse.

Şükür ki o günler geride kaldı.

Zira bir şehrin köşe taşlarıdır onlar. Kurukahveci Mehmet Efendi, Hacı Bekir, Konyalı gibi.

*

Belki günün birinde oradaki çay bahçesinin de tekrar açılmasına izin verirler.

Belediye yetkilileri eğer çay bahçesi işletenlerin bir süre sonra kendini ufak çaplı mafya sanmasından endişe ediyorsa, kendileri de işletebilir.

Hem böylece çay kahve fiyatları da uçan cinsten olmaz.

*

Hüseyin Avni Dede’den sonra Ersoy Dede ile Melih Bayram Dede de kendilerine birer çınar bulsa gerektir.

Tavsiyemizi yaptık, takdirlerimizi belirttik… Minik şakamızı da ihmal etmedik.

O halde sıra şiire gelsin.

Hüseyin Avni Dede’nin “Mektup” adlı şiiri:

*

telâş kimde sorarım

sorarım kimde heyacan

merhaba şair dostlarım

merhaba osman ile can

kartınızı aldım teşekkür ederim

bildiğiniz gibi parasız pulsuzum ben gene

satırlarınızda kayboldu kederim

açılıverdi yüreğimi sıkıştıran mengene

osman fırçayı aldım elime

sandığı istediğin yere koyarız

şairlik ne kelime...

biz gökyüzünü bile boyarız

#Hüseyin Avni Dede
#​Beyazıt Meydanı
#Şiir
#Çınar