On dekar orman daha yansaydı, Avrupa Birliği kuralları gereği hükümet düşecekti ama çoğunu söndürdüler.
Birkaç tane kaldı, o da bugün yarın kontrol altına alınacak görünüyor.
Öyle saçma kural mı olurmuş diye dudak bükmeyin.
İtiraz etmeden önce, eski günleri hatırlamakta fayda var.
Gezi kalkışması zamanında milyonlarcası, aynı mantıkla kurulan cümleye bel bağlamıştı.
İki gün daha dayansaydılar, yakıp yıkmaya devam edebilseydiler, çok arzuladıkları şekilde dozerle Dolmabahçe’ye saldırabilseydiler, AB kuralları gereği (ne demekse) hükümet düşüyordu.
***
Aklı başında sandığımız adamlar bile, bu mesajı yayıp duruyorlardı.
Bugün niye inanmasınlar?
İnsan milleti, gönlünden geçene yakın iddialara –saçma da olsa– inanmaya çok meyillidir.
O eğimin cazibesiyle, su gibi akar, kalbinde yer bulur iddialar.
Neylersiniz, olmadı.
Yine olmadı.
***
Her nerede yangın çıktıysa, hepsine de dakikalar içinde müdahale etti adamlar.
Hız rekoru kırıldı.
Ormancılar başta olmak üzere bütün görevliler, gönüllü vatandaşlarla beraber canını ortaya koyarak mücadele etti.
Ülkenin her tarafından ekipler yangın bölgelerine koştu akın akın.
Uzaktan bakınca bile yangın karşısında insanüstü gayret gösterdikleri anlaşılmaktaydı.
***
Türk Hava Kurumu uçaklarıyla ilgili iddialara sarılmak da istenen sonucu vermedi.
Ortalığa yolsuzluklar tekrar döküldü, yanlış yönetim tarzı tekrar gündeme geldi.
Hiç de hoş olmayan hatıralar bir kere daha canlandı. Mahkemenin kayyum ataması falan.
Kemal Bey gitti, yerinde tetkik etti.
Uçakların mukavvadan farksız olduğunu kendi gözüyle ve kendi gözlüğüyle gördü.
Yenileme işini Ekrem Bey İBB olarak üstlenmek istedi.
Netice yine kâr etmedi.
“Bu adamlar nasıl gider arkadaş?” sorusu ile yine başa dönüldü.
Büyük yangınlar da işe yaramıyorsa…
Depremler zayıf kalıyorsa…
Yargı yoluyla müdahale fos çıkıyorsa…
TIR’ları durdurmak tersine dönüyorsa…
Darbe bile başarılı olamıyor, işgal plânı bir gecede ham bir hayal oluveriyorsa…
Ne yapmak lâzım?
Bir yolu olmalı.
Büyü mü yaptırmalı?
Kurşun mu döktürmeli?
Kurşun yetmiyorsa atom bombası mı tedarik etmeli?
Nedir bunun yolu, bilen varsa söylesin.
***
Bilen söylemez, söyleyen bilmez.
Dünya ahvali böyledir.
Bilen söylemeyince ‘Biden’ yazıp ‘Baydın’ dedikleri “muhterem titrek” niyetini söyledi.
Sandık yoluyla olacakmış bu sefer değişiklik ve bu sebeple muhalefete destek vereceklermiş.
Açık açık konuştu adam.
Kimse de çıkıp veya çıkmadan, oturduğu yerden, “Bizim iç işlerimize ne hakla karışıyorsun? Sen kim oluyorsun?” demedi.
Ne iktidardan, ne muhalefetten “Ne münasebet” gibi bir tepki işittik.
Herhalde evvelki müdahale biçimleri akla geldi ve “Buna da şükür” dendi; “Yeter ki iş sandığa kalsın, hallederiz…” Çünkü daha muhalefetin adayı belli değil.
Kelimelere dökülmese bile çoğunun içinden böyle cümleler geçmiş olmalı.
***
Geçmiş olsun… Yanan ormanlar yenilenecek.
Yapılan açıklamaya göre, 252 milyon fidan dikilmesi planlanıyor. Her vatandaş için üç ağaç.
O hesabı bir daha gözden geçirmek lâzım. Hesap yanlış da ondan.
Ormanların yanmasına sevinen, büyük umutlarla isteyen hatta yakanları listeden düşmek şart.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.