Aşk ile konuşunca

04:0023/08/2022, Salı
G: 23/08/2022, Salı
Mehmet Şeker

Hatırımızdan hiç çıkmaz, Kemal Bey bir tarihte Trakya’da konuşmuştu. Güzel bir hava, karşısında kalabalık, elinde mikrofon…Trakya’yı çok seviyor olsa gerek.Sevdiğinin karşısında dili tutulan, söyleyeceği sözleri karıştıran biri gibi davrandı.O videoya bir kere daha rastladım.Söylediklerini tek tek not ettim.Biraz zorlandımsa da bir hece bile atlamadan tamamlayabildim.Bakalım yazıya dökünce ne çıkıyor:“Trakya’nın en güzel ilçelerinden, illerinden… İllerini, ilçelerini barındıran bir Trakya’da… En

Hatırımızdan hiç çıkmaz, Kemal Bey bir tarihte Trakya’da konuşmuştu. Güzel bir hava, karşısında kalabalık, elinde mikrofon…

Trakya’yı çok seviyor olsa gerek.

Sevdiğinin karşısında dili tutulan, söyleyeceği sözleri karıştıran biri gibi davrandı.

O videoya bir kere daha rastladım.

Söylediklerini tek tek not ettim.

Biraz zorlandımsa da bir hece bile atlamadan tamamlayabildim.

Bakalım yazıya dökünce ne çıkıyor:

“Trakya’nın en güzel ilçelerinden, illerinden… İllerini, ilçelerini barındıran bir Trakya’da… En güzel ilçelerinden, illerinden birisi… Trakya ve ilçeleri…”

*

Oh!

Neymiş?

Trakya, iller, ilçeler falan.

Anlamlı bir cümleye çevirecek babayiğit çıkar mutlaka.

Ben başaramadım.

Kelimeler arasında kendimi labirentte hissettim.

İller, ilçeler… İlçeler, iller…

Amanın ne hoş konuşur diller…

Aşk bu aşk.

Bu kadar karıştırma, bir cümle kuramama durumu, başka türlü izah edilemez.

*

Neşet Ertaş
“Aşkınan koşan yorulmaz”
derdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma temposuna hayret edenlerin, yorgunlukla ilgili soru sorması üzerine bu sözü tekrar eder.

Kemal Bey için bu söz herhalde şu şekilde anlam kazanır:

“Aşkınan konuşan cümle kuramaz.”

Yoksa niye kekelesin?

KAFİYE, REDİF VE ÇOK RASTLANAN YANLIŞLAR

Yahya Kemal sevgilisine seslenmiş:

“Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden.
Bendim geçen, ey sevgili, sandalla denizden.”

Bu şiiri Muzaffer İlkar bestelemiş. Nihavend.

Eve yaklaşmaya cesareti yok. Şen kahkahalar sabaha kadar devam etmiş. Şarkılar eşliğinde güneş doğmuş.

Şimdi bunu şöyle söylese biri:

“Dün kahkahalar yükseliyorken evinizden,
Ey sevgili, sandalla denizden geçen bendim.”

Aynı kelimeler, aynı anlam. Fakat şair öyle söylememiş, öteki türlü söylemiş. İyi de etmiş. Vezin diye bir şey var. Ve tabii kafiye.

Hiç kimse bunu bozduğumuz düzende söylemez, söylememiştir, söyleyemez.

Mutabık mıyız?

*

Peki, o hâlde, koca koca adamlar, ismi yükseklerde anılan kişiler, “Bugün bize pir geldi” diye söze başladığı ve omuzlarını sallayarak devamını getirdiği zaman, niye hiç kimse itiraz etmiyor?

“Bugün bize pir geldi
Gülleri taze geldi…”

Redifi kafiyeyi bilenler söylesin.

Burada kafiye nerede, redif ne âlemde?

“Pir” ile “taze” kafiye olur mu?

Öncesinde kafiye yoksa, sonda tekrarlanan kelime redif sayılır mı?

*

Doğrusu
“Bugün pir bize geldi”
olmalı.
Zira sonrasında
“Gülleri taze geldi”
denilecek.
Daha sonra da “
Önü sıra kanberi / Ali Murtaza geldi”
ile dörtlük tamamlanacak. (Kamberin değil.)

“Bize, taze, Murtaza” kafiyelerini dikkate almak gerekmez mi?

Uzun şiirin devamındaki hiçbir mısrada bu türden bir kafiye hatası yok. Zaten olması da düşünülemez.

O hâlde kim, ne zaman değiştirdi ve nasıl bu şekilde yayıldı?

Bundan sonra dikkate alıp düzeltmeye çalışan çıkar mı? Hiç sanmam. Belki bir iki kişi.

“Ali bizim şahımız / Kâbe kıblegâhımız / Miraçtaki Muhammed / O bizim padişahımız…
Eyvallah şahım, eyvallah / Hak la ilahe illallah…”
#Trakya
#redifg
#Neşet Ertaş
#kafiye