17 yaşındaki Aleyna Ölmez, depremin 248. saatinde enkazdan çıkarıldı. Şuuru açıktı, morali beklenildiğinin aksine iyiydi.
Doktorlar şaşkın. Hiçbir şey yiyip içmeden, o kadar uzun süre enkaz altında kalan birinin, böbrek fonksiyonlarının korunmuş olmasını hayretle karşılıyorlar. Bazı şeyleri tıbben izah edemediklerini söylüyor doktorlar. Tıp bazen TIP demek ve susmak durumunda kalabiliyor. Hak, hukuk, ahlâksa pek çok yerde.
Deprem bölgesinde hasar tespit raporları hazırlanıyor.
Hasarın ne boyutta olduğu önemli tabii… Kim ne kadar zarar gördü, ortaya çıkarılması şart.
Bir de bunun evveliyatı var.
HTR’ye ilave olarak, başka bir HTR’ye ihtiyaç söz konusu.
Hata tespit raporları da hazırlamak gerekir.
Aynı zamanda rüşvet tespit raporları, ihmal tespit raporları, aç gözlülük tespit raporları, ahlâk noksanlığı tespit raporları…
Ahlâk konusunda zaafımız bulunmasaydı, bu depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı onda birinden daha az olurdu. Çok mu iddialı? O zaman bir deneyelim. Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak.
Bir yerli Zagor çıksa da “Ahlaaak” diye bağırsa, “Ahyaaak” yerine.
Önce İskenderun, ardından Antakya’daki büyük yangınlar, hiç de durup dururken, kendiliğinden çıkmış gibi görünmüyor. İnşallah başka yangınlar çıkmaz.
Deprem HAARP sebebiyle değilse de SAAVAŞ kaynaklı olabilir. Oysa biz daima BAARIŞ’tan yanayız.
Bunu da gördük. Gözlerden uzak bir yerde toplantı yaptılar. Hangi muhallebicide buluştuklarına dair tahmin yürüten olmadı.
Ne konuşacaklar, öncesinde belli değildi güya. Yakın çevre tarafından bildirildi ki adayın ismi cismi konuşulmayacak. Adaylık için yanıp tutuşan Kemal Bey için “adaylık düşündüğünü dile getirmeyecek” dendi. Dendias bile gülmüştür buna. Sır ya, kimse bilmiyor ya… Söylemeyince yok sanılacak, sır kalacak.
Toplandılar, ne konuştuklarını bilen yok. Açıklama yapılmadı. Toplantıdan sonra Kemal Bey kurmaylarına bile “İyi geçti” demekle yetindi.
Adayın kimliği konu edilmediyse, ne konuşuldu? Kerevizin faydaları mı? Font, punto ve satır aralığı mı?
Nerede buluştuklarını da kimse bilmiyor. Bilhassa gizli tutuldu, açık edilmedi. Gizlice buluşup, ayrıldılar.
Gazeteciler girişte ve çıkışta ordu gibi saldırıp soru sormasın diye.
Gazeteci sorusundan korkuyorsanız, iş bitmiştir. Öyle bir korku yaşayana, hiçbir ilaç fayda etmez.
Buraya kadar geldiyseniz, geçmiş olsun. Adayınız her kim olursa olsun fark etmez artık.
6 Şubat gecesi yaşadığımız öyle bir sallanmaydı ki, ruhu bedenden ayırır cinsten. Deprem ânında fırında çalışan Mesut Hançer, hemen evine koştu ama enkazla karşılaştı. Eliyle mücadele ederek kızının cansız bedenine ulaştı. Gözyaşı bile dökemedi. Ne yapacağını bilemeden kızının elini tuttu ve öylece oturdu. Hiç bırakmadı kızının elini. Sanki kızı uyuyordu da, uyanıp babasını görünce korkmayacaktı. Mesut Bey hiçbir şey yapmadı, öylece durdu. O durdu, hayat durdu, zaman durdu...
*
Âfeti yaşayan ile hisseden bir olmaz muhakkak. Biz bu defa uzaktan etkilendik. Her âfet bir ders. İster bir “uyarı” ampulü yakar ve kendisine çekidüzen verir insan, ister “kıyâmet” deyip ortalığı birbirine katar… İster gecesini bile aydınlatabilecek duruma gelir, ister bütün dünyâsını kör eder… İster bir sevdiğini hatırlar da yüzündeki tebessüm olur, ister kendi içine kapandıkça kapanır...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.