Türkiye’nin Libya’daki özel konumunu bozmak isteyenlere dikkat!

04:0014/04/2021, Çarşamba
G: 14/04/2021, Çarşamba
Mehmet Acet

Önceki gün Libya Başbakanı Dibeyde, Başbakan Yardımcı ve 14 Bakan’la Ankara’ya çıkarma yaptı.Ziyaret sırasında yeni havalimanı inşaatı, enerji santrali ve alışveriş merkezi inşaatı için anlaşmalar imzalandı.Görüşmelere dair değerlendirmelerini sorduğum üst düzey bir yetkili,“Gayet iyi ve verimli”ifadesini kullandı.Ayrıca, Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in Libya’lı mevkidaşıyla görüşmesinde bir takım enerji projelerinin gündeme geldiği yönünde bilgiler var.Çıkarma da güzeldi, verilen resimler de.Ancak,

Önceki gün Libya Başbakanı Dibeyde, Başbakan Yardımcı ve 14 Bakan’la Ankara’ya çıkarma yaptı.

Ziyaret sırasında yeni havalimanı inşaatı, enerji santrali ve alışveriş merkezi inşaatı için anlaşmalar imzalandı.

Görüşmelere dair değerlendirmelerini sorduğum üst düzey bir yetkili,
“Gayet iyi ve verimli”
ifadesini kullandı.

Ayrıca, Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in Libya’lı mevkidaşıyla görüşmesinde bir takım enerji projelerinin gündeme geldiği yönünde bilgiler var.

Çıkarma da güzeldi, verilen resimler de.

Ancak, Türkiye’nin Libya ile ilişkilerini sabote etmeye, bu şu aşamada mümkün değilse bile uyutarak zayıflatmaya çalışan aktörlerin varlığı hesaba katıldığında, meselenin dikkat gerektiren bir yönünün olduğu da ortada.

Bir hususun altını çizeyim:

Fransız basınında son haftalarda arka arkaya Türkiye’nin Afrika’da artan ağırlığına dair haberler, analizler çıkıyor.

Gerçeği yansıttığı için bu haberler bizim hoşumuza gidiyor, Türkiye’nin Afrika’daki varlığının büyümesinden dolayı mutlu ve gururlu oluyoruz ancak unutmamalı ki, Fransız basınında bu haberler, Türkiye’nin yükselen gücünün Fransız çıkarlarına tehdit oluşturduğuna dikkat çekmek için yapılıyor.

Fransa’nın Ankara’da uzun yıllar büyükelçilik yapmışlığı olan şimdiki Dış İstihbarat Başkanı Bernard Emie’nın Türkiye’nin, Libya başta olmak üzere Afrika’daki ağırlığını zayıflatmak için kendi ağırlığını koymaya çalıştığını, yürüttüğü temaslardan, yaptığı ziyaretlerden tahmin edebilirsiniz.

Bir örnek vereyim:

Daha yenilerde Türkiye’nin Mısır’la ilişkileri normalleştirme çabalarını artırdığı bir ortamda, Bernard Emie, soluğu Kahire’de almış, Abdül Fettah Sisi ile görüşmeler yapmıştı.

YUNANİSTAN’IN LİBYA YÜZSÜZLÜĞÜ

Fransa ile birlikte Türkiye’nin Libya ile özel ilişkiler geliştirmesinden rahatsız olan birkaç ülkeden biri de Yunanistan.

Daha yenilerde,
“Yüzsüzlüğün bu kadarı”
demekten kendinizi alamayacağınız bir gelişme yaşandı.

Kasım 2019’da Türkiye, Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Deniz Sınırlarını Yetkilendirme Anlaşması’nı imzaladığında, Atina yönetimi, bu duruma tepki göstermek için ülkedeki Libya Büyükelçisini kovmuştu.

Kovulan o isim, (Muhammed El Menfi) bugün Libya’da Başkanlık Konseyi Başkanlığı yapıyor ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis, geçen hafta Trablus’ta Menfi’nin ayağına kadar giderek kendisiyle bir görüşme yaptı.

Yüzsüzlüğün bu kadarı derken kastımız bu.

Türkiye, Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümetine en zor zamanda yardım eden tek ülke olmuştu.

İki sene önce bu vakitler, darbeci Hafter birlikleri Trablus’u kuşatıp Libya’nın tamamında hakimiyet kurmak üzere iken, dönemin Ulusal Mutabakat Hükümet yetkilileri Türkiye’den yardım istemişler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın âlicenap yaklaşımı sayesinde, Trablus’a giden yardımlarla hem devam eden savaşta denge sağlanmış, hem de Hafter güçlerinin yeni, daha büyük katliamlarının önüne geçilmişti.

O zor günlerde, Hafter’le resim vermekten çekinmeyenler, şimdilerde, Trablus yönetiminin kapısını aşındırmaktan geri durmuyorlar.

YUNANİSTAN TÜRKİYE İLE GERİLİMDE FRENE Mİ BASTI?

Öznesinde Libya olan gelişmelerin gölgesinde, bugün Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın Ankara ziyareti gerçekleşecek.

Türkiye ile Yunanistan arasında 2020’nin yaz aylarında zirveye çıkan gerilim, görece azalmış görünüyor.

Bunun arka planındaki en önemli faktör, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yürütülen görüşmelerle yeniden
‘pozitif gündeme’
dönüş iradesinin ortaya çıkmış olması.

Ancak bu türden ziyaretlere, olumlu yönde fazladan anlamlar yüklemek de yanlış olacaktır.

Neden mi?

Şundan dolayı:

Yunanistan, Doğu Akdeniz ve Ege’deki maksimalist taleplerinden vazgeçmiş değil.

Atina’dakiler, Avrupa Birliği üyesi olmanın avantajını, ABD’den aldığı desteği,
‘yaygaracı’
bir dile dönüştürmekte pek bir mahirler.

O nedenle, dikkati elden bırakmamak gerekiyor.

Geçen hafta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la yaptığımız sohbette, kendisinin Yunanistan ile ilgili söylediklerini ilgi çekici bulmuştum.

O sözlerden şu alıntıyı yapalım:

“Yunan komşumuzdan başkalarına güvenerek nara atmamalarını, kendi boy ve kilolarına uygun davranmalarını bekliyoruz. Yunanistan’ın ekonomik durumu malum. Dünyanın parasını silahlanmaya harcayarak en büyük zararı kendi halkına veriyor. Silahlanma yarışına girmeleri matematiksel olarak yanlış. 3-5 silah, uçakla bu denklem değişmez. Biz hak, alâka ve menfaatlerimizi korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna muktediriz. Ama bunu söylemek tehdit değil. Diğer yandan da konuşalım diyoruz, bu da acziyet değil.”

Ekonomik krizi atlatamayan ve ülkenin varlıklarını satmaya devam eden Yunan yönetimi, daha yenilerde Fransa ile milyarlarca dolarlık savaş uçağı anlaşması yaptı.

Bakan Akar yukarıdaki sözleriyle dolaylı atıfla bu noktaya da dikkat çekiyor, böyle üç beş uçakla, güç dengesi Yunanistan lehine değişmez diyor.

Yunanistan’da Türkiye’de uçan kuşlar bile haber olduğuna göre, bu sözler hızlıca Yunancaya çevrilip ilgili yerlere ulaştırılmış olmalı.

#Türkiye
#Libya
#Hulusi Akar
#Yunanistan
#Doğu Akdeniz
#Ege