İzleyenler fark etmiş olmalı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile baş başa yaptığı 2 saat 15 dakikalık görüşmenin hemen hemen tamamını gazetecilere anlattı.
Eksik kalan, ya da sonradan aklına gelen kısmını da Ruhat Mengi’ye aktarmış.
O mülakatta da şöyle diyor Karamollaoğlu:
Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmenin bütün detaylarını, satır satır bu şekilde ifşa etmesinin mutlaka bir gerekçesi olmalı.
Ha, bir gerekçesi olsa bile, bu türden ikili görüşmelerin içeriğini muhatabın onayını almadan kamuoyu ile paylaşmak, siyaseten ahlaki bir tavır olamaz.
Temel Bey, ittifak tercihi konusunda içinde AK Parti’nin de olduğu Cumhur İttifakı yerine, içinde CHP’nin de yer aldığı karşı cephede yer almasını bir takım ilkesel görünümlü gerekçelerle izah ediyor.
Yani belli şartlar gerçekleşirse değil, hangi şart altında olursa olsun, Temel Bey, Tayyip Bey’le aynı ittifak içinde yer almaz diye düşünüyorum.
Bu tezimi güçlendirecek 21 sene öncesinden bir anım var.
Anlatayım.
2000 yılının sonbaharında başında Recai Kutan’ın bulunduğu Fazilet Partisi adına bir heyet, Brüksel’e bir çıkarma yapmıştı.
Heyette Temel Karamollaoğu da vardı. (Galiba o zamanlar partinin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı idi)
Ben de televizyon muhabiri olarak bu geziyi izliyordum.
Erdoğan, Türk Ceza Kanunu’nun 312’inci maddesinden dolayı siyaset yasaklısı durumundaydı.
Recai Bey, (Allah’tan kendisine sıhhat ve afiyet diliyorum) Avrupalı parlamenterlerle yaptığı görüşmelerden birinden çıkınca, uzattığımız mikrofona güler yüzlü bir şekilde
şöyle şeyler söyledi:
Bu sözleri işitince habercilik refleksiyle Avrupa Parlamentosu’na gidip Recai Bey’in aktardığı görüşleri ilgili parlamenterin kendi ağzından alarak haberleştirmeye karar verdim.
Brüksel’deki parlamento binasına vardığımda randevu saatini beklerken Temel Karamollaoğu ile karşılaştık.
Kendisinin yanında iki partili daha vardı.
Meğer, randevuların bazılarının saati çakışınca, iki heyet halinde görüşmelere devam kararı almışlardı.
Hikâyenin asıl kısmı burada başlıyor.
Temel Bey’e, Recai Bey’in bize memnuniyet ifade eden sözlerle anlattıklarını, Avrupa Parlamentosu’na Erdoğan’ın yargılandığı 312’nci maddeden rahatsızlık duyan parlamenterle mülakat yapmaya geldiğimi söyleyince, hiç beklemediğim bir tepki verdi.
Şaşırdım haliyle.
Fazilet Partisi Genel Başkanı sıfatıyla Recai Kutan, Erdoğan’ı siyasi yasaklı hale getiren 312’nci maddenin AP’de gündem olmasından memnuniyet duyduğunu ifade ediyor, ama aynı partinin bir başka önemli ismi olan Temel Karamollaoğlu, böyle bir konunun orada gündeme gelmesinden rahatsız oluyordu.
Mefhum-u muhalifinden bakıldığında, Temel Bey açısından bu yaklaşım, Erdoğan’ın siyasi yasaklı olarak kalmasına dönük bir arzuyu yansıtıyordu.
O böyle dedi diye işimden geri durmadım tabii, gittim o habere ilgili isimlerle gerekli görüşmeleri yaparak haberimi tamamladım.
Asıl mesele benim ne yaptığım meselesi değil tabii.
Asıl mesele, ta o günlerde, Temel Bey’in Tayyip Bey’le ilgili nerede durduğunun spontane şekilde gelişen bir olayla kendini açığa vurması meselesi.
Kendi adıma bu hikâyeyi, Karamollaoğlu’nun Saadet Partisi’nin başına geçtikten sonra durduğu yeri anlamamızı kolaylaştıran bir anı olarak saklıyorum.
Ve hep şunu söylüyorum.
Temel Bey, Tayyip Bey’in içinde, yanında, köşesinde yer aldığı herhangi bir ittifakın bir parçası olmaz.
Şartlara bağlı bir şey değil bu.
Kategorik bir karşı çıkış hali.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.