İdlib krizi epeyce bir süredir, sıcak gündemin geri planında kalmıştı.Bunun nedeni, 5 Mart 2020’de sağlanan ateşkesin korunması sayesinde çatışmalı ortamın yerini görece sakin bir döneme bırakmasıydı.Ancak, son günlerde 1,5 yıllık bu sükûnet havasının yeniden bozulabileceğine dair bir takım işaretler gelmeye başladı.Geçtiğimiz Cumartesi günü İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde arama tarama faaliyeti sonrasında yapılan saldırıda üç askerimiz şehit oldu.Saldırıyı DAİŞ’le ilişkili olduğu söylenen
İdlib krizi epeyce bir süredir, sıcak gündemin geri planında kalmıştı.
Bunun nedeni, 5 Mart 2020’de sağlanan ateşkesin korunması sayesinde çatışmalı ortamın yerini görece sakin bir döneme bırakmasıydı.
Ancak, son günlerde 1,5 yıllık bu sükûnet havasının yeniden bozulabileceğine dair bir takım işaretler gelmeye başladı.
Geçtiğimiz Cumartesi günü İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde arama tarama faaliyeti sonrasında yapılan saldırıda üç askerimiz şehit oldu.
Saldırıyı DAİŞ’le ilişkili olduğu söylenen yeni türemiş bir örgüt üstlendi ama gerçekten onlar mı yaptı belirsiz.
Ayrıca, Rusların hava saldırılarında son dönemde yeniden bir artış yaşanıyor.
Bugünlerde İdlib’e yeniden odaklanmayı zorunlu hale getiren bir başka gerekçe de, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kremlin’de ağırladığı Beşar Esed’le birlikte yaptığı basın açıklamasında isim vermeden Türkiye’yi suçlayan sözler sarf etmesi oldu.
Güvenliği hala risk altında görüldüğü için olsa gerek, Esed’in Moskova’ya yaptığı bu ziyaret, önceki ziyaretlerde olduğu gibi önceden duyurulmadı.
Herkes, Esed’in Moskova’ya gittiğini Salı günü Kremlin ve Şam’dan yapılan açıklamalarla öğrenmiş oldu.
Bu sözlerin içeriğine çok fazla itibar etmenin bir anlamı yok.
Bu kısmını geçelim.
Putin’in yukarıdaki sözleri üzerinde dururken, dilinin altında ne olduğunu anlamak çok daha fazla önem taşıyor.
5 Mart 2020’deki ateşkesin öncesinde, yani Şubat 2020’de İdlib sahası, 34 askerimizin şehit olduğu TSK’ya yönelik ağır bir hava bombardımanı ve buna cevap olarak SİHA sürüleriyle Esed rejimine ağır kayıpların verdirildiği bir savaş ortamına sahne olmuştu.
Asıl hatırlatmak istediğim husus, Putin’in bu çatışmaların hemen öncesinde, Ocak 2020’de Şam’ı ziyaret ettiği bilgisi.
Bu bilgilerden yola çıkarak Moskova’daki bu son buluşmada benzer bir karar verilip verilmediğini İdlib’de önümüzdeki süreçte yaşanabilecek yeni bir takım gelişmeler üzerinden anlayabileceğiz.
Yoksa Moskova’daki buluşmada yeni bir saldırı planlaması mı yapıldı?
Dediğim gibi, bu görüşmeden sonra öyle bir planlama yapılıp yapılmadığına dair İdlib sahasındaki gelişmeleri bir süre yakından izlemek gerekecek.
Ankara’da bu işler için mesai harcayan çevreler, Türkiye’nin 2020 Şubat ayında SİHA sürüleriyle yaptığı sert ve etkili operasyon akıllarda olduğu için, benzeri bir senaryoyu güçlü bir ihtimal olarak görmüyorlar.
Bugün için de değişen bir şey yok.
Türkiye ile Rusya’nın Suriye’nin geleceğine dönük yaklaşımları, günün sonunda nasıl bir Suriye görmek istendiğine dair görüşleri, çoğu yerde birbirine taban tabana zıt bir yerde duruyor.
Bu da, belli periyotlarla kendisini tekrar eden bir kriz iklimini beraberinde getiriyor.