Bu yapılana sıradan bir ‘görüş açıklama’ denebilir mi?
Mesele, 104 emekli amiralin ifade özgürlüğünü kullanmaları meselesinden ibarettir denebilir mi?
Yahut CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın dediği gibi, “Türkiye’de düşüncesini açıklayan herkese darbeci damgası vurursanız o zaman nerede kaldı demokrasi, nerede kaldı düşünce özgürlüğü?” diye düşünebilir miyiz?
Hayır, düşünemeyiz.
Meselenin düz bir görüş beyanından ibaret olmadığını anlamak için, Milli Savunma Bakanlığı adına yapılan açıklamaya bakmak yeterli.
O açıklamadan şu paragrafı paylaşalım:
“Böyle bir bildiri yayınlamanın demokrasimize zarar vermekten, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bağımsız Türk yargısının gereğini yapacağına inancımız tamdır.”
Peki, 104 emekli amiral niye böyle bir açıklama yaptı?
Dertleri ne?
“Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir” şeklindeki bir cümle, nasıl bir anlam ifade etmektedir?
Çok açık ki, Ordu’nun 15 Temmuz sonrası kendi asli görevi olan ülkeyi dış tehditlerden koruma misyonuna yönelmesinden duyulan bir rahatsızlık var.
Eski, vesayetçi çizgiye dönülmesi için harcanan çabalar var.
Ordu’nun Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Karabağ’da elde ettiği zaferleri umursamıyorlar.
İç tehditle uğraşılmasını istiyorlar.
Metnin ruhu, 27 Nisan e-muhtırasını andırıyor.
Öncesinde Cumhuriyet Gazetesi’nde atılan “Genç Subaylar Rahatsız” manşetinden izler taşıyor.
28 Şubat zihniyetinin hortladığı intibaını veriyor.
27 Mayıs darbesinden esintiler taşıyor.
Dertleri ne sorusuna cevap teşkil edebilecek bir alıntı yapayım.
Muhtıra metnini imzalayan 104 emekli amiral arasında yer alan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, 15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün sonra Hürriyet Gazetesi’ne verdiği demeçte şöyle şeyler söylemişti:
“İdeolojisi olmayan ordu ayakta kalamaz. Kumpas davalarıyla TSK’nın çimentosu olan Kemalizm ortadan kaldırılınca, ortaya boşluk çıktı. Ama bu darbe girişimiyle bu çimentonun İslâm olamayacağı da ortaya çıktı. Artık herkesin bir araya gelip cumhuriyetin kurucu ilkelerine dönme zamanı.”
Ordunun nasıl bir misyonu olmalı sorusuna böyle yerlerden bakarak cevaplar veriyorlar.
O yüzden, 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin asli misyonuna dönmesinden huzursuzluk duyuyorlar.
Ordu, iç tehditle uğraşmalı, yüzünü içeriye dönmeli diye düşünüyorlar.
Orduya toplumun her kademesinden insanların girebileceği fikrini, ‘bunalım potansiyeli’ olarak gören bir kafaları var.
O yüzden, buraları ‘ele geçirilecek mevzi’ olarak görüyorlar.
Dertleri ne?
Ne istiyorlar sorularına buralardan bakarak gerçek cevapları bulabilirsiniz.
104 emekli amiralin yayınladığı muhtıranın ertesi günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı re’sen soruşturma başlattı.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, “4 Nisan 2021 tarihinde bazı internet siteleri ve sosyal medya mecralarında paylaşılan ve ‘103 Amiralden Montrö Bildirisi’ başlığı altında yayınlandığı belirtilen açıklamayı hazırlayanlar ile varsa irtibatlı oldukları kişilerin tespiti ve yasal gereğinin takdir ve ifası amacıyla re’sen soruşturma başlatılmıştır” denildi.
Bu açıklamada yer alan “Açıklamayı hazırlayanlar ile varsa irtibatlı oldukları kişilerin tespiti” ifadesinin altını çizelim.
Bu ifadeler, sadece 104 emekli amiralle sınırlı kalmadan, soruşturmanın derinleştirileceğine işaret ediyor.
Yeni bir cunta yapılanmasıyla mı karşı karşıyayız sorusu bu noktada büyük önem taşıyor.
Dün, bu muhtıra tartışmalarının ortasında en sert açıklamalardan biri MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi.
Tarih önünde herkesin kendi sınavını verdiği bir ortamda, Bahçeli’nin demokrasiye sahip çıkan şu sözlerinin altını çizelim:
“Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır. Ayrıca 103 vesayetçi amiralin imzasıyla yayımlanan bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir. Konu vatandır, konu demokrasidir, konu milli iradedir. Taviz veya gecikmenin bedeli hiç kuşkusuz ağır olacaktır."
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.