Yerli savunma hamlesinin öncü isimlerinden Özdemir Bayraktar’ın vefatı, sadece yakınlarını ve sevenlerini üzmekle kalmadı, birbirine mesafeli kesimleri de ortak duygular etrafında birleştirmeyi başardı.
Konuşan, taziye mesajı yayınlayanların profiline bakılırsa bu kolayca anlaşılabilir.
(İnadına görmezden gelenleri tabi ki, bu hesaptan düşüyorum)
Kendisini yakından tanıyanlar, Bayraktar’ın gerçek bir dahi olduğunu söylüyorlar.
Ama bu işler için dahi olmak yetmez.
Önce hayal etmek, sonra ısrar etmek, pes etmemek, sabretmek, inat etmek, vatansever olmak, içinden çıktığın milleti sevmek, sömürüye ve köleliğe rıza göstermemek, yaptığını işe kendini tam anlamıyla adamak…
Hepsi sayılabilir.
Zaten, Türkiye’nin savunma sanayii ve insansız hava araçlarında elde ettiği yeteneklerin arka planında bu motivasyonların hepsi var, öyle olmalı, değilse bu başarı elde edilemezdi.
Özdemir Bayraktar’ı ebedi yolculuğuna uğurlarken, onun temsil ettiği misyonu korumak, kollamak adına bazı soruların peşine şimdiden düşmek gerekiyor.
Örneğin, Savunma Sanayiinde yakalanan bu ivmenin hangi durumlarda tökezleyebileceği, sıkıntıya girebileceği soruları üzerinde kafa yormak hayati bir önem taşıyor.
Geçmişte, bu tökezlemelerin pek çok örneği yaşandı ve bu örnekler, böyle konular günümüzde açıldığında ibretlik hadiseler olarak anılıyor.
(Örneğin iki Nuri’nin -Demirağ ve Killigil- hikâyesi)
Günümüzde savunma sanayii alanında yakalanan bu ivmenin arkasında güçlü bir siyasi irade var.
Bir örnek vereyim:
Bu işlerle yakından ilgilenenler, bugünkü kazanımların başlangıç anı olarak, 2004’te, Tayyip Erdoğan’ın başbakan olarak başkanlık ettiği Savunma Sanayii İcra Komitesi’nde alınan kararları gösteriyor.
Tank, taarruz helikopterleri ve insansız hava araçlarıyla ilgili çeşitli ihalelerin iptal edildiği o toplantıdan sonra yapılan açıklamadan küçük bir alıntı yapalım mı?
O günden bugüne bakınca bu açıklamadaki ifadeler özgüven patlaması olarak görülebilirdi.
Geçen Pazar günü Kanal 7’de yaptığımız programda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’le bu konuları da konuştuk.
Kendisine birbiriyle ilişkili iki kritik soru sordum.
Bu sorularımı tane tane, her bir kelimesini önceden zihninde tarttığını belli edecek şekilde cevapladı.
Aktarıyorum:
- Peki, sırf bu nedenle Türkiye’nin önünü kesmek için, savunma sanayii alanında Türkiye’nin merhale kat etmesini engellemek için iktidar değişikliği isteyenler olabilir mi?
Bu sözlerin üstüne şu iki soruyu da orta yere bırakalım:
Türkiye’nin muhalefet partileri, bu konuda neden hiç konuşmuyorlar?
İktidara gelmeleri halinde savunma sanayiindeki yerli/milli politikalara dair nasıl bir tutum sergileyeceklerini açıklamaktan neden ısrarla uzak duruyorlar?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.