Milli Savunma Bakanı Akar: TSK, kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz

04:007/04/2021, Çarşamba
G: 7/04/2021, Çarşamba
Mehmet Acet

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar anlatıyor:“Bir gün haydin dağ başına gidelim” dedik. Gerçekten de adı ‘Dağbaşı’ olan bir karakolumuz var. Evden hazırlattığımız pastaları götürdük.Çay taşıyan binbaşı aksıyor. Ne oldu diye sorduk. Bir hafta önce ameliyat olmuş.”Sonra o binbaşıya başka bir görev teklif edilince, ağlamaya başlıyor. Ben burada iyiyim diyor.Bakan Akar, karşılaştığı manzara üzerinde derin izler bırakmış olmalı ki, gördüklerini bize ‘taaccüp’ ifadeleriyle naklediyor:“Her türlü hukuki hakları


Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar anlatıyor:

“Bir gün haydin dağ başına gidelim” dedik. Gerçekten de adı ‘Dağbaşı’ olan bir karakolumuz var. Evden hazırlattığımız pastaları götürdük.
Çay taşıyan binbaşı aksıyor. Ne oldu diye sorduk. Bir hafta önce ameliyat olmuş.”

Sonra o binbaşıya başka bir görev teklif edilince, ağlamaya başlıyor. Ben burada iyiyim diyor.

Bakan Akar, karşılaştığı manzara üzerinde derin izler bırakmış olmalı ki, gördüklerini bize ‘
taaccüp
’ ifadeleriyle naklediyor:
“Her türlü hukuki hakları var, tıbbi hakları var ama ağlıyor, gitmek istemiyor”
diyor.
Bu anekdotu dinleyince
“Acaba”
diye geçirdim içimden.

Acaba, Dağbaşı Karakolu’ndaki o binbaşı, (şu an nerede ve hangi rütbede olduğunu bilmiyorum) şu malum emekli amiraller bildirisinden haberdar olduğunda içinden neler geçirmiştir?

Hani, Milli Savunma Bakanlığı adına yapılan açıklamada,
“Böyle bir bildiri yayınlamanın demokrasimize zarar vermekten, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır”
deniliyordu ya.

O metinde bu atıflar yapılırken, vatan sevgisini görev aşkıyla birleştirmiş nice kahraman asker göz önünde bulundurulmuş olmalı.

Dün sabah, bir grup meslektaşla birlikte, Milli Savunma Bakanı Akar’ın davetiyle Ankara’da bulunan Kara Havacılık Komutanlığı’nda düzenlenen ‘Örnek Üs’ faaliyetine katıldık.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yurt içi ve dışında çeşitli bölgelerde bulunan ‘Üslerinin’ örnek modeli üzerinden bir bilgilendirme turuydu bu.

Yaklaşık 50 yılını TSK’ya hizmetle geçiren Bakan Akar, gezi sırasında sık sık, geçmiş dönemlerle günümüz şartları arasında karşılaştırmalar yaparak değerlendirmelerde bulundu.

Ordunun kullandığı silah ve mühimmatlardan söz ederken, yerli ve milli ürünlerin katkılarından heyecanla söz etti.

‘Milli Piyade Tüfeği’nin, diğer yerli ve milli üretim silahların önünde durduğumuzda,
“Eskiden basit bir tüfek bile yoktu. Bir tek belimizde Kırıkkale tabanca vardı”
ifadelerini kullandı.
Çeşit çeşit dürbünlerin bulunduğu alana geldiğinde, o dürbünlerden birini alıp göstererek gururlu bir şekilde,
“Eskiden bir tek bu dürbün vardı. Şimdi bunların hepsi yerli ve milli oldu”
dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konulardaki yaklaşımına atıf yaparak
“İrade meselesi bu”
diye ekledi.
En sonunda da, kendisini ve silah arkadaşlarını hedef alan, zaman zaman eleştiri boyutunun ötesine geçen karalama kampanyalarına atıfla,
“Tenkitler de yerli ve milli olsun”
diye konuştu.

‘Örnek Üs’ bölgesini dolaşırken, gerçek üs bölgelerine atıfla, “Savunma çözüm olmaz” şeklinde bir tabir kullandı Bakan Akar.

“Dışarı çıkıp kovalamazsanız, öyle savunma olmaz”
diye de devam etti.

Son yıllarda askeri anlamda elde edilen başarıların arka planında da bu yaklaşım önemli bir faktör olarak duruyor.

Üs bölgelerine dönük olarak, tarih, tecrübe birike birike dikkat çekici uygulamalar geliştirilmiş.

Terör bölgesinde, dağ başında, taşıması zor ürünlerin yerine ihtiyaçları karşılayacak modeller hayata geçirilmiş.

Ziyadesiyle ilgimi çektiği için aktarayım:

Adına lego denilen, harcın kullanılmadığı taşınabilir betonlardan oluşturulan nöbet kuleleri bunlardan sadece biriydi.

Oraya davet ediliş nedenimiz, sanıyorum, böyle bir ortamda, yani bildiri yayınlayarak fitne, fücur, hasetlik peşinde koşanlara karşın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hangi şartlarda, ne tür fedakârlıklarla görev yaptığı hususunda bir farkındalık elde etmemizi sağlamaktı.

Bu anlamda maksat hâsıl oldu mu?

Evet, oldu.

Geziyi tamamladıktan sonra, Bakan Akar’la uzun bir sohbet yaptık.

Her konuda konuştu kendisi ama emekli amiraller bildirisiyle ilgili konuda konuşurken daha fazla dikkat kesildik.

Bildiri cumartesi akşamı yayınlanmıştı.

Pazar sabahı yayınlanan Milli Savunma Bakanlığı açıklaması için bütün gece mesai yapılmış.

Bildiriye karşı bir cevap niteliği de taşıyan, zengin içeriğiyle de tarihe geçen o açıklama için, meğer bütün gece ayakta geçirilmiş.

Bakan Akar’ın kendi ifadeleri üzerinden bu konudaki değerlendirmelerini aktarıp yazıyı o şekilde tamamlayalım:

“Bu açıklama için çalıştık. Kelimeleri özenle seçtik. Türk Silahlı Kuvvetleri cumhuriyet tarihinin en yoğun dönemini yaşıyor. Operasyon da eğitim de dâhil. Böyle bir durumda, bu insanların moral ve motivasyonunu bozmak ne demektir, onun adını siz koyun. Bu düşmanı sevindirmekten başka neye yarar? Bunun ne manası var? Bu problemli bir durumdur. Çık, televizyonlar serbest, orada konuş. Gazeteye yaz, konferans ver. Bir kere Türkiye’nin imajını bozuyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bizi karıştırmayın. Biz işimizde, gücümüzdeyiz.”
#Hulusi Akar
#TSK
#Dağbaşı Karakolu